REFERANSLAR

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa     Referanslar anamenü

Museo del Aire / Madrid 
Ahmet Dönmez
2. Bölüm

 

 

Müzede sergilenen  He111E-1 yer yüzünde korunmuş tek  örnek…Haziran 1938 de Alman Hava Kuvvetlerine teslim edilen bu uçak Kondor Lejyonu’nuna dahil olarak aynı yıl İspanya’ya gönderilmiş. Savaş sırasında aktif görev almayan, 25●82 çağrı kodu ile tescil edilmiş bu uçak  İç Savaş sonunda İspanyol  Hava Kuvvetlerine  teslim edildikten sonra, İkinci Dünya Savaşı’nı  bu ülkedeki  58 He 111’den biri olarak geçirmiş. Savaş sonunda çağrı kodu B.2-82  olarak değiştirilmiş. Aralık 1956’da da hizmetten çıkartılmış.

 Mühendislik öğrencilerine eğitim platformu olarak kullanılarak parçalanmaktan kurtulan bu talihli cihaz 1967 yılında müze envanterine alınmış, Birkaç yıl daha açıkta tutulduktan sonra bakımı yapılarak hangara alınmış. Şu anda müzede CASA imalatı Rolls Royce motorlu bir  2111-E ile yan yana duruyor.

 

Kokpit ve burun silahları için pencereler: Uçağın burnundan oldukça geride yer alan,  basık kokpit bölümünde görüş açısı oldukça kısıtlı olmalı.

Bombardımancının gözlem pencereleri ve hemen uçta, burunun altında, sola doğru yerleştirilmiş çıkıntı  bomba nişangahını koruyor. Nişangah kullanılacağı zaman, altta ufak bir kapak açılıyor.

Jumo 211A Motoru yaklaşık 750 kilo ağırlığında, bin beygir gücünde  12 silindirli  Junkers mamulatı  bu motor üç palli metal  bir pervaneyi çeviriyor. (Özellikle H  serisi ağırlıklı olmak üzere Junkers üretimi ahşap pervaneler kullanan modelleri de var. Modellerken, metal eskitmesi yapılacağında, referansları kontrol etmekte fayda var sanki…). Savaş sırasında sürekli geliştirilen 211 serisi motorların çeşitli tipleri Ju87, Ju88, Ta154 gibi uçaklarda kullanılmış.  

Eksoz gazlarının motor emişine kaçmasını önlemek, fakat bir kısmını da kanat içine yönlendirmek için eksoz borularında  yapılan biçimlendirmeye dikkat edin.

Sıvı soğutmalı bu motorda yağ soğutucusu motor kaportasının üzerinde, motor soğutma sıvısına ait radyatör de altta. Radyatörün ısı kontrolü, iniş takımı dikmesinin hemen önünde yer alan  hareketli flap  sayesinde yapılıyor. Önde antene benzeyen şey,  soğutma sıvısı deşarj borusu .... Bu çıkış  H-16 modelinden itibaren kaldırılmış.

Geriye doğru katlanarak  yuvasına giren iniş takımlarındaki  1.140x 410 mm. ebatlı  lastikler maalesef orijinal değil.

 

Heinkel 111’lerin ilk modellerinde kanatlar ve yükseliş dümenleri eliptik biçimliydi. –bir Heinkel geleneği olduğu söyleniyor !- Bununla birlikte,  bu zarif tasarımın üretiminin  oldukça zor ve o ölçüde de zaman alıcı olduğu kısa sürede fark edildi. Bu yüzden F ve J modellerinde hücum ve firar kenarları düz olarak tasarlanıp üretildi. (hücum kenarlarında bu fark daha belirgin). Başka bir He111 özelliği de firar kenarlarında kanat köklerinin içe doğru daralan formu. Gövdede;  kanat köküne yakın, aşağı doğru bakan çubuk  radyo anteni. Maalesef fotoğrafını çekmeyi akıl edemediğim pitot tüpü de sol kanatta yer alıyor.  RLM61/62/63 renklerindeki üç ton kamuflaj muhtemelen orijinal değilse de, çok da yeni değil. Kuyruk  lambası  ve  yükseliş dümeni menteşeleri civarındaki pas ve eskimeye rağmen oldukça sağlam.  (uçağın 8-9 yıl dışarıda bırakılmış olduğunu hatırlayın).

 Evet, bu uçağın yanından ayrılamadım bir türlü, fakat hemen yanında  benzeri başka bir ley var. Bu da bir “nev’i” Heinkel 111! Savaş sırasında Alman Hava Kuvvetleri için Almanya’da üretilmiş 7.300 civarındaki uçaktan başka, CASA fabrikası tarafından 2.111B adı ile 236 adet de He111 H-16  üretilmiş. Savaş sonrasının da kapsayan üretim sürecinde, motorların eskimesi ve yedek parça sıkıntısı nedeniyle, 1953 ile 1956 yılları arasında 173 adet Rolls- Royce Merlin motoru alınmış ve 70 kadar gövdenin donatılmasında kullanılmışlar. Bindokuzyüzyetmişlerde hala uçar durumdaki pek çoğu, “İngiltere Savaşı” filminde kullanılmış. Bu uçaklardan, General Franco’nun özel uçağı olarak hizmet gören bir tanesi daha sonra Amerika’da,  restore edilmiş, Yer yüzünde uçar durumdaki tek He 111 olma özelliğini taşıyan bu uçak, maalesef 2003 yılında  pilot ve mürettabatın ölümü ile sonuçlanan bir kaza ile  kaybedilmiş.

CASA 2.111’ in Rolls-Royce Merlin motoru: 12 silindirli V tipi bu motor, İkinci dünya savaşında Supermarine Spitfire, Hawker Hurricane, De Havilland Mosquito gibi uçaklarda kullanılmış. Lisans ile Amerikan Packard fabrikalarında üretilen tipi ise Curtiss Kittyhawk II ve North American Mustang’da… 27 litrelik, 1.300 beygir gücünde ve kimilerine göre üretilmiş en mükemmel pistonlu uçak motorlarında biri.

Burunda yer alan 20 milimetrelik top sökülmüş, Burun yapısı da H-16 serilerine oranla bir parça farklı. Bomba nişangahının ve kutusunun yerleştirildiği metal bölüm de cam olarak yapılmış. Deutsches Museum’daki CASA 2.111 ile aynı yapıya sahip.

Sırt Tareti : Burası H-10 serisine kadar  silah tarafı  katlanabilir şekilde üretilmiş , H-16 modelinde ise MG 131 makineli tüfeğinin olduğu bu bölüm sabit. Müzedeki uçak bu konuda Heinkel üretimi H-16 ile benzerlik gösteriyor. Fazla yaklaşamadığım ve üstte kaldığı için, tarette gerçekten bir makineli tüfek durup durmadığını anlayamadım.

 

Gondola : Çeşitli silah konfigürasyonları ile donatılan bu bölüm, uçağın  korunmasız ve tehlikelere açık alt kısmını koruyor. Daha önceki versiyonlarda yer alan , ön silah H-16’dan sonra kaldırılmış. Arkaya doğru ateş edebilen  7.92 mm.’lik MG81Z  makineli tüfeği sökülmüş. Gondolanın hemen altında; silahın bulunması gereken yerde, boş kovanları atmaya yarayan  çıkış, ufak bir çıkıntı halinde göze çarpıyor.

Kuyruk : Yön dümeninin dengeleyicilerinin ve ayar kanatçığının oldukça büyük ölçülerine dikkat.  Heinkel 111’lerin belirleyici bir özelliği. Yükseliş dümeni ve yön dümenlerinin kuyruğa bağlayan cıvataların üzeri aerodinamik  etki sağlamak için ek bir parça ile kaplı. Daha sonraları, Heinkel üretimi modellerde  üretim kolaylığı adına bu alingirli uygulamadan vazgeçiliyor. 

Heinkel’lerin hemen yanında, Miles M.2  “Hawk”: İngiliz uçak şirketi  Miles tarafında seri üretimi gerçekleştirilen ilk uçak özelliği taşıyor. Açık kokpitli, 90 beygir bir motorla donatılmış  iki kişilik bu spor uçağından üretilen  eğitim modeli daha sonra oldukça popüler  M.14 “Magister”  temel eğitim modelini doğurmuş. Bu uçaklar  Türk Hava Kuvvetleri ve Türk Hava Kurumunda 1941-1957 yıllarında kullanılmış. İngiltere’den alınanların yanı sıra 1942-1944 yılları arasında Türkiye’de de   46 adet üretilmiş. Bu uçakta, müzedeki pek çok benzeri gibi inanılmaz şekilde restore edilmiş, rugan ayakkabı tadında: gıcır gıcır. Anlayamadığım bir nedenden ötürü gövdenin iki yarısı ayrı renge boyanmış.-vardır bir hikmet-i mecmuası- diyerek gezmeye devam ediyorum.

 

İki Fransız… Hayır üç !, Leon ve Robert Morane ile, yakın dostları Raymond Saulnier’den bahsediyorum. Kurulduğu 1911 yılından “Potez”  tarafından satın alındığı 1963 yılına dek 140 ayrı uçak modeli üretmiş Morane-Saulnier Şirketinden. Kuruluştan kısa bir süre sonra ürettikleri (1912) eğitim uçağı Morane-Saulnier  G modeli. Seksen beygirlik motoru ve incecik kanatları, kanat gergileri  ile, Çarlık Rusya’sı Hava Kuvvetleri tarafından  uzaklık ve yükseklik rekorları kırmakta kullanılmış gibi gelmiyor, daha çok, Nişantaşı’nda lüks bir yeme içme mekanının tavanında asılası gibi. Ama, İspanyol Hava Kuvvetlerinde 1920’lere kadar kullanılmış olanı  şu anda  Bir Numaralı Hangarda  sakince duruyor.

Yeşil, parlak ve İngiliz… Bristol F.2B ya da “Brisfit” Birinci Dünya Savaşı’nın  sonlarına doğru üretilmiş. Başlangıçta başı motor sorunları ile belaya giren F.2B buna rağmen beş bine yakın üretilip savaştan sonra pek çok ülkeye ihraç edilmiş.  Bu iki kişilik av ve keşif uçağının İspanyol  Hava Kuvvetlerinde hizmete 1921 yılında girdiğini, hizmetten 1931 yılında çıktığını ve toplam sayılarının 64 olduğunu, uçağın önündeki İspanyolca plaketten iyi kötü çıkarıp,  “ulan süper İspanyolcam var” diye mırıldanarak "Bir Numaralı Hangar"ı terk ettim. Bir şey daha; Avrupa’daki hava müzelerinde nispeten bol bulunan bu uçağın  müzede sergileneni orijinal değil, 1990’larda üretilmiş bir replika imiş !

Havacılık hiçbir zaman kolay bir zenaat olmamış. Bu, İspanyol Hava Kuvvetleri için de geçerli. Duvarlardaki bu ve benzeri fotoğrafları görünce, uçakları uçurmak yerine, modellerini yapmanın çok daha emniyetli olduğunu kavradım bir an…

Ahmet Dönmez © 2006

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.