GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

Messerschmitt Bf-109 G4 Trop
Hasegawa 1/32  
Tolga Ülgür
 

 

Tarihçe

 Uzun ve sünepe cümlelerle rutubet kokan tarihi gerçeklerden dem vurma niyetinde değilim.Kısa bir giriş yaparak züccaciye dükkanında “çatlayan ittifak”tan söz etmek daha eğlenceli bile olabilir. Yer ve zamanımız kalırsa beraberce “Godot”yu da bekleyebiliriz bir süreliğine. 

Messerchmitt Bf-109G (Gustav) serisinin üretimi 1941 yılının sonunda başlamış. Bf-109G4 ün ortaya çıkışı ise okuduğum kaynaklarda  1942 yılının Eylül ayı olarak not edilmekte . Bir modelci perspektifi ile baktığımızda G4 kendisini kolayca G2 ile G6  arasında  konumlandırabilmekte. “Malumatfuruşluk” yapmış olmayayım ama;  G4 ün basınçlı kabin ve “GM1  pover-boost”dan yoksun bırakılmış bir G3 olarak tanımlanabileceğini de ekleyebiliriz sanki.

 

Kullanılan makine  Messerschmitt Bf-109G serisinin ilki olan G1 modelinde de rastladığımız Daimler Benz’in su soğutmalı DB 605A motoru . Kalkışta 1475 Hp güç üreten bu makine sayesinde maksimum hızın 660 km/s olduğunu elimdeki kaynaklardan öğrenmiş bulunmaktayım. (Gücü arttırmak için zaman zaman başvurulan GM1 power-boost sisteminin G4 de bulunmadığını tekrarlamakta yarar var.)

Artan ağırlık nedeniyle G3 den itibaren daha büyük tekerlekler kullanıldığının da farkındayız sanırım. (660mm x 160mm ana tekerler; 350mm x 135 mm kuyruk tekeri)

Kısa ve öz bilgiye ulaşmak isteyenler için ise ; Bf -109G4 ün silah yükü aşağıdaki gibi özetlenebilir: 

-Pervane abağında yer alan bir adet MG151

-Burunda yer alan 2 adet MG17

-İlave olarak kanatların altında toplam iki adet MG 151

G4 üretiminin büyük montanlara ulaşamayışını kısa süre sonra G6 modelinin üretilmeye başlanmasına bağlamak pek de yanlış olmasa gerek.

Modeli yapılan Bf-109 G4  “Siyah 1 numara”  1943 yılında  8./JG 53 e bağlı olarak Sicilya’da Franz Schiess tarafından kullanılmış.

Model

 

Hikaye aslında “Hasegawa kalıplı Revell” kiti ile başlayacaktı. Ancak “mahalleli” liberal kaypaklarla ittifakı mı bozduğundan nedir , ilk dakikalarda sebepsiz bir cenabetlik mevzuya hakim oldu . Baskıdan bunalıp kendini züccaciye dükkanına atan  “Liberal olduğu ölçüde hoyrat Afrika fili”nin – bir şekilde ayak altında dolaşan- Revell kitini kısmen ezerek kullanım dışına itelemesi  muhtelif üzüntülere ve ittifak çatlamalarına  sebep oldu. Gövde parçalarından birine ekspertiz incelemesi neticesinde “hurda” raporu verilmesiyle ben de rahatlayarak başka bir yol aradım. Bu hiç de zor olmadı nitekim. Elimde Hasegawa’nın G6’sı mevcut iken yeni  bir “G4” arama zahmetine girmeyerek “karaya vurmuş” Revell’in bir iki  “şahsına münhasır G4 parçasını” Hasegawa’nın G6’sına uyarlayarak başlama kararı aldım.

Hasegawa’nın G6 kiti bundan birkaç yıl önce piyasaya sürülmüştü. Müessesenin yeni nesil Bf-109 kitlerinden belki de ilk piyasaya çıkanıydı kimbilir? Genel olarak sorunsuz ve başarılı ,ancak bazı detaylandırmalar ile daha iyi sonuçlar alınması mümkün tabii ki.

“Sekizbinaltmışyedi” kutu numaralı G6 kitinin kapak resmi ise sizleri bilemem ama beni çıktığı ilk günden beri fena halde cezbetmekle meşgul. Aslında hemen yapılmalı, yapılmasa da alınmalı, en azından seyretmek için. O da olmazsa Afrika ‘ya mı taşınmalı nedir? ..gerçi pek uzak ama..

 

Yapım:

 Bu sabah da diğerlerinden pek farklı değil. Farklı olan şeyler pek az. Pencere önünde , elimle ağzımı kapatmayı ihmal etmeden esnerken, aklıma yıllar önce okuduğum “Samuel Amca”nın “Godot’yu Beklerken” adlı oyunu geldi.Memlekette cereyan eden “metafizik palyaçoluklar” karşısındaki tepkisizlik aslında eylemsizliklerine yenilmiş insanların bir kimseyi ya da şeyi beklemelerinden başka bir şey değil sanki. Topluca Godot’yu beklemekteyiz. (Beklerken de eve ikinci plazma tv yi alabilmenin yollarını da arayan” ahenk” düşkünleri de mevcut; ama o ayrı mevzu) . Ancak Godot gelmeyecek. Oyunu seyredenler / okuyanlar bu konuda fena halde hemfikirler. Hayatın çaresizce beklemekten ibaret olduğu; kişisel iradenin hiçbir anlamının kalmadığı bir dünya mıdır üzerinde durduğumuz ? Artık harekete geçsek mi ? 

Peki diyerek başladım araştırmalara .

Hangi G4’ün yapılacağı konusu , EagleCals’ın  3248 numaralı çıkartma seti aylar önce elde edilince zaten kesinleşmiş idi. Karar verilmesi gereken nokta kokpitin kendi haline bırakılıp bırakılmayacağı idi.

Bu memlekette bazı şeyleri kendi haline bırakmanın muhtelif akıl tutulmalarına çanak tuttuğu gözönüne alınırsa  temkinli davranmak lüks sayılmamalı. Kokpiti kutu içeriğinin insiyatifine bırakmak istemeyerek incelemeleri yoğunlaştırdım. Piyasada Bf-109 için muhtelif setler bulunsa da ben daha önceden Model Design Construction adlı müessesenin (MDC)  G2/G4 kokpit setini tespit etmiştim bile. Aslında pek de ucuz sayılmaz ; ancak diyorum ya müsebbibi düşük kur oyunudur.

(Madem zihnime not almışım paylaşayım o halde;

 O sıralar  “ABD nin haftalık tarım istihdam datası”nın beklenenden daha iyi çıkması bizim yerli soroscuları çılgına çevirdiğinden kur iyice sürünmeye başlamıştı,  ben de bu hengamede boş bulunup “ateşş” diye bağırmışım. Globalizm böyle accaip bir şey işte. -.haftalık data iyi çıksa ne olur kötü çıksa ne olur o da ayrı hikaye aslında, hem bize ne ulan! Bu kadar da dip dibe yaşanmaz ki!

 

Kapalı devre platformlarda ,hatıralara Zihni Sinir projeleri katık ederek mevcudiyetimizi teyit etme arayışları bir alternatif  sayılamayacağına göre ,daha tembelce görünse bile klavyenin tuşuna basarak uzaktan sipariş bırakmayı daha sonuç odaklı kabul etmez misiniz ?

Ürünün fiyatı o zamanlar 14 sterlin civarındaydı ,şayet yanılmıyorsam.(Yine de çok pahalı) . Şu an fiyat daha da yükselmiş. Acaba pariteden mi? Yoksa rezinin hammaddesi mi pahalılandı? Petrol fiyatı ne olacak? Ya küresel ısınma ?? Gazımız var mı?

Belirtmeliyim ki; bu ürün öyle pek uluorta satılmıyor heryerde. Basit bir şekilde kendi sitesinden sipariş bırakmanız gerekmekte.

Kaliteli İngiliz fasonlarının memlekete varması çok uzun sürmedi. Majestelerinin postacısı fena çalışmıyor. HMMDC (Her Majesty’s Model Design Construction) kutusundan (#32008) yaklaşık 20 ye yakın parça çıkmakta. Bunların içerisinde ana kokpit tabanı en  çok yer kaplayanı. Müessese bonkör! davranarak 2 ayrı tip kokpit duvarı bırakmış kutu içerisine (G2 ve G4 hesabı). Referanslarınıza bakarak birini seçmek durumundasınız. Ben de öyle yaptım. Birini seçtim. İnşallah doğrusunu seçmişimdir.

Setin içerisinde metal kısımlar olsa da, gösterge tablosu rezin parça olarak verilmiş. Detaylar güzel. Buna ilave olarak gösterge tablosunda kullanılmak üzere ayrıca bir ıslak çıkartma seti de fiyata dahil. Herbir gösterge için ayrı ayrı minik çıkartmalar bulunuyor. Bunları tek tek yerleştirmek ne kadar akıllıca bir davranış, bir ara hatırlatın da tartışalım. (Ancak sonuç tartışmasız başarılı o ayrı)

Boyamaya geçmeden Hasegawa’nın gövde parçalarındaki kokpit detaylarını tıraşlayarak MDC nin yan duvarlarını yerleştirdim. Ardından kokpit parçaları RLM 66 rengine herzaman ki gibi Gunze akrilikler marifetiyle boyandılar.

Sabrım yerindeyken gösterge tablosundaki bilmem kaç tane ıslak çıkartmayı yerleştirmeye başladım. Uzun bir süre sonra bitirdiğimde bir de baktım ki geç olmuş , kapatıp yattım.

Sağ iç duvarda yer alan sarı renkli yakıt borusunun küçük bir bölümü bilindiği gibi şeffaf renkli. MDC bu bölge için şeffaf plastik parça vermiş olsa da ben bu parçanın görünümünü çok içime sindiremediğimden uygun kalınlıktaki “ergen kofona misinası” kullanmayı tercih ettim. Sanırım olmuştur değil mi?

Kokpit ile ilgili bir diğer nokta ise metal kemerler. Kutudan çıkan metal kemerler aslında biraz kalınlar ve şekil vermek pek kolay değil. (Burada Kont Eduard'ın hakkını vermek lazım)

Boyandıktan sonra koltuk üzerine yerleştirildi “kalın metal” kemerler.

Bu metal elemanların kalınlığı kemerler için fazla olmakla beraber pedallar için oldukça makul durmakta. Bu parçaların metal verilmesi güzel bir ayrıntı olarak not edilebilir.

Hoş görünümlü kokpit parçaları bir araya getirildikten sonra sırada gövdenin kapatılması var.

Ama önce bir hatıra fotoğrafı mı çektirsek?

Ardından kanatların montajı . Yatay stabilizatörlerin hareketli kısımlarını keserek bunları “inik” yapma niyetimi şimdiden belli ettim.

Az da olsa tesviye işinden sonra sıra boyahane sorumlusundan randevu almaya gelmişti.

Astar atmayı ihmal etmeyerek asıl renklere geçtim. Olaya alt yüzeylerden başladım. RLM 78 kısımlar Gunze Sangyo nun akrilik ürünü ile boyandı.. Makul süre kurumanın ardından üst tarafa geçmeden önce burun altındaki bölge ile kuyruk dümeni “Alman sarısı”na boyandılar.

Ardından çöl kahvesi RLM 79 yine “Gunze” marifetiyle boyandı. Bir diğer kamuflaj rengi ise Koyu yeşil olarak karşımıza çıkmakta. EagleCals bu rengin büyük olasılıkla  RLM 80 olabileceğini belirtmiş. Ben de buna yakın bir ton yakalamaya çalıştım.

Gövde yanında yer alan RLM78/79  sınır çizgisinin o anki hali pek içime sinmedi. Ve burayı yeniden çizmeye karar verdim.

Islak çıkartma setindeki siyah beyaz  fotoğrafa bakarak durumu belirlemeye çalıştım. Ve fakat oralarda bir yerde kapak açıldı, depo boşaldı ve gaz kaçıp atmosfere karışıverdi. Fosseptik bir durağansallık sardı her yanı.

Cılız, çıplak bir ağacın altında, Godot'yu beklemekteyiz ( havuç yiyip tavuk kemiği kemirerek). Godot'nun randevu vermiş olduğunu düşünmemizde bir sakınca yoktur.  Sonra bir çocuk gelerek  Godot'nun 'bugün' gelemeyeceğini haber verir. Ama biz beklemeye devam ederiz atalet yorganını daha bir üstümüze çekerek..

Uzun uzun beklemekten sıkılınca yeni “Hava Tabancam” ile maskesiz olarak sınır çizgisini çizmeye başladım. Bir iki gel git den sonra bitirdim. Artık olduğu kadar . Olmadıysa da zaten olmamıştır. Her iki yanda yer alan  eski gövde numaralarının kapatıldığı kısımlar referanslara bakılarak farklı bir ton ile boyandılar. Boya konusunda gerekli gereksiz bazı rötuşlamalardan sonra mübaşir boktan bir aksanla ıslak çıkartmaları çağırdı su doldurulmuş kabın içine.

EagleCals setindeki çıkartmalar yerleştirildi. Çıkartmaların kalitesi üst seviyede. Güzel yapmış gavurlar..

Çıkartmalar Tamiya X-22 ile güvence altına alındıktan sonra bir miktar eskitme uyguladım. Bunun için hem yağlı boya hem de “tapanca” ile akrilik kökenli farklı tonlar kullanıldı. Bu arada kitten çıkan “tropikal filtre”yi beğenmediğimden (aslında çok da kötü sayılmaz ama!) bu elemanı da kokpit ile beraber MDC’ye sipariş eylemiştim.  Bu parça da boyandıktan sonra yerine takıldı (# 32011). Ardından da kokpit parçaları boyandılar. Bu esnada Eduard’ın maskelerinden faydalandım.

İniş takım dikmeleri takılıp model ayağa kaldırıldıktan sonra mat vernik ile heryere giriştim.

Sırada egzostlar var. Açık söylemek gerekirse kutudan çıkanlar hiç de hoşuma gitmedi. 1/48 ölçekte olsa idare eder belki ama 1/32 ölçekte bu tip elemanlara tahammülüm bulunmamakta.

Bu durumda müsteşar ile görüşerek  Quickboost’un elemanlarını getirtmek için gerekli girişimleri  başlattım. Süper olmasalar da oldukça iyi sayılabilir bu Çek malı aparatlar.

Egzostların boyanması  ve yerlerine takılmasının ardından sırada egzost izleri var. EagleCals’ın referans resminde de görüldüğü üzere oldukça yoğun bir egzost izi söz konusu. Olabildiğince aynı görüntüyü yakalamaya çalışarak egzost izlerini yaptım.

Bu kez sırada tekerlekler var. Boyandılar ve yerleştirildiler. Flaplar ve kanopi parçaları da yerlerine takıldıktan sonra geriye pervane kalmıştı. 

Hasegawa’nın kutusundan çıkan pervane abağının formu konusunda daha önce çeşitli kritikler yapılmıştı. Hasegawa’nın parçası daha yuvarlak bir şekle sahip. Ancak sanki ucuna doğru bir parça deforme olması gerekliymiş hissine kapılmak zor değil.

“Fasoncular Çarşısında” tedavül eden “Eagle Editions”ın birkaç sene önce çıkartmış olduğu rezin ürününü kullanarak bu sıkıntıyı aşmak olası. Ben de önceden edinip zulama bıraktığım bu elemanı kullanmaktan çekinmedim. (# 32020 ) Hasegawa parçası ile EagleCals elemanını yanyana koyunca şekil farklılığı oldukça belirginleşiyor. Mutabık isek devam edelim zaten yeterince geç oldu. Unutmadan; bu elemanı boyayarak yerine takmadan önce makinalı top namlusunun ucunu el matkabı ile delmeyi ihmal etmeyin. Aksi hoş olmaz.

Pervane abağı istendiği gibi beyaza boyandı. Sızıntı ve sıkıntılar üzerinde yaratılmaya çalışıldı. Abağın gövdeye bağlantı tarafındaki dar bölümün rengi bazı kaynaklarda tamamen siyah bazılarında ise kısmi siyah olarak gösterilse de ,ben fena halde sıkıldığımdan tamamen siyah bırakmaya karar verdim. Yanlışsa yanlış. (Referans resme dikkatli bakın sanki siyah kısım 1/3 oranında değil gibi )

Pervane palleri doğal olarak kutudan çıkanlar. Bunlar RLM 70 e boyandılar, ilave olarak gerekli aşınma etkilerine de maruz bırakıldılar.

Son olarak gövde altındaki yakıt tankının kısmen kirletilerek yerine takılması ve antenin de gerilmesiyle model bitirildi. Modelin bitirilmesi ,basit yapısına rağmen biraz uzun sürdü. Bekleyip durduk yer yer. Liboş demokrat ittifakı da orta yerinden çatlamış görünüyor. Biraz daha istikrar!! uğruna prensiplerini kuma gömen sözde seküler kurbağa ise ısınmış su dolu tencereden artık kendi imkanlarıyla çıkamayacağını anlamış olmalı ki  birilerinin kendisini kurtarmasını bekler bir ifadeyle çevresine bakınmakta. Jeton yeni mi düştü yoksa? Ah bu ankesörlüler ! 

Ancak Godot gelmiyor. Çünkü Godot, zaten gelmeyecek olanın adı.

-"Gidelim mi?"

- "Gidelim" (Ve fakat kıpırdanılmıyor , senaryoya bağlı olarak atalet dizboyu.). Üstümüze inen örtünün fısıltısı belki de 'Godot gelmiyor, biz nereye gidiyoruz?'dur.

 İyi modeller

Tolga ÜLGÜR © Şubat 2008

 Referanslar

 -Messerschmitt Bf-109  part 2 -  Squadron /signal in action no 57 ,  John Beaman Jr.

-Messerschmitt Bf-109 G  Walk around  no 43 - Squadron /signal , Hans Heiri Stapfer

-Messerschmitt Bf-109 G/K Vol 1 – Kagero Monograph no 19 , Jakub Plewka 

-Messerschmitt Bf-109 G -  Aero detail series

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.