|
Anasayfa |
Tezgahım |
Ahmet Dönmez |
|
Yukarıdaki masa ve üzerindekiler bana ait. Plastik model yapımı ile uğraştığım son on yılda toparlanmış bir sürü ıvır zıvır var üzerinde....Çocuklar para verilerek alınan cicili bicili oyuncakları oynamayıp atar da yerine makara, boş kavanoz veya mutfak gereçleri ile saatlerce oynar ya, dün gece dikkatle bakınca aynı durumu fark ettim. En çok işime yarayan alet edevat aslında kullanım amacı modelcilikle ilgisi olmayan şeylerdi. Kemer zımbası, kavanoz kapakları, cam kağıt ağırlıkları, tüp şeklinde alüminyum puro kutuları, körleşmiş bir tırnak makası, eski kadın çorapları (yok, hala normal cinsel eğilimlerim var!) öğrencilikten kalma daire şablonları vs, vs. "Modellere bu kadar para döküyoruz ama yardımcı ıvır zıvırı da para vermeden denkliyoruz " lafı insanın eşine söyleyeceği,inandırıcı gibi görünen bir argüman ama ne kadar işe yarıyor emin değilim.... Masadan başlamalı; sevgili masam üzerinde geçirilen yüzlerce saatin her türlü izini taşıyor gördüğünüz gibi. Leş gibi olmasına çook uzun zamandır aldırmıyorum. Airbrush’taki boyayı ilk defa masa üzerinde deniyorum her zaman, akıl verici yayınlarda söylendiğinin tersine...Masam yumuşak bir ahşapla kaplanmış, cila, plastik vb gibi koruyucu bir tabaka ile kaplı değil. Kullandığımız onca aşındırıcı, sökücü "ilaç" sürekli döküldüğü için bir şeylerin eriyip bana ve modelime zarar vermesini istemiyorum, kimi zaman dikkat gerektiren bir boya veya kesme işi olduğunda da duruma göre , gazete kağıdı, cam tabaka veya beyaz kağıt kullanıyorum. Masanın ahşap ve kolayca delinebilir, kesilebilir olmasının bir yararı da, boyayıp, kurumasını beklediğim ufak parçaları kürdana iliştirip masanın istediğim yerlerine koyabilmek. Gördüğünüz gibi sağ taraftan sıkı bir ışıklandırma var, 2700 kelvin, 20 watt lık düşük enerjili bir ampul kullanıyorum. Ampul “gündüz ışığı” verenlerden, fotograf çekerken çok işe yarıyor. Soldan gelen ışık elimin gölgesinin (sağ elimi kullanıyorum) yaptığım işin üzerine düşmesini engelliyor. Sabit bir lamba yerine akrobat lamba kullanmak daha avantajlı, sıkı sık ışık kaynağını çeşitli açılarda kullanmak gerekiyor. Sol tarafta ise pencere açık, ama her zaman açık , kanserojen bir dolu maddeyi solumamı “nispeten” engelliyor ve boyanın daha kolay kurumasını sağlıyor. Her zaman taze hava akımı olan yerlerde boya yapmanın onkologlarla görüşmeden, uzun ve acısız yaşamaya yönelik yoğun faydaları olduğundan emin olabilirsiniz. Sol tarafta airbrush yer alıyor, Kullanmadığım zaman düzgün durabilmesi için ufak bir el mengenesinin ağızları arasına koyuyorum, çizilmesin diye de, bir parça kumaş yerleştirerek tabii. Airbrush’ın yanında ise gündelik kullanım için tiner şişesi ve ucundan akan tinerin dökülebileceği, haznedeki boyayı dökebileceğim bir “şey” var. Aslında bu şeye çoğu zaman “lağım” da deniyor. Masanın hemen önünde yapıştırıcılar, o an kullanılan boyalar tinerler ve masa üstünde olmasını istemediğim ama el altında bulunması gereken malzemenin durduğu bir bölüm var. Masa üzerini acilen temizlemek gerektiğinde tam olması gereken bir alan. Boyaların durduğu rafı hafif bir açı ile yerleştirdim. Bu, gereken boyalara, renklerini görerek daha kolay ulaşmamı sağlıyor. Onun üzerinde daha geniş bir raf var, burada çekmeceli bir bölümde fazla gerekmeyen ama gene de el altında bulunması gerekli malzemeyi tutuyorum, Detay setleri, her zaman gerekmeyen el aletleri gibi. Çekmeceli bölümün sol yanında ise o anda yapmakta olduğum işe ait referanslar bulunuyor. Diğer tarafta masanın üzerine gerektiğinde serilebilecek beyaz kağıtlar, cam levhalar falan var. Diğer yukarı rafların halini görüyorsunuz pek kullanılmadıkları düzensizliklerinden belli oluyor. Masanın yanındaki diğer raf dizisinde yapılmayı bekleyen modeller ve gönyeler, daire şablonlar var. Daire şablonun her türlüsü el altında bulundurulması gereken temel malzemelerden biri. Dairesel alanları pratik bir şekilde boyamanın en iyi yolu bence , uçağın tekerleklerini boyadınız. Jantları boyayacaksınız, bu tür bir şablonla maskelemeye gerek kalmadan çok düzgün bir şekilde işi bitirebilirsiniz. Daha ufak ve esnek olanları çelikten mamul, bunlar da daha hassas ufak dairesel yüzeylerde – mesela pervane poyraları,1/72 ölçek jet uçaklarının burunlarında işe yarıyor.
Sık sık kullanmam gereken en esaslı araçlardan biri de Bauhaus’tan çok ucuza aldığım şu kemer zımbası, hani çocukken kemer alınır, delikleri -geriye doğru- yetmediğinden satın alınan yerde deldirilirdi ya , işte o alet. 60-70 dolar verilip alınabilecek bir "punch&die" seti işte. Delik çapları fazla yeterli değil ama kabul edilebilir temizlikte ve hafif bombeli diskler üretmek mümkün. Eğer bombeli olmasını istemiyorsanız, her zaman düzeltebilirsiniz. Bu yöntemle yakıt deposu kapakları, kokpit içini zenginleştirici çeşitli ögeler, gösterge tablosu ve benim aklıma gelmeyen daha pek çok yararlı amaç için kullanılabilir. Kemerinize de yeni delikler açabilirsiniz mesela !
Diğer faydalı bir alet de üçüncü bir el gibi kullandığım, iki ucunda timsah çeneleri bulunan her yöne hareketli ve sabitlenebilen garip cihaz. Boya yaparken, herhangi bir şeyi yapıştırırken sıklıkla kullanıyorum onu. Şu anda kimden arakladığımı hatırlamıyorum[1] ama sanırım ortasındaki yuvaya da ucunda büyüteç olan başka bir zımbırtı ekleniyormuş biz zamanlar. Her neyse öyle bir parça olmadan da çok işime yarıyor.
Fakat bu büyüteç işi önemli, hele ki benim gibi kırklarınıza gelmişseniz... Ufak boya ve yapıştırma işlerinde -her ne kadar yakın gözlüğü kullansam da- her zaman kullandığım bir alet bu. Son derece çirkin ve kaba bir şekilde, yapılmış, kafanızın çevresine oturan gri-mavi plastik bir halkanın üzerine tutturulmuş iki adet plastik mercekten oluşuyor. Ciddi olarak model yapmaya ilk başladığım zamanlarda Delta Model den almıştım. Böyle bir şey bulursanız şimdiden alın. Nasıl olsa önerdiğim şekilde pencereniz açık olarak boya yaparsanız siz de kırklı yaşlarınıza geleceksiniz. Yardımcı el cihazının bulunduğu fotoğrafta pembemsi etiketi olan uzunca bir şişe görünüyor, belli belirsiz “prep” yazısını okuyabilirsiniz. Hah, bir mucize de o işte… “Plastik Prep” nam sıvı. Plastiği boyamaya başlamadan önce kullanıyorum hazreti. Parmak izi, boya artığı, kalıp yağı ne tür can sıkıcı iz varsa söküp alıyor. Yüzeyin elektriğini alması da bedavadan… Mutlaka üç paralık bir şeydir. Bebek idrarı, gazı kaçmış bira ve izopropil alkolü makul miktarlarda karıştırsanız da aynı şeyi elde ediyorsunuzdur. Ama adamlar yapmış işte. Biz de para verip alıyoruz. Yukarıda bir fikir vermeye çalıştığım bu düzen kesinlikle mükemmel değil, ama yılların alışkanlığı ile oluşmuş bir bütün bu, Herkesin ayrı yoğurt yiyişi vardır geyiği misali… Hepinize iyi modeller… [1] Pek Sayın Özkan Türker olabilir. Yıllar içinde muhtemelen o kadar çok şey araklamışımdır ki sevgili dostumdan, artık ipin ucu kaçtı maalesef . Ahmet Dönmez © 2005 |
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |