GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

F-100D Super Sabre
Monogram 1/48
Ahmet Dönmez
 

Model

Monogram tarafından 1970’lerde üretilmiş ve defalarca yeniden basılan bu kit hala 1/48 ölçekteki tek seçenek. Bazı uçak modelleri model üreticileri tarafından lanetli sanırım. Bu da onlardan biri. 1/72 ve 1/32 ölçekte  fazla gerilmeden ipe sapa gelir bir F-100’e sahip olmak nispeten kolay. Fakat, bir taksim kırk sekizde durum pek öyle değil. Monogram bile anlaşılan bu modelden pek memnun kalmamış ki, uzun zamandır ortalıkta görünmüyor.  Aslında her şey çok da kötü değil. Eğer benim gibi,  dışa detaylı oluşunu ve muhtemelen kalıp eskiliğinden kaynaklanan oturma problemlerini kafaya takmıyorsanız ve bir tane de bulabilmişseniz olabilecek bir iş. İnternette belli bir süre eşelenmek sureti ile umulmayacak kadar çok ıslak çıkartma, kokpit, yakıt tankları, hareketli yüzeyler için resin setler, asit indirme setler vs. bulmak olası, hatta bu dışa detay işini çok kafaya takanlar için panel çizgilerini içe detaya çevirecek şablon bile üretilmiş…(Hayır. Kimsenin aklına, “Yahu boş ver. Yapalım bir tane adam gibi efyüz” demek gelmiyor ona kızıyorum)

Kutudan 80 küsur parça, hemen kurtulmanız gereken bir ıslak çıkartma seti, şeffaf parçalar, basit bir kılavuz çıkıyor. Kalitesi hiçte fena olmayan bir adet pilot, makinist, merdiven, geç tip   egzoz, dirsekli ve düz, iki ayrı tip hava ikmal sondası  da kutuya dahil. Dirseksiz düz tipi de kaldırıp atabilirsiniz, 1950 sonlarından itibaren tedavülden kalkıyor.

 Fakat burunda pitot tüpünün altındaki RWR (radar warning receiver – radar ikaz alıcısı) ünitesini ve muhtelif taktik radyo antenlerini eklemeyi münasip görmemişler. Eğer Vietnam’da hizmet görmüş bir F-100D yapılmak isteniyorsa, referans resimlerini dikkatle incelemekte yarar var. Bu RWR sistemi bazı uçaklarda var, bazılarında yok. Sözünü ettiğim radyo antenleri ve yerleri de değişiklik gösteriyor.

 Biraz kokpitten bahsedeyim. Ön konsolda gösterge detaylarını az miktarda kurcalamak gerektiyse de, genel olarak kokpit detayları koltuk dışında oldukça yeterli. Üç parçadan oluşan koltuk için yapılabilecek fazla bir şey yok. Bu kütleyi ben de Black Box/Avionix  resin koltuk ile değiştirdim.  Kutudan çıkanla karşılaştırılamayacak kadar detaylı, birkaç yerinde resin birikmesi olmasına rağmen boyanınca bunlar pek dikkati çekmiyor. Kokpitin içine de sorunsuzca oturuyor.

Nişangahın bulunduğu ön taraf ne kadar doğru bilemiyorum. Ama, boyanıp, kuru fırça ile detaylar belirginleştirince gözüme yeterince inandırıcı göründü. Nişangah camı olarak verilen şeffaf parçayı daha ince ve biraz daha küçük bir parça ile değiştirdim. Eğer kokpit kitabına uygun şekilde detaylandırılmak istenirse; ön cam çerçevesine yedek pusula, RWR ikaz ünitesi, kanopi kancaları ve ayna eklenebilir. Kokpitin arkasındaki bölüm ve kanopi çerçevesi de detaylandırılmaya müsait ise de, sadece ayna  eklemek bana yeterli göründü.

Hava freni,  top yuvaları, iniş takımları, iniş takım yuvalarındaki detaylar da çok güzel. Tüm bu güzellikler ve sabırlı bir çalışma ve güzel bir ıslak çıkartma seti ile ipe sapa gelir bir F-100D modeli yapmak gerçekten olası.

Bundan dört beş yıl önce genel mühendisliği, parçaların dağılımı gayet akıllıca olmasına rağmen  aynı maketi “yapamama” deneyimi yaşamış biri olarak bu defa işi sıkı tutmaya karar verdim. Sanırım bu sorun artık epey eskimiş olan kalıbın tekrar tekrar kullanılmasından kaynaklanıyor.

Gövde, genel uygulamanın tersine alt ve üst parça olarak birleşiyor. Bu parçalar maalesef her noktada aynı düzlemde değil.  Gövdenin her noktasında birleşme yüzeylerini çakıştırabilmek için  iç tarafa ek parçalar ve kamalar eklemek gerekli. Bu parçalar dikkatle yerleştirilirse ileride baş edilmesi gereken macun işini belli  oranda azaltıyor (heyecanlanma! sadece belli oranda).

İlk yapılacak işlerden biri, üst gövde yarısı ile birlikte dökülmüş yükseliş dümenini gövdeden ayırmak. Bu, epey sorunlu olan gövde birleşimini kotarabilmek için gerekli bir ameliye. Tek parça halinde hareket  eden bu yüzeyler  uçak  motor kapatıp, hidrolik basıncı düşünce yere paralel değil , abuk sabuk açılarda kala kalıyorlar genellikle.  Bu şekilde bir iki “figür” de, modeli hareketlendirmek, monotonluğu kırmak için yarayışlı.  Bu hareketli parçaları gövde içinden geçen  bir tel marifeti ile birleştirerek, birinin Bağdat’a diğerinin Şam’a bakmasını da önlemiş oldum.

 Görüleceği gibi, arka taraf  hiç parlak değil.  , motor  çıkışına ait parça  ile gövde arasındaki yüzey farkı öyle fazla ki ancak, makul şekilde biçimlenmiş styren bir   plakayı gövdeye yapıştırıp mebzul miktarda macunla gövde formuna uydurulabiliyor. Keza, birleştirirken epey dikkatli olmama rağmen, aynı ölçekte olmasa da benzer bir sorun önde de mevcut. Burada da gövde yarıları ve burun konisi kolayca birleşme taraftarı değil. Burun konisini üstte sıfırlayıp alttaki boşluğu da macun ile doldurmak gerekti. Buna rağmen iç tarafta yüzey kesiti farkının önüne geçemedim. 

  Tüm bu işlem ve sürekli zımpara, astar vs. yüzeyde detay bırakmadı. Ben de yüzeydeki detayları tekrar açtım.  Burun ile ilgili dikkat edilecek diğer bir nokta, ağzın üzerindeki boyanmamış siyah anten yüzeyini içeride de devam ettirmek. Atış kontrol radarının olduğu bu bölüm içte hafif bir bombe ile devam ediyor. Dış bölüm eninde kesilen bir parça levha siyaha boyandığında bu işi gördü.

Meret ince kat astar ve zımparadan sonra bir parça uçağa benzemeye başlayınca ben de; boyayabilecek kuvvetin bünyeye gelmesini beklerken boş durmayayım diye iniş takımlarını, tekerlekleri temizleyip iniş takım kapaklarını boyadım. Kanatlardaki “filet” leri  kabul edilebilir kalınlıkta styren levhadan yeniden yaptım. 

İniş takımı yuvaları ve hava freninin içi koyu yeşil (interior dark gren),  kapaklar ve hava freninin iç yüzeyi   alüminyum. Bu bölümleri uygun şekilde boyayıp kirlettim.  Konu “Viyetnam” olunca, elbette  silah yükü olmazsa olmazdı. Uzun fünyeli MK82 bombaları  ve BLU-27 napalm  bu savaşta insanların kafasına sevilerek ve bol miktarda atılmıştı. Ben de ortodoks bir tavırla bu şemayı benimsedim maalesef. Napalmlar kitte mevcut değil . bunları Hasegawa  Wapons Set “A” dan kullanmak iktiza etti. Bunlar kuyruktaki denge kanatçıkları ile veya bunlar olmaksızın kullanılmış. Hasegawa’nın içinden çıkan kılavuza göre geniş bir alanda yangın çıkartıp, zırhlı araçlara ağır zarar veriyor-muş. Ben pek inanmadım tabii. Güneydoğu Asya’lı sivilleri bunlarla yakmak dururken niye zırhlı araçla falan uğraşsınlar ki… Hem, o siyah pijamalı insanların zırhlı araçları falan da yoktu.  Bu yüke ek olarak, hemen hemen her fotoğrafta görülen 335 galonluk yakıt tankları da boyamaya hazırladım. Bu süreç pek kolay değil.  Kanatçıkların birleştiği  -ya da bir türlü birleşemediği bölüm- epey canımı sıktı. Fakat her zaman olduğu gibi Türk’ün gücü yendi bütün zorlukları.

 Bert Kinzey[1] adlı şahsa göre bu tankların 1/48 ölçekte 355 galona tekabül edebilmesi için 13 milimetre daha uzatılması gerekiyor. Eminim doğrudur ama o kadar ızdıraptan sonra bir de bununla uğraşamazdım. Uğraşmadım da.

Boyama :

Güneydoğu Asya’daki kullanım sürelerinin başında metal olarak uçarlarken, savaşın hız kazanması ile birlikte Güney Doğu Asya Kamuflajı ya da, ilgili teknik talimatın adı ile T.O. 1-1-4 olarak anılan kamuflaj renkleri ile uçtular. Bu kamuflaj gövde üstü ve yanlarda iki ton yeşil (FS 34079 ve FS 34102) toprak rengi (FS 30219) gövde altında da çok açık gri (FS 36222) den oluşuyor. Gövde üzerindeki patern genellikle aynı formda oluşturulmuş olsa da, kimi zaman oldukça keskin hatlı kimi zaman da oldukça yumuşak geçişli.

Boyama ile ilgili birkaç söz : Asya’da 1962’den 1971’ e dek çok yoğun olarak kullanılan bu uçakların savaş koşullarında tekrarlı olarak tamir gördüğü, defalarca yeniden boyandığı ve yıpratıcı iklim koşulları dikkate alındığında, bu renk şemasındaki tonlara pek de uyulamayacağı göz önünde bulundurulmalı. Özellikle açık yeşil ve toprak rengi  “tan”  aynı uçağın üzerinde bile çeşitli yerlerde farklı tonlarını görmek olası. Bu durum ve kamuflaj geçişlerinin çoğu durumda yumuşak geçişli olması modelciye oldukça geniş bir hareket sahası kazandırıyor.

Dışa detay olan modeli panel çizgilerinin üzerinde koyu gri ile geçtikten sonra renkleri az miktarda açıp kamuflajı attım. Daha sonra farklı tonlarda renklerle zenginleştirdim. Yeterli olduğuna kanaat getirdikten sonra modeli vernikleyip bu defa yağlı boya ile sildim. Bu aşamada hem  renkler genel olarak koyulaştı ve panel çizgilerinin kenarlarına yağlı boya birikmesi sonucu panel çizgileri belirginleşti. Daha sonraki aşamada da koyu görünen, boya taşması olan bölümlerin üzerinden tekrar geçtim.

 Durum şimdilik idare ediyor gibiydi. Yalnız, egzoz çıkışı civarındaki boya yıpranması ve renk değişikliğini nasıl kotaracağım hususu karın ağrıları başlamıştı. Bu bölüm özelikle kamuflajlı uçaklarda kabaran, renk değiştiren ve aşınan boyanın altından görünen çıplak metal, mutad gök kuşağı renkleri  ile, benim gibi fazla yetenekli olmayan bir modelciyi epey zorlayacak bir bölüm.  Bölgeyi önce metal boyayıp, ısıdan oluşan renk değişimlerini saydam kırmızı, mor ve  yeşil renklerle vermeye çalıştım. Çok başarılı olmadı. Sonra metale boyanan bölümün üzerini tekrar kamuflaj renklerine boyayıp, çıkışa yakın belli bölümleri  ince zımpara ile aşındırarak alttan metal boyanın görünmesini sağladım. Buraya kadar basitçe anlatılan aşamayı içime sinecek şekilde kıvırabilmek bir kaç gecemi aldı. Fazla zımparalayınca üstteki kamuflaja zarar veriyor, bunun önüne geçmek için bir daha boyuyor, bir daha metal boya atıyor bir daha...vs.

Fakat sonunda bir noktada, sanki inandırıcı bir görüntü yakaladım. Çıplak metal bölümdeki meneviş krizini de Tamiya’nın mucizevi bir ürünü sayesinde dertsizce halletmiş oldum. Bu muhtemelen kadınların göz çevresi makyajı için  ufak bir sünger çubuk ile sürüdükleri boyalar türevi, metalik mavi ve kırmızı sünger ile metal boyalı yüzeye sürüldüğünde oldukça inandırıcı bir meneviş görüntüsü elde etmek mümkün.  Çok can sıkan bu aşamayı geçtikten sonra, model üzerinde üzerindeki renklerin farklı tonlarını kullanarak kamuflajı biraz daha hareketlendirdim. Mutad parlak vernik aşamasından sonra ıslak çıkartmaları uyguladım. “Experts-Choice”  48-049 numaralı bu çıkartmaların tümü 1969-1970 yılları arasında  Tuy Hoa / Vietnam’da üslenmiş, destek görevlerinde kullanılan kamuflajlı F100’ler ait.  Beş adet uçağı modellemek olası. Hepsinin bunlarında ufak “nose art” lar var. Son derece sorunsuz ve  nitelikli bu çıkartmalar belki de en güzel bölümüydü işin.

 Sırttaki  boyasız anten bölümlerini boyayıp, antenleri, iniş takımlarını, diğer boku püsürü de toparlayıp modeli ayağa kaldırdım sonunda. Boyanmış modeli bitime yakın rezil etmemek için (yüksek bir olasılıktır bu genellikle) bu tür ıvır zıvırı beyaz tutkal ile tutturmak, hatta mümkünse, hiç yapıştırıcı kullanmadan , yerine oturtup, sıkıştırmak en iyisi. En sona bıraktığım bir bölüm de, detay olarak boyanabilecek, genellikle farklı malzemeden üretilmiş  bölümler; dielektrik paneller gibi. Bunları vernik aşamasından sonra boyamak, farklı bir yüzey dokusu ve parlaklığı kazandırıyor.

Tüm bunların sonunda, aylarca uğraştıktan sonra modelimi bitirdim. Genellikle bu tür sıkıntılı modellerin bitiminden hemen sonra,  büyük ve namlı üreticilerden biri veya bir kaçı aynı modeli piyasaya süreceğini açıklar! Çok daha ucuz ve detaylı olan bu kitler piyasaya çıkar ve siz de, çektiğiniz ızdırapla kala kalırsınız. Bu defa öyle olmadı -en azından şimdilik-

 

Son not : Bu yazıyı cumartesi tamamladım. Pazartesi sabahı ise Trumpeter tarafından, 1/48 ölçekte F100 modeline ait haber ve ilk fotoğraflar ile karşılaştım !!! Yani, kural bir kez daha bozulmadı…

 

İyi modeller,

Ahmet Dönmez © Nisan 2008


 

[1] Bu Bert  Kinzey’in bilgisi hani “kitabını yazdım” derler ya, o tür işte. Zaten de yazmış adam  bir sürü. “Detail and Scale” isimli seride

 Amerikan Hava Kuvvetleri envanterindeki pek çok uçağı detaylı bir  şekilde anlatıp, akıl fikir veriyor bizlere.

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.