GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

Republic P-47D30-RE  Thunderbolt
Tamiya 1/48  
Tolga Ülgür

 

Tarihçe

Onikibinaltıyüziki  adet ile P-47D tüm Thunderbolt modelleri arasında açık ara en çok üretilen versiyon olmuş. Bindokuzyüzkırkiki yılı başlarında "razorback" kanopi ile başlayan P-47D üretimi 1943 yazından itibaren, görüş açısının iyileştirilmesi çalışmalarının sonucu olarak "bubletop"  (damla) kanopi olarak savaş süresince devam etmiş.

P-47D 25 modeli ile başlayan damla kanopi uygulaması bazı modifikasyonlar eşliğinde D 26, D 27 , D 28 , D 30  ile devam ederek, P-47 D 40 ile sona ermiş. D30 RE/ RA lar  2600 adet ile en çok üretilen P-47D modeli olmuş

 

Herbir kanatta dörder adet 0,50 kalibrelik makineli tüfeğe sahip olan P-47 D'ler aynı zamanda kanat altında ve/veya gövde altında toplam 1,130 kilograma kadar ek yakıt tankı ya da  mühimmat taşıyabilmekteydi. Bu özellikleri sayesinde  av / bombardıman görevlerinde başarıyla kullanıldılar.

 

Pratt and Whitney R 2800-59 motoru ile takatlandırılan P-47'lerde farklı tip pervane uygulamaları görülmekteydi. P-47 D 30'lar RE koduyla REPUBLIC firmasının Farmingdale , RA koduyla da Evansville fabrikalarında üretildiler. D-28 öncesi  modellerde üretildikleri fabrikalara göre uygulama bulan farklı pervane kullanımı ise D-28'den itibaren ortadan kalktı. Gerek Evansville gerekse Farmingdale yapısı P-47D 30'larda D26 ve D28'lerde de kullanılan 13 ft 1 inch lik Curtiss Electric C542 S pervanesi bulunmaktaydı.

P-47 D nin en yüksek hızı saatte 688 km/s olarak not edilmiş. Özellikle sert dalışlarda bu hızın rahatlıkla 885 kilometreye  kadar yükselebildiği bazı kaynaklarda vurgulanmakta.

Damla kanopi uygulamasında gövdenin arka kısmının kesilmesi sonucu değişen form nedeniyle uçuş sırasında bazı denge sorunları ortaya çıkmış ve bu  sorunu çözmek için ilk kez D-40'larda üçgen formlu "dorsal fin" tabir edilen sırt yüzgeci  uygulanmış. Daha sonra bu düzenleme önceki versiyonlara da yansıtılmış.

P-47'lerin ABD'den Türkiye'ye gönderilmesi 1948 yılının ilk aylarında başlamış. Toplam 180 adet P-47D 30 Türk Hava Kuvvetleri envanterine aynı yıl içerisinde girmiş. Türk Hava Kuvvetlerinin 1951 yılında yeni hava üssü formatına geçmesiyle gelen P-47'lerin  6 ayrı  filoda (151, 152, 181 ,182 ,191 ve 192 nci filolar) konuşlandırıldığı Ole Nikolajsen’in kitabında belirtilmekte.

Tüm olumlu yönlerine rağmen 1952 yılında F-84'lerin envantere girmesiyle P-47'lerin ömürleri kısa oldu ve 1953 yılının sonlarında hizmet dışı kaldılar.

Model:

Uzun zamandır Türk Hava Kuvvetleri işaretli bir P-47  yapmayı düşünmüştüm. Ancak bunu yaparken sıkıntı çekmek yerine memnuniyet ve huzur elde etmeyi tercih ettiğimden kesme biçme işlemleriyle bir P-47D 30  yapmaya kalkışmak istemedim hiç. (İnsan bir yaştan sonra sıkıntıya gelemiyor mu nedir?)

Ne zaman ki Mr. Tamiya  P-47 M modelini piyasaya sürdü ben de düğmeye basmaya karar verdim.

Türk Hava Kuvvetleri'nce kullanılmış P-47D 30 RE  uçaklarından birinin modelini yapmak için Tamiya P-47 M  kitini almak yeterli. Kutu içinden çıkan opsiyonel parçaların yardımıyla “doğru “ bir P-47D 30  yapmak mümkün.

Bu kit ile ilgili daha önce detaylı bir inceleme yapılmış olduğundan daha fazla ayrıntıya girmeden yapım aşamalarına geçmeyi uygun buluyorum. Ancak kit hakikaten pek leziz.

Yapım:

 

Yapıma kokpit ile başlanıyor, doğal olarak..Bu durumu içine sindiremeyenler motorla da başlayabilirler, ancak bunun pek fazla bir şey değiştirmeyeceğini de bilin.

Öncelikle D-30 için kullanılması gereken parçaların DOĞRU ! seçilmesinde fayda var. Zira kutuda yer alan kokpit parçaları hem D modeli  hem de M modeli için bir arada ancak ayrı çerçevelerde verilmiş.

İlk olarak kokpit tabanından başlayalım.

P-47'lerde D-28 modeline kadar üretilen versiyonlarda “corrugated” olarak tanımlanan tırtıklı ve pek bilinen taban kullanılmış. Ancak P-47D 30'dan itibaren bunun yerine düz zemin almış. Dolayısıyla M versiyonu için verilen düz zeminli parçayı kullanmak gerekiyor.

Kutudan 2  farklı gösterge tablosu parçası çıkıyor. Bunlardan M versiyonu için verilen parçada aşağıya doğru uzanan bir orta konsol yer almakta. Bert Kinzey’in Detail & Scale kitabını incelediğimde, kanat ve gövde altı “pylon” larını kumanda eden kırmızı tuşların yer aldığı bu küçük orta konsol ilavesinin D 30'larda mevcut olduğunu görerek burada M modeli için verilen parçayı kullanmanın daha doğru olacağını düşündüm.

Kutudan çıkan ıslak çıkartma , panel siyaha boyandıktan sonra yerleştirildi..Akabinde Tamiya X-22 marifetiyle konumu güçlendirildi.

Gösterge tablosunun altında yeralan pedallar yine mahut kitaptaki  referanslara bakılarak seçildi. Burada eski tip çizgili pedallar tercih edildiler.

Kokpitin sağ ve sol duvarlarının seçiminde yine referans kitaba bakıldı. Burada M modelinin parçaları kullanıldı. Kokpit parçaları Republic’in kendine özgü “bronze green” yeşiline Gunze Sangyo H302 yardımıyla boyandı. Yağlı boya ve kuru fırça yöntemleri eşliğinde yeterince eskitildi. Diğer ve daha ince detaylar ise elektro-mikroskop yardımı olmaksızın ilave edilebildi.

Gösterge tablosu ile pedallar bir araya getirildiler. Benzer eskitme çabaları burada da görüldü. Pylon kumanda tuşları kırmızıya boyandıktan sonra kendi hallerine bırakıldılar.

Sırada pilot koltuğu var. Kokpit rengine boyandıktan sonra kutudan çıkan ıslak çıkartma kemer kullanmak yerine her zaman yaptığım gibi Eduard’ın asit marifetiyle erozyona uğratılmış  ince metal kemerlerini kullandım.

Kokpit parçaları toplanmadan önce nişangahın arkasındaki boşlukta görülen bir takım kablo / boru  kalabalığı ince teller kullanarak  simule edilmeye çalışıldı. Aslında daha da özenilebilirdi buralarda belki ama çabuk sıkılıp bu şekilde devam ettim.

Kokpitin tamamlanmasının ardından motor kısmına geçtim.

Kutuda verilen M versiyonu ilave parçaları arasında önceki modellerdekinden daha farklı olan motorda kullanılan karter ve manyeto parçaları bulunmakla beraber D 30 için önceki versiyon parçalarını kullanmak gerekiyor.

İşe motor bloğunun silindirlerini Alclad alüminyum ile boyayarak başladım. Akabinde bir parça yağlı boya ile eskitildiler.

Gövde kapatıldı ve tesviye başladı.

Modeli yapılan D 30'lar “dorsal fin” tabir edilen kuyruk önündeki yüzgeç parçasıyla sonradan tanışmışlar. İlk kez D 40'larda kullanılan bu parça zamanla önceki versiyonlara da uygulanmış. Sırt kısmındaki bu uygulama beraberinde zımpara  ve macun ihtiyacını da getirmekte. Sırt yüzgeç parçasının oturduğu alanın çevresindeki izler yok edildiler.

Sırada kanatlar var;.

D 30'ların önceki versiyonlardan bir diğer farkı da kanat altında yer alan beynelmilel camiada  “compressibility flap” olarak bilinen ve sert dalışlarda stabilite sağlamaya yönelik küçük flaplar.  Bu farklılıklar Tamiya nın çok parçalı kanat tasarımı ile kolayca uygulanmakta.Ve parçaların uyumu mükemmel seviyede. Bu çeşit terapi her “hane” ye lazım.

 

Gövdenin tesviye işlemleri tamamlandıktan sonra boyama aşamasına gelindi.

Metal renkli boya konusunda eski konvansiyonellerle aram hiç iyi olmadığından öteden beri iyi geçindiğim Alclad ailesinden faydalanmaya devam ettim. Daha da edeceğim görünüyor.

Alclad için aslında natural metal finish lacquer olarak adlandırılan bir tür verniktir diyebiliriz. Bu nedenle kimyasına uygun bir astar ile uygulanması gerekiyor. Doğrudan plastiğe uygulamak mümkün değil.Denemenizi de tavsiye etmem.

Bu nedenle önce uygun bir astar gerekiyor.Çeşitli  ortamlarda nelerin astar olarak kullanılabileceği daha önce konuşulmuş olabilir. Bu konulara fütursuzca dalmadan astar olarak Tamiya akrilik siyah   boyayı kullandığımı söylemeyi yeterli görüyorum..

Uygulanan astarın yeterince kuruduğuna kanaat getirdikten sonra Alclad tabii aluminyum düşük basınç ile yeterince yakın bir mesafeden ! sürekli demirbaşım  IWATA marifetiyle püskürtüldü. Kuruma süresi oldukça kısa. Yarım saat içinde neredeyse güven içinde bantlanabilir veya beyaz pantalonla sokağa çıkabilir! ve hatta kumda plaj voleybolü  dahi oynayabilir! hale geliyor..

Boyama sona erdikten sonra ortaya çıkan monotonluğu  panelleri ton olarak  farklılaştırmak suretiyle gidermek istedim. Ve yine farklı Alclad familyası üyelerini kullanarak yamalı bohçaya çevirmeden farklı panel tonları yaratmaya çalıştım. Bu farklılaştırmayı yaparken düsturum “aman ha soba borusuna benzemesin” den ibaretti.

Aluminyum boyama işinden sonra burundaki sarı alan  boyandı. Bunun için astar olarak önce beyaz renk uygulamaktan kaçınmadım.

Referans fotosundan bu bölgenin sarı olduğu konusunda gerek Özkan Türker gerekse Ahmet Dönmez ile tam konsensus sağlamayı da ihmal etmedim. Buranın sarı olmadığını iddia edenler çıkarsa  ellerindeki kanıt ve yöntemleri kamuoyu ile paylaşmalarını beklerim ki biz de öğrenebilelim.

Bu işlemlerin ardından sıra gövde üstünde boydan boya devam eden “anti glare panel” denen koyu renkli yansıtıcı bölgenin boyanmasına geldi.

Orijinalinde koyu renkli "olive drab" olan bu bant Türk Hava Kuvvetleri uçaklarında sonradan siyaha boyanmış görünüyor. (Zira referans fotosunda bu alan yeni boyanmış görünmekte)Doğal olarak ben de Tamiya siyahına boyadım.

Islak çıkartma olarak Turquoise Decal'in Türk Hava Kuvvetleri Fors setinden faydalandım. Farklı boyuttaki kare forslardan uygun olanlar referans fotoğrafa bakılarak seçildiler ve Micro-sol'ün katkılarıyla yerleştirildiler.

Ancak şunu da belirtmeliyim ki referans aldığım tayyarenin forsları diğer Türk P-47'lere göre oldukça küçük. Turquoise Decal setindeki kare fors çıkartmalarından en büyüğü boyut olarak bunu ancak  karşılayabildi. Dolayısıyla sık rastlanan iri forslu bir P-47  yapmak isteyenler başka yöntemlere başvurmak durumundalar. Setten çıkanlar boyut olarak söz konusu iri forsları maalesef karşılayamayacaktır.

Gövde yanındaki “54” rakamı yedek kutusunun derinliklerinden gün ışığına çıkarıldılar.

Referans resimlere bakılarak tayyarenin üzerinde pek fazla bakım işareti bulunmadığı tespit edilerek seçilen şanslı azınlıktan az miktarda uygulandı.

Kanopi parçaları  Eduard’ın maskeleri kullanılarak Alclad ile metal rengine kavuşturuldular. Kokpit içerisinde "Tally Hoo"nun metal nişahgahını da eklemeyi ihmal etmedim.

Panel çizgilerinin belirginliğini arttırmak için yağlı boya ile eskitme yapılmış olduğu da, gözünüzden kaçmayacaktır….

 

İniş takımlarının elemanları boyanarak yerlerine takıldı ve model ayağa kaldırıldı. Referans resmine tekrar  bakıldı ve metal P-47 lerde bence güzel durmamasına  rağmen  kapalı jant kapakları kullanıldı.(Heyhat!) Lastiklerin yere temas eden kısımlarını farklı tona kavuşturma gayretlerini es geçmeyeyim.

İniş takım yuvalarının kapaklarını monte etmeden önce egzost izlerini yapmayı ihmal etmedim. Ardından son birkaç rötuş ve ilave edilecek parçaların yerleştirilmesiyle model tamamlandı.

 

İyi modeller

Tolga Ülgür - 2006

 

Referanslar

 

P-47 Thunderbolt  in action  -( Squadron/Signal Publications -  Larry Davis )

P-47 Thunderbolt  in detail & Scale – ( Squadron/Signal Publications – Bert Kinzey )

Turkish Military Aircraft since 1912 - Ole Nikolajsen

 

 

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.