GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

P-40 Kittyhawk Mk.1
Hasegawa  1/48
Tolga Ülgür
 

 Tarihçe

Bindokuzyüzkırkbir Mayıs’ında üretilmeye başlanan P-40D / KittyhawkMk1 selefi  B ve C modellerindekinden farklı olarak Allison V-1710-39 motoru ile donatılmıştı. Binyüzelli hp’lik bu yeni motor aslında deneysel bir proje olan XP-46 için düşünülmüştü. Ancak USAAC ın (USA Army Corps) yeni bir uçak yerine mevcut P-40 ların modifiye edilmesine ilişkin tercihi bu makinenin yeni tasarım P-40 larda kullanılmaya başlanmasına neden olmuş.( “Eh, her işte bir hayır vardır” diyenlerinizi de duyuyorum buradan)

P-40D  önceki modellere göre daha kısa bir buruna sahip idi. Yeni motorun kullanılmasıyla uçağın geometrisinde değişiklikler oluştu. Boy 6 inch kısaldı. (Lütfen takılmayalım bu boy meselesine artık, işlevsellik daha önemli değil miydi? )

Tamamen farklı bir burun yapısı neticesinde radyatörler büyüdü ve öne doğru alındı. Zırh konusunda da  bazı iyileştirmeler sağlandığı okuduğum kaynaklarda sözedilmekte..Burundaki silahlar kaldırılarak kanatlara ikişer adet 0.50 inch’lik makinalı kondu. Karnında 51 gallon kapasiteli ek yakıt deposu ya da 500 pound luk bomba taşıyacak düzenek ilave edildi.

Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) 1941 mayısında D modeli daha üretime geçmeden 560 adetlik bir sipariş vermişti.  (RAF  için üretilen Kittyhawk Mk 1 lerin seri numaralarının  AK 571-999 ile  AL 100-230 arası olduğu tespit edilmiş durumda )

USAF için sadece 22 adet P-40D üretilmiş. Kanatlardaki silah gücünün yeterli bulunmaması nedeniyle değişikliğe gidilerek 22 nci uçaktan sonra üçer adet makinalı yerleştirilerek modelin adı P-40E  olarak değiştirilivermiş. Bu yeni donanım ile RAF’a gönderilen P-40’lar Kittyhawk Mk.1a  olarak adlandırıldılar.  Toplam 1500 kadar Kittyhawk Mk1a üretilmiş ve bunlar çoğunluğu  RAF olmak üzere Avustralya ,Kanada ve Yeni Zelanda Hava kuvvetlerine teslim edilmişler. Bu arada Mk1 lerin çoğunun ( belki de tamamının) kanatlarındaki makinalı silah gücünün sonraları üçer adete çıkarıldığını da bilen biliyor .

RAF envanterindeki Kittyhawk Mk1 lerden 14 tanesi 1943 yılının mart ile mayıs ayları arasında Türkiye’ye gönderilmiş. Gelen uçakların tamamı 6. Alay, 2. Tabura tahsis edilmişler.

Oldukça yıpranmış ve yorgun durumdaki bu uçaklar 1944 yılından itibaren Spitfire Mk.V ler ile değiştirilmeye başlanmış. Daha iyi durumda olanlar ise 1948 yılına dek eğitim amaçlı olarak kullanılmışlar.

Modeli yapılan uçak Türk Hava Kuvvetlerinde 710 gövde numarasıyla  görev yapmış Kittyhawk Mk1 (RAF seri no’su AK971)..

 Model:

 Kullandığım model birkaç yıl önce Hasegawa tarafından piyasaya çıkarılan 9086 kutu numaralı P-40 E Warhawk kiti. Aynı platform üzerinden N ve M gibi farklı versiyonların da üretilebilmesi için oldukça parçalı bir yapıya sahip kit hakkında fazla yazmak istemiyorum.  

Zira daha önce bu konuda yazmış olduğum inceleme yazısında (incelemeler bölümüne bakınız) kit hakkında detaylı sayılabilecek açıklamalar mevcut . Ayrıca Galeri bölümünde yer alan “P-40E Warhawk” makalesinde de yeterli sayılabilecek bir anlatım da yeralmakta. O halde burayı atlayarak yapım kısmına ilgi gösterelim.  

Yapım:

 Etrafınıza şöyle bir baktığınızda gördükleriniz neler?

Alafranga avanaklık ile Alaturka kurnazlık içiçe geçerek almış başını gidiyor.

Balık hafızası  “eli belinde Dominant Teyze” gibi karşımıza dikilmiş kapıyı zorlamakta.. Liboş demokrat tayfası yaz geliyor diye yine köşebaşındaki “kesintisiz mağdur” ve de” tadilat görmemiş” muhallebicide toplanmaya başlamış. Salya ve  sümük eşliğinde “bedava limonata” beklentisi hakim. Yanında biraz bulgura da hayır diyemezler ,evvelsi  yaz sıcağında kömürün dayanılmaz reddedilemeyişi gibi.

Öte yandan kimi platformlarda  anadilini doğru  yazmaktan aciz yeni bir nesil güya görevi devralmaya hazırlanmakta ;  ve bizler de  bu genç adamların bu eksiklikleriyle neredeyse gurur duyduklarına  şahitlik etmekteyiz. Eh çivi bir kere çıkmaya görsün , devamında ” zibidilik” dizboyunu buluverir..

Biz yine de ajite edilmeye müsait “Ergen! Eko” nun dikkatini çekmeden konumuza dönelim de gece yarıları beklenmedik “ çay demlenişler” yaşanmasın. Bu sıcakta pek yakışmaz gibi

Yapıma başlamadan önce bir takım biriktirme ve dokumantasyon faaliyetlerinde bulunduğumu itiraf etmeliyim. Tabii bu -araştırmacı gazetecilik- sürecini fazlaca uzatıp da çıkan patırtı ile ulu bilge “Dandoldenyus”u derin uykusundan uyandırmanın da anlamı yok. Öncelikle hangi tayyarenin yapılacağı hususu var tabii ki. Ancak bu konuda fazla zorlandığım söylenemez,zira yaptığım onca inceleme araştırmanın sonunda referans olarak kullanılabilecek sadece tek bir resim bulabildim. O da camianın artık pek aşina olduğunu düşündüğüm 710 gövde numaralı Kittyhawk Mk1 in resmiydi. Şu ana kadar bu resim dışında -referans teşkil edebilecek-  Türk Hava Kuvvetleri’ne ait  bir başka Kittyhawk’ın  fotoğrafı da ortaya çıkmış değil. Belki şahsi  koleksiyonlarda başka örnekler mevcuttur ancak onların da günışığına çıkıp çıkamayacağını bilmek mümkün değil. Mevcut tek resmin de birkaç yıl öncesinde ortaya çıktığını düşünerek yine de kendimizi şanslı mı saymalıyız bilemiyorum. Beh ! biraz Pollyannacı gördüm kendimi sanki.

Bu durumda “710 numara”yı yapmaya karar verdim. Aslına bakarsanız , şeytana uyup -nasıl göründüğünü tam olarak bilemesek de- 711 numara da yapılabilirdi belki, ama girmedim böyle mecralara. Sonra millet ikna olmaz gider yine nohuta kömüre kanıverir ..akabinde ayıklarız spekülatif pirincin taşını.

 

Bir diğer husus ise çıkartmaların nasıl sağlanacağı konusudur. Aslında bu sorunsalın da yıllar önce yapılan “masrafa tabi stoklama” alışkanlığım sayesinde çözüldüğünü buradan söyleyivereyim. Muhtelif stoklamalar yapsam da bunları sandıklarda yıllarca saklamak yerine,yeri geldikçe kullanmayı tercih etmekteyim. Tabii yerinin gelip gelmemesi modelciye göre değişir o ayrı. Bazı bünyeler ise “Godot” yu beklemeyi tercih edebilir...

Artık dilimde tüy bitti ama yine de yazayım buraya ; Evet yapım yine kokpit ile başlıyor sayın ahali. Buna hiç şaşırmayalım ,artık hayatımızın bir parçasıdır bu durum. Ve bu gerçekle yaşamaya alışalım isterseniz.

Hasegawa’nın kokpiti aslında hiç de fena sayılmaz . Ammavelakin bazı ilaveler  ile daha da iyi olabilmekte. Bu kez  gösterge tablosunu uyuz! ve sakil!  çıkartmalar ile yapmak hiç içime sinmedi ve Kont Eduard’ın bu model için piyasaya sunmuş olduğu erozyona uğratılmış metal ve de “helal” ürününü kullandım.

 

Bunun dışında fazla bir müdahale de gerekmiyor aslında . Ancak ben yine rahat duramayarak koltuğu Ultracast’ın 48037 numaralı rezin ürünü ile değiştirme cihetine gittim. Pişmanlık mı? Hadi canım siz de.

Kanada menşeili rezin koltuk Alclad marifetiyle aluminyum rengine boyandı. Daha sonra kemerleri vs makul “koşum” rengiyle tanıştırıldı. Diğer kokpit elemanları “US interior green” rengine Gunze akrilik eleman marifetiyle kavuşturuldu. Belirtmekte yarar var; bu tayyareler RAF stoklarından gelmiş olsalar da Curtiss in Buffalo’daki tesislerinde üretilirken Amerikan kokpit yeşili kullanılmış.

Burunun alt kısmındaki soğutucu aparat takımı da ayrıca boyanıp yerleştirildikten sonra gövde ile uğraşmaya yöneldim. Çok parçalı gövdeyi önceden tek parça haline getirmiştim. Tabii bu esnada birçok macun ve tesviye işlemi zorunlu olarak yapıldı. Yok edilen az sayıdaki detay yeniden açıldıktan sonra her iki gövde parçası birleştirildi. Birleşim yerlerine bir miktar tesviye uygulanmasını inkar etmiyorum.

Ardından kanatlara geçtim. Bu işlem sırasında kanat V açısı ile kanat kökü uyumuna azami özeni gösterdiğimi düşünüyorum.

Boyamaya geçmeden bir iki hususa değinmek faydalı olabilir.

Birincisi gövde altında yer alan ek yakıt tankı konusu. Referans resimde görüldüğü gibi Türk Hava Kuvvetleri’nin Kittyhawk’ında ek yakıt tankları kullanılmamış. Ya da öyle zannediyoruz .

Ben de burada yakıt tankını “normal olarak” kullanmadım. Ve fakat taşıyıcı ayakların gövde ve kanatlara bağlandığı noktalarda haliyle delikler bulunmakta . Belki gerçekte bu izler daha da küçük olabilirler ancak ben bunu dert etmeyerek aynen bıraktım. Belki bunları kapatmak daha mı gerçekçi olurdu. ? Diyorum ya hiç içimden gelmedi bunlarla oyalanmak..

Bir diğer mevzu ise sağ kanat altında yer alan nişangah kamerası. Elde ettiğim farklı P-40 resimlerinden birçoğunda bu aparat bulunmamakta. Bu incelemeler sırasında bu ayrıntının erken dönem Kittyhawk /Warhawk larda mevcut olabileceği fikrine kapıldım. Elimde zaten mevcut olan Hasegawa’nın 9635 nolu RAF P-40  kitini incelerken bazı tespitlerim olmuştu.Bu kitten alanlar yapım kılavuzu gözetiminde bir adet “Kittyhawk Mk1”  bir adet de daha geç dönem olan “Mk 1a” yapabilmekte. Ve yine yapım kılavuzunda söz konusu aparatın sadece erken dönem Mk1 de kullanılması öngörülmüş. Bu durumda bu ayrıntıyı Türk P-40 Mk 1 inde kullanmanın -bu mantık hesabıyla- çok da yanlış olmayabileceğini düşünerek uygulamaktan çekinmedim. Referans resimden bu kısım ile ilgili hiçbir şey anlaşılamadığını ilave etmeme gerek yok sanırım. Yoksa siz birşeyler görebildiniz mi?

Eh artık boyasak mı?

Türk Hava Kuvvetleri P-40 larında kullanılacak renkler konusunda bazı mutabakatsızlıklar olduğunu hatırlıyorum. Özellikle gövdenin alt rengi konusunda.

Amerikan Curtiss Britanya için ürettiği Kittyhawk’ların kamuflajının RAF renklerine uygun olmasına özen göstermeye gayret etmiş.Ancak bu gayret gösterisi aynen yaptığı anlamına gelmez. Benim de lise yıllarında biyoloji dersinde kurbağaların kas yapısının frenkçe irdelenmesi ile ilgili çeşitli hatıralarım mevcut. Hatırladığım ,bu mevzuları sınav kağıdına çok da iyi yansıtamadığım ve dersi ucu ucuna geçebilmişliğimdir.. Buyrun ana fikri siz çıkarın...

Elimdeki kaynaklarda Curtiss’in bu boyaları DuPont’dan sağladığı yazmakta. Ancak bu renkler RAF renklerinin tam olarak aynısı değildi.

Üst yüzeylerde kullanılan “koyu yeşil” ve “kahve” renkleri RAF’ ın kullandıklarıyla oldukça örtüşse de alt yüzeylerde kullanılan renk için aynı şeyi söyleyemeyiz.

Alt yüzeyde kullanılan ve  “sky grey” olarak kodlanan renk RAF’ın kullandığı “sky duck egg green” renginden oldukça farklı .Sebep?

- ya Curtiss renkleri seçerken yanlış değerlendirmede bulundu.

- ya da mevcut renkler içerisinde en uygun ton bu idi  (ve Curtiss yöneticileri “ulan savaş zamanı uçak buldunuz da alt renginin tonuna mı takıldınız, başlarız ördeğe de yumurtasının yeşiline de” diye höykünmüş de olabilir ); ki ikinci seçenek daha akla yatkın görünüyor sanki.

Görebildiğim kadarıyla üst yüzeylerde kullanılan Koyu yeşil ve kahve tonları RAF ın renklerinden çok da farklı değil. Hatta yapılacak eskitme vesaire ile bu farklılık kolayca buharlaşabileceğinden bu konuda aşırı hassas olmaya gerek yoktur diyebiliriz.  Ben yine de Hasegawa’nın yapım kılavuzunda Amerikan Warhawk’ları için önerdiği Gunze renklerini kullandım. (Aşırı hassasiyetten değil elimde mevcut idi) 

Alt yüzeyleri ise  “sky grey” (gök grisi) için Tamiya’nın  XF19 rengini birkaç damla Tamiya  beyazı ile bir parça açarak boyadım. 

Boyama konusunda ilave etmem gereken bir husus daha var. O da kamuflaj paterni. Hasegawa’nın kutusundan çıkan Amerikan paterni ile RAF’ın kullandıkları birbirinden farklı. Uymuyor mübarekler. O nedenle paterni tespit ederken RAF’ın P-40 boyama şemasını elde ettikten sonra eldeki tek referans resim ile doğruluğunu tespit ederek boyamaya geçtim .

Boyahane sorumlusunu boyayacağı cihazın Türk forslu bir tayyare olduğuna ikna etmek için öncelikle kuyruk dümenini gövdeye iliştirmeden kırmızıya boyattım. Bu şekilde şüpheciliği tasfiye edildi. Sonrası daha kolay yürüyor haliyle.

Sırada ıslak çıkartmalar var.

Daha önce koleksiyonuma katmış olduğum “Kedi Decals”in “KDT48001 Tomahawk & Kittyhawk  of  TuAF” setinden gövde numaraları ile dümendeki ay yıldız figürlerini kullandım. Aynı setteki kare forslardan biri hasarlıydı. Bütünlük olması açısından kare forsların tümünü “Turquoise Decal”in  TD002 Bayrak ve fors setinden kullanmaya karar verdim.

Model dikmeler takılarak ayağa kaldırıldıktan sonra egzostlar ile ilgilenmeye karar verdim. Ultracast’ın leziz ürünleri varken kutu elemanları ile ilgilenmek istemedim. Ultracast’ın  48152 kod numaralı rezin egzostları uygun renge boyandıktan sonra yerlerine takıldılar.

Sonra da egzost izleri yapıldı. Pervanenin boyanması tamamı siyah olunca pek kolay.  Kanopi parçaları gövde rengine boyandılar.

Alışılmış olduğu üzere bu P-40 projesinde de hareketli kanopi parçası  Squadron’un vakum ürünü ile değiştirildi . Aksi düşünülemezdi. Düşünülmedi de.

Kaput üzerinde yer alan nişangah  için kutu muhteviyatı ile selamı sabahı keserek doğruca Tally Ho’nun metal elemanına yöneldim. Bunu hep yapıyorum ben sanki. 

Sırada pek bir şey kalmadı gibi. Son hamle biraz uğraştırıcı bir hali olan anten tellerinin gerilmesi için yapılmakta. Kuyruk bağlantısından her iki kanat ile birlikte sırt kısmına 3 adet tel gerilmesi beklenmekte.

Hay Allah bu ne alengir düşkünlüğü böyle? Pek rahatlatıcı olduğunu söyleyemem ama yapılması gerekiyorsa yapılacak.

Neyse teller gerildiler.

Ve fakat;  Referans resmi incelerken farkettim ki; sanki bizim 710 numaralı tayyarede bu teller sökülmüşlerdi. Belki de resim çok eski ve teller o yüzden farkedilmiyor da olabilir  ,kim bilir ?. Ama içim rahat etmedi ve görüşlerini önemsediğim bazı modelci arkadaşların fikrini almaya karar verdim. Noter huzurunda yapılmayan mini referandum sonucunda tellerin olmamasının bir mahsur yaratmayacağı anlaşıldı.

Fakat bu kez de benim gönlüm germiş olduğum telleri sökmeye razı gelmedi ve “En iyi demokrasi işimize gelen demokrasidir” söyleminden uzaklaşmadan  “çoğunlukçu(çoğulcu değil) mağdur yığınını” aratmaksızın telleri olduğu gibi bırakma kararı aldım. Ve model de otomatikman bitmiş oldu.

Eh! geçmiş olsun o zaman.. 

İyi modeller

Tolga ÜLGÜR  © Nisan- 2008

Referanslar

P-40 in action -  Squadron Signal

P-40 detail & Scale part2-  Squadron Signal

P-40 Walk around -  Squadron Signal

Turkish Military Aircraft  Since 1912 - Ole Nikolajsen

www.p-40warhawk.com   

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.