GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

Republic F-105 Thunderchief
Monogram 1/48
Ahmet Dönmez
 

Tarihçe[1] :

 Amerika Birleşik Devletleri 1960’ların ilk yarısında Güney Doğu Asya’da savaşa tutuştuğunda Amerikan Hava Kuvvetleri garip bir karar verdi… B-52  stratejik bombardıman uçakları taktik bir silah olarak  kullanılacaktı. Stratejik bombardıman görevi için seçilen uçak ise av bombardıman uçağı F-105  Thunderchief’ di ! 

Bin dokuz yüz elli’lerin başlarında sıfırdan, süpersonik süratlerde uçabilecek  bir taktik  av-bombardıman uçağı olarak tasarlandı. Daha önce bu rol için kullanılan tüm uçaklar baştan  avcı uçağı olarak tasarlanıp,  belli değişikliklerle taktik bombardıman görevleri için kullanıldılar. 

Taktik nükleer silahlar  taşımak için üretilmesine rağmen, esas ününü Vietnam Savaşı sırasında  Konvensiyonel bombaları Kuzey Vietnamlı’ların kafasına atarak kazandı. Mart 1965’den, 1968’e dek devam eden “Rolling Thunder” bombardıman programının esas ögesiydi.  İki kişilik versiyonu uçaksavar bataryalarının susturulması görevlerinde Wild Weasel  oldukça başarılıydı. Bir av uçağı için olağanüstü büyük ve kıvraklıktan yoksun olmasına rağmen,  27 ½ uçak düşürmeyi başardı. Tabii tüm bu hır gür oldukça pahalıya mal oldu. Üretilmiş toplam 833 F-105’den 385’i  bu görevler  sırasında kaybedildi. (Detaylarına daha sonra geleceğim)  

Alçaktan ve  çok süratli uçabilen “thud” u yakalamak nerdeyse imkansızdı. Hizmet süresi boyu “kurşun plaka” , “domuz”, “süper domuz”, “en büyük domuz bizim domuz”[2]  gibi  takma isimlerle anılan F-105 şimdilerde “Thud” olarak hatırlanmaktadır.

 

Çekik kanat “swept wing” F-84F ilk uçuşunu haziran 1950’de icra ettiğinde, Hava Kuvvetleri Bu uçağın yerini alabilecek bir tasarım için Republic Uçak Şirketinden  Alexander Kartveli ile görüşmeye başlamıştı bile. Tek kişilik , tek motorlu, Mach 1.5  süratlerde uçabilecek, nükleer saldırı yeteneğine sahip bir  uçak düşünülmekteydi. Ek olarak; eh, havadan havaya işlerde de kullanılsa fena olmazdı..

Bu taleplerle işe başlayan Republic ekibi tek kişilik, büyük, ortada omuzdan çekik kanatlı bir  uçak tasarladı. Motora hava emişi kanat köklerinde RF-84 “Thunderflash” tarzı hava alıklarından sağlanacaktı. F-105  modeli 1953 sonlarında Hava Kuvvetleri  tarafından incelendiğinde, kullanılması düşünülen Allison  J71-A-7 motorunun bu kocaman uçak için yeterli olmadığı anlaşıldı.  Yerini alacak Pratt and Whitney J75 motorlarının kısa sürede hazır olmayacağı için de, gene Pratt and Whitney üretimi başka bir motor, J57’nin ilk modellerde kullanılmasına, J75   üretilince de, bu motor ile devam edilmesine karar verildi. Üretici ve Hava Kuvvetleri’nden kaynaklanan çeşitli gecikmeler, değişen yada yeniden yazılan Genel  İşletme Gereksinimleri[3] Projenin uzun süre gecikmesine sebep oldu. Sonunda, 1955  başlarında Hava Kuvvetleri 15 adet test uçağının üretimi için yeşil ışık yaktı. Ses üstü süratler ile ilgili bir dizi problem Convair Mühendislerinin F-102 av-önleme uçağında kullandıklarına benzer yöntemlerle çözüldü. F-105B’de kanatlarda incelen “arı beli”   gövdeye  J75 motorunun performansı da eklenince Mach 2  süratler mümkün oldu.  

F-105’de uygulanan  yer alan iki adet ilginç  tasarımdan da  söz etmek gerekir. Bunlardan biri uçağın  karakteristik, garip görünüşünü sağlayan gövde/kanat birleşimindeki hava alıkları diğeri ise,   hava freni olarak da kullanılabilen egzoz çıkışıdır. Hareketli dört yapraktan oluşan bu kısım, afterburner seçildiğinde açılım kesitini  artırmak için,  9 derecelik bir açı ile genişler.  Hava freni  olarak maksimum açıklıkta kullanılabilir. İniş sırasında ise,  hava freni  görevi ile yalnızca yatay yapraklar açılır.  

Esas üretim modeli olarak, en çok  kullanılmış ve üretilmiş F-105D modeline gelirsek: Bu model,  temel olarak F-105B modelinin her hava şartında  görev yapabilen versiyonuydu. Buna ek olarak F-105D gövde altında veya kanatlarda Mk43 nükleer bomba taşıma yeteneğine sahipti. Görünürde “B” modelinden, gelişkin bir atış kontrol sistemi ve çok amaçlı radarı  saklayan biraz daha büyük ve geniş bir burun yapısı ile ayrılmasına rağmen, yeni motor yüzünden gövdenin arkası elden geçirilmiş, hava alıklarının iç bölümleri değişmiş ve ek ağırlık nedeniyle, iniş takımları ve hava frenlerinin güçlendirilmesi gerekmişti.

Kanat içine alınan  daha büyük tekerlekli iniş takımları yüzünden kanat içi yakıt depoları iptal edilmişti. Bu yüzden, gövde depolarında taşınan  yaklaşık dört buçuk ton  yakıta ek olarak kanatlarda da 1.700 litrelik ek yakıt tankları taşınmaktaydı ![4]  

Hizmet süresi boyunca, özellikle altmışların başlarında bütün sistemlerdeki sorunlar giderilene dek, F-105 uçakları pek çok defa uçuştan men edildiler. Motor arızaları, yakıt sisteminde sızıntı ve diğer bakım sorunları ancak 1967’de  tümüyle çözülebildi.  

Asya’daki savaş süresince sürekli olarak değişen koşullara ve taleplere göre tadil edildiler. Pek çoğu zırhla ve yedek uçuş kontrol sistemleri ile donatıldı. Yeni radar altimetreleri, taktik radyolar, manuel ve otomatik bomba atışını  her hava koşulunda gerçekleştirebilecek nişangahlar bunlardan bazılarıydı. Başlardaki  oldukça narin, hasar almaya açık hidrolik sistem kritik noktalara eklenen zırhlar ile oldukça sağlam bir hale getirildi. Bu sayede, ciddi yaralar almış bile olsa pek çok F-105 üslerine dönebildi.  

Vietnam Savaşına katılışları Laos üzerinde düşürülen pilotlar için silahlı kurtarma görevlerinde kullanılmalarıydı. En azından resmi görevleri buydu. Gerçekte ise Laos’da gizli harekatlar yapan CIA operasyonlarına hava desteği sağlıyorlardı. İlk F-105D kaybı da, bu tür bir görev sırasında yaşandı.  Ondört  ağustos 1964 de 37 mm.’lik uçaksavar ateşi ile  motor ve yön dümeninden yaralanan ve  alevler içinde üsse geri dönebilen bu uçak, F-105’in dayanıklılığına ait efsanenin ve kayıpların başlangıcıydı.   Savaşın sonuna dek 20.000’nin üzerinde savaş görevini yerine getirdiler. 1966-67 yıllarında şiddetlenen savaş şartlarında, Kuzey Vietnam’a yapılan 100 saldırı görevinde bir pilotun hayatta kalma şansı teorik olarak %75 olarak hesaplanıyordu… Sadece 1966 yılındaki  126 F-105 kaybının  103 tanesi uçak savar ateşi ile gerçekleşmişti.  Toplam kayıplar oldukça yüksek görünmesine rağmen Toplam uçulan görev sayısı hesaba katıldığında yüzde o kadar da  kötü değildi.  

Amerika Birleşik Devletleri’nin Asya’daki savaşı  27 ocak 1973’de   Kuzey Vietnam ile Pariste imzalanan barış antlaşması ile sona erdi. Bununla birlikte F-105’lerin savaşı ateşkes ilan edilen topraklar üzerindeki durumu gözlemekle görevli RF-4C  uçaklarına  ve Laos ile Kamboçya’ya düzenlenen B-52 saldırılarına eşlik nedeniyle hemen bitmedi. Bu harekatların yavaş yavaş önemini kaybetmesi ve Kongrenin 1973 ortalarında Asya’daki savaşa fon aktarımını  1973 ortalarında kesmesi ile, son F-105G’de Tayland’daki Korat Hava Üssü’nü 1974 sonlarında terk etti.  

Gene  rakamlara dönecek olursak:  Toplam 385 olan F-105 kayıplarının 296’sı F-105D, 38 tanesi ise F-105F/G idi. Bu kayıpların 22’si Kuzey Vietnam Mig’leri, 32’si  yerden havaya füzeler, 280 tanesi ise uçaksavar ateşi ile gerçekleşmişti. Ek olarak, 51 uçak da motor yangınları, kötü hava şartları, diğer arızalar gibi operasyonel  problemler ile kaybedildi.  

Tüm bu mücadeleden kurtulabilen bir miktar F-105  bir dizi modifikasyon ile 1970’ler boyunca Air National Guard   filolarında hizmete devam ettiler. Bir bölümü ise Hava Kuvvetleri Yedek Filolarına aktarıldılar. Bu birliklerden ise 1984 yılı başlarına hizmetten çıkarıldılar.

 

 

Model :

 

Monogram’ın “Yüzyıl Serisi” uçakları modelleri serisinden olan 1/48 ölçekli  F-105’i  bence  bu seri içerisindeki en kötü  ikinci model… Üretilmiş en kötü Monogram  kit olan   1/48 F-106 kadar değilse de, yine de yeterince berbat!  İlk defa 1985 yılında piyasaya sürüldüğünü öğrendiğim bu modelin bendeki kutusu sanırım biraz daha yeni bir basım.

Dışa detay, zeytin rengi plastiğe basılı 85 adet parça taa ilk başlardan insana pek güven telkin etmiyor. Fakat sabır ve kararlılık gösterip bitirirseniz, ne kadar etkileyici bir model ortaya çıkacağı aynı ölçek bir İkinci Dünya Savaşı uçağını yan yana koyduğunuzda kolayca anlaşılabiliyor.

 

Kokpiti oluşturan bileşenler oldukça kaba ve özellikle koltuğun pek de doğru olmadığı her halinden belli. Belki en azında koltuk daha doğrusu ile değiştirilebilirdi. Buna rağmen boyayıp, gerekli diğer işlemlere maruz bırakılınca fena görünmüyor.  Aynı çerçeve üzerinde, iki kişilik F-105G kokpiti yapmaya yetecek kadar malzeme de bulunuyor.  

Aynı çerçeveleri kullanıp birkaç modeli üretebilme cin fikri burada işe yaramış olmasına rağmen, F-105G için üretilmiş olan kanatları da bu kitte kullanmışlar. Dolayısıyla, bu kanatların ucundaki RHAW antenlerini temizlemeniz gerekli.  Kolayca yapılabilecek bu değişiklik dışında bence geç dönem bir  F-105D yapabilmek için gövde yeterince doğru. Yön dümeni ucundaki RHAW antenleri,  burundaki kayıt kamerası, kanatlardaki güçlendirme plakaları ve gövdenin arkasındaki soğutma alıkları. Yüzeydeki dışa detay panel çizgileri bir parça kalın olsa bile, zımpara marifeti ve ince bir kat Mr. Surfacer 1200 ile insanı rahatsız etmeyecek hale getirilebiliyorlar.

Kokpiti gövdeye oturtmak nispeten  kolay ve sorunsuz. Kanatları gövdeye birleştirmek için kullanılan ve gövde içinde, kanat içi detaylarının bir bölümünü oluşturan parçalar hem gövde-kanat birleşimindeki sağlamlığı garanti ediyor hem de, kanat açısı için uğraşmayı minimuma indiriyor. Ancak, bu parçaların  önerdiği anhedral çok fazla. Yani, kanatlar çok fazla olarak aşağıya açılı. Bu sorunu kanatların gövdeye birleştiği yerleri üstten hafifçe zımparalayıp, alta da  kanatları yukarı kaldırabilecek parçalar sıkıştırarak çözebilirsiniz. (Daha sonra  İnternette araştırırken, Monogram’da bu açının beş derece, oysa olması gerekenin üç derece olduğunu  gördüm. Ama ilk haliyle  sanırım beş derece falan değildi. Benim dikkatimi çekecek kadar bir açı olduğuna göre çok daha fazla olmalı. Yoksa, ben öyle iki-üç derecenin hesabını yapabilecek bir göze sahip modelcilerden değilim!)

Kokpit arka duvarı ile gövde yarıları arasında kalan can sıkıcı boşluğu bir parça  styren plaka ile kaplayıp, göze oldukça boş ve tatsız görünen ön tarafa biraz bakır tel ve ıvır zıvır ekledim. Hava alıklarından içeri doğru bakış pek iç açıcı olmasa bile bu bölüme müdahale etmeyi canım istemedi. Ama bir şeyler yapılsa iyi olur. Belki duvarları biraz inceltmek işe yarayabilir. 

Gövdeyi ana hatları ile kotardıktan sonra boya aşamasına gelmeden bir süre  iniş takımları, eksoz ve hava frenleri, kanopi, silah yükü gövde altındaki pilon gibi parçalar ile uğraştım. Bu arada gövde altındaki, gövdeye yapışık verilmiş acil durum kancasının etrafını kazıyarak gövdenin bir parçası değil de, sonradana eklenen bir parça  görüntüsü verebilecek hale getirmeye çalıştım.  Bu bölümdeki “Y”  şeklindeki  yakıt boşaltım boruları da belki değiştirilebilirdi. Ben temizleyip olduğu gibi bıraktım.

İniş takımları mükemmel, son derece detaylı ve bu büyüklükteki bir modeli rahatça taşıyabilecek sağlamlıkta.  Belki de modelin en  başarılı bölümü.

  İki parçadan  oluşan kanopi de fena değil, Ön parçanın gövdeye uyumu biraz sorunlu olmakla birlikte; macun, plastik tutkal ve dikkati zımpara ile  gövdeye oturtulabiliyor. Diğer parçayı açık yapmayı düşündüğüm için, kanopinin içini biraz detaylandırmak gerekti.  Yine, sytren, bakır teller ve eski işlerden arta kalmış metal erozyon parçalar imdada yetişti.  Aslında bu tür çabalar  kesin sonuçlar vermekten uzak gibi görünse de: model bir bütün olarak ele alındığında, detaylı bir imge oluşturmaya katkıları olduğuna inanıyorum. Sezgisel olarak bir şeylerin karmaşık ve yerinde olduğunu seziyorsunuz. Detaylandırılan bölümde  gerçekte ne olduğunu bilmeniz-veya bilmemeniz, bütünlük açısından çok önemli değil sanki..

 

Kanatlarda yer alan ve F-105’lerin karakteristik özelliklerinden biri olan oldukça büyük yakıt tanklarının her biri neredeyse birer 1/72 uçak kadar büyük. Bunların birleşim izlerini yok etmek, arkadaki denge kanatçıklarını birleştirmek  epey vaktimi aldı. Bu kanatçıkları birleşimi maalesef çok kolay olmuyor. Macun ve zımpara ile çok vakit geçirmek zorunda kaldım.

 

Genelde uçak modellerini silah yükü taşır halde yapmayı sevmiyorum. Bunlar bence hem uçağın genel çizgilerini bozup, dikkati dağıtıyor ve modeli taşınmasını, ele alınıp incelenmesini gereksiz şekilde zorlaştırıyor. Bununla birlikte “Viyetnam” da görev yapmış bir F-105’i  silah yüksüz modellemek içime sinmedi. Kitle birlikte gelen standart bomba yükü kanat pilonlarında taşınan iki adet uzatılmış fünyeli 500 librelik Mk82 ve gövde altındaki ana pilonda taşınan 6 adet 750 librelik Mk 117’den oluşuyor. Bu dönemdeki tüm bombalar gibi, lazer güdümlü “akıllı bomba” falan değil bunlar. Alçak irtifadan düz uçuşta veya sığ bir pike ile bırakılıyorlar.

Mk82 leri kullanmama rağmen, gövde altındakileri Hasegawa’nın  “Weapon Set A” silah setinden çıkan Mk117’ler ile kullanmaya karar verdim. Gövde altındaki  pilon boyut ve yapı itibarıyla oldukça doğru görünmesine rağmen, esas parçayı gene bu setten çıkan pilon ile değiştirdim. Pilonu gövdeye birleştiren bölüm detay ve biçim açısından çok da aklıma yatmadığı için bu bölümü yine bir parça sytren ve bakır tel ile yeniden yapmak gerekti.

Tüm o bombaları tesviye etmek, boyamak, uçlarındaki sarı bantları yapmak vs.  Tüm bunlar oldukça can sıkıcı ve vakit alan bir ameliye olmasına rağmen sonuç fena olmadı. Modeli taşırken sorun yaratmaması için de bu bölümü söküp takılabilir  şekilde yaptım.

Boyama :

Güney Doğu Asya’da 1965 yılından sonra görev yapan tüm F-105’lerde ve taktik hava görevlerinde kullanılan tüm araçlara uygulanan bu üç renkli kamuflaj, Uçağın en belirgin özelliklerinden biri.   Aluminyum boyalı bir yıllık kısa bir dönemden sonra tüm F-105 fotoğraflarında hazret bu  renkler ile boy gösteriyor. Yalnızca Güney Doğu Asya’daki savaş bölgesinde değil, Birleşik Devletler ve Avrupa’daki hava üslerinde görev yapan tüm uçaklar için geçerli olan bu renkler gövde üzerinde: Koyu yeşil (FS 34079), zeytuni yeşil (FS 34102) ve tan (FS 30219) , gövde altında da  açık gri (FS 36622)  den oluşuyor. Modeli yapmadan önce  ve yapım sırasında incelediğim pek çok fotoğraftaki uçaklarda genel olarak bu renkler kullanılmış olmasına rağmen, gerek tonlar gerek şema hatta, bu şemanın uygulanış biçimi  büyük farklar göstermekteydi. Bazı uçaklarda kamuflaj gövde altında da devam ediyor, bazılarında kamuflaj sınır çizgileri çok keskin hatlarla ayrılıyorken, bazılarında  renkler birbirlerinden belli belirsiz ayrılıyordu.   Renkler  güçlü güneş ve sürekli nemle geçirdikleri süreye  bağlı olarak  çeşitli tonlar içeriyordu. En fazla güneşe maruz kalan gövde ve kanat üzerlerindeki renkler ile gövde yanlarındaki renkler kim zaman birbirinden çok farklı tonlara sahip. (Özellikle FS 30219, Tan, en çok değişiklik gösteren gibi görünüyor).

 

Bu nedenle, ben de genel olarak  renk tonlarına bağlı kalmakla birlikte, gövdenin üzerinde değişik yerlerde farklı tonlar oluşturmaya çalıştım. İlk aşamada, panel çizgilerini belirli hale getirecek preshading uygulamasından sonra, kamuflaj renklerini maskeleme yapmadan, serbest elle attım. Bir kat akrilik vernik ve ıslak çıkartmalardan sonra, panel çizgilerini daha da belirginleştirebilmek ve model üzerinde farklı tonlar oluşturabilmek için gövdeyi burnt amber ve siyah ile sildim. Bu sayede hem hareketli yüzeylerin arası doldu, hem de dışa detay olan panel çizgileri daha da belirginleşti. Islak çıkartmalar tahmin ettiğimden çok daha iyi çıkmalarına rağmen,  milliyet işaretlerini ve beyaz rengin, alttaki kamuflaj renklerini yeterince örtmediğini gördüğüm kuyruktaki  filo harflerini yedek çıkartma kutusundan  bulduklarımla değiştirdim.  Oraya buraya rötuşları da yapıp, son kat yarı mat bir vernik attıktan sonra, tezgahı çook  uzun zamandır işgal eden bu oldukça büyük dolaptaki  rafına uçtu.

 

Sonuç:

Yapım aşamasındaki zorluklara, bazı noktalardaki detaysızlığına ve standart Monogram rezilliklerine rağmen, yapım aşamaları ilerledikçe insanın hastalıklı bir şekilde kendini yakın hissettiği, bağlandığı bir model bu.  Her model gibi; yapıp bitirdiğinizde, yapmış olmaktan  gurur duyacağınıza eminim. Yakın zamanda Revell tarafından iki kişilik versiyonu tekrar piyasaya sürüldü. Fakat bana sorarsanız bir tane yapmak yeterli hatta fazla bile… 

İyi modeller,  

Ahmet Dönmez © 2007 

Kaynaklar :

 -         Huntley, Ian. Scale Aircraft Modelling:  Volume 9, Number 4, Ocak 1987, s. 166-169  “Ian Huntley Column, Readers Write About Colour”

-         Caruana, Richard J., Scale Aviation Modeller: Volume 5, Issue 8, Ağustos 1999, s. 610-615 “Thud, The F-105 Thunderchief”

-         Davis,  Larry, Wings of Fame : Volume 18, s. 16-37 “Thuds and Weasels, The F-105 Thunderchief in SEA, 1964-1974”


 


[1] Burada genel olarak, tek kişilik versiyon olan F-105D den bahsedeceğim. Kuvey Vietnam   göklerinde giderek rahatsız edici bir hal alan SAM füzeleri tehdidine bir cevap olarak geliştirilen ve Füze bataryalarını tesbit edip yok etme görevlerinde kullanılan iki kişilik F-105G/F  “Wild Weasel” versiyonları  bu yazının konusu değil mateessüf…

[2] Hayır! Bunu ben uydurdum…

[3] “General Operational Requirement” böyle çevrilebilir mi ?  Ordunun “ işletme mevzuatı”  Var mı uzmanı ?

[4] Yüksek yakıt tüketimi ve yetersiz kapasite, F-105 için her zamana ciddi bir problem oluşturmuştur. Üslerinden kalkan uçaklar Hanoi’ye kadar gidiş dönüş 2.250 km uçmak zorundaydılar. Tayland’ın son derece sıcak ve rutubetli ikliminden olumsuz etkilenen kalkış performansı yüzünden uçaklar sıklıkla maksimum yakıt kapasitelerinin altında yakıtla kalkıyorlardı.  Yükseklerdeki ısınmış ince hava yakıt tüketimini de önemli miktarda arttırıyor, böylece uçaklar Kuzey Vietnam’a geçmeden, Laos üzerinde KC-135  tanker uçaklarından yakıt ikmali yapmak zorunda kalıyorlardı. Düşman savunmasından kaçabilmek için genellikle afterburner kullanılmış olduğundan, bu  işlemin dönüşte de tekrarlanması gerekiyordu.

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.