|
Anasayfa Galeri Menü | |||||||||||||||||||||||||||||
Spitfire Mk.IXc Late | |||||||||||||||||||||||||||||
Eduard - Profipack 1/48 | |||||||||||||||||||||||||||||
Tolga Ülgür | |||||||||||||||||||||||||||||
Siz de hatasız (Anglosakson tabirle “accurate”) bir 1/48 Spitfire Mk9 yapmak istiyorum, amma velakin konjonktür bizi mağdur etti diye yakınan- “mağdurum da mağdurum” türküsü çığıran- o malum kitledenseniz, tasalanmayı bırakınız zira iyi haberlerim var. Evet yanlış okumadınız, mağduriyetiniz sona eriyor. Yok, hayır fena halde ileri gidip eşeğin bir tarafına su kaçıran malum demokrasiden bahsetmiyorum. O olsa olsa doğrudan ve de defaten İdiokrasidir. Lafın kısası Eduard'ın yeni kiti (artık çok da yeni sayılmaz ya neyse) en hatasız Mk9 olarak yaftalanır olmuş sanal alemin galerilerinde.
Doğru mudur bilemem ama insanoğlunun hatasız bir Spitfire Mk9 modeline sahip olma telaşı kimilerine göre 1950 li yılların sonuna kadar uzanmaktaymış. Kesin tarih sormayın o kadarını ben bile bilmiyorum. Anlaşılan o ki, uzun kuyruklu ve bol kromajlı Amerikan arabalarından tatmin olmayan bir kısım kitle doğru ve hatasız bir Spitfire peşinde koşar olmuş o yıllarda. Savaş nostaljisi diyerek geçebilirmiyiz bu olguyu bilemedim şimdi..
Tabii o zamanlar “Sistem” 1/72 ölçek ile idare etmemizi uygun görmüş. Bu ölçek dayatmasında “Mc Carthy” denen Amerikan hıyarının parmağı var mı? ondan da emin değilim. O yıllarda “accuracy” düşkünü bir modelci için, yerel bir dükkandan bir Spitfire kiti almakla doğru bir Mk9 elde etmek mümkün olamıyormuş maalesef. Eskilerin anlattığına göre, mağduriyetlerle geçen yıllardan sonra 1970 lerin başlarında Airfix kitinin kanatları ile Matchbox ‘ın gövdesi, kuyruğu ve kimi diğer parçalarını kullanarak bu gayeye ulaşmak ancak mümkün olabiliyormuş. Buna mukabil yazlar da bu kadar sıcak ve kurak geçmiyormuş… Göt kılları da göte bu kadar bağlı değilmiş. Zoru gördü mü eskimiş kadayıf misali tel tel dökülmekte sakınca görmezlermiş. Buradan “şimdiki götler kıl zengini” sonucu çıkarıyorsanız o sizin probleminiz benim değil.
1/48 ölçekte ise işler biraz daha sapa. 1969 model Otaki ile bir sonuç almak pek akıl karı değilmiş. Çok çeşitli cerrahi müdahaleler sonucunda hastanın (modelin) tezgahta kalması pek de düşük bir ihtimal değilmiş o yıllarda.
Günümüze doğru yaklaşalım biraz. 1990'lara geldiğimizde Ocidental ve ICM topa girmeye karar vermişler. “Perçin Sayıcılar Cemiyeti” bildirilerine göre Ocidental da ciddi sayılabilecek boyut sorunları mevcuttu. ICM’in çıkardığı kit ise doğru boyutlarda olsa da yapılışı manasız tuzaklarla dolu rezil ve de gayet paralel bir kit idi. Eminim ki kimileri bu kiti sevmiştir ama ben değil. Yanına bile yaklaşmışlığım mevcut değildir.
2001 yılında ise devreye Hasegawa girmişti. Pek çoğumuzun iyi bildiği Hasegawa kiti başlangıçta heyecanla karşılandı. Ve fakat aynı cemiyetin “bok atıcı” trolleri mesaiye kalarak gün ağarmadan durumu fark etmekte gecikmedi. Kit genel olarak gayet güzel olmakla beraber gövde boyutlarında sıkıntı mevcuttu. Hay içi boşaltılamamış bir milyar pabuç kutusu. Hasegawa-San aslında olaya gayet ciddi yaklaşmış ve doğru bir Mk9 üretmeye niyetlenmişti. Ne yazık ki faydalandıkları – daha doğrusu baz aldıkları- Aero Detail kitabındaki çizimler hatalıydı. Aero Detail hatalı olduğu için Hasegawa ne kadar başarılı ve iyi niyetli olsa da mağlup sayılacaktı masa başında. Bu hikaye bana biraz tanıdık geldi ya neyse.. Sözünü ettiğimiz sıkıntı aslında 1-2 mm ile sınırlı ama birçok uzmanın canını sıkmış görünüyor. Ben o kadar takılmayıp bir tane yapmıştım doktorumun şifahen verdiği onay ile.
En son hamle 2007 de Airfix’ten geldi. Sıkıntı boyutsal mıydı hatırlamıyorum ancak uzun bir kusur listesine sahip oluşu bu kiti de beğenilmeyenler kulübüne kolayca üye yapmıştı. Artık Spitfire seviciler düzgün ve hatasız bir Mk9 istiyorlardı. Tamiya’nın 1/32 ölçekteki mükemmel kiti birçoğumuzun aklını başından almayı başardı. Sırada piyasada daha fazla ağırlığı olan ve daha büyük bir kitleye hitap eden 1/48 ölçek vardı. Birinin buraya el atması gerekiyordu ki buna da Eduard cevap verdi. Ve bana göre gayet güzel bir cevap oldu bu..
Neyse ki bu tayyareye has ayrıntı ve incelikler Eduard’ın modelinde tekrar hayata geçirilmiş. Ve bu kit sanal alemin ağır abilerinin uyguladığı boyutsal doğruluk testinde başarılı olmuş durumda.
Yine de başlangıçta bu kiti alıp almamak konusunda bir süre kararsızdım. Zira Spitfire Mk9 kontenjanımı Tamiya’nın 1/32 ölçekli süper kitlerine ayırmıştım. Tesadüf bu ya; bir internet modelcilik sitesi olan “Imodeler” ın katılımcılar arasında düzenlediği yarışmada verdiği ödül Eduard’ın Spitfire Mk9 u olunca kit elime geçmiş oldu. Eh madem öyle ben de nazlanmadan başlayayım o zaman dedim.
Kit oldukça iyi detaylandırılmış. Yüzey detayları ve panel çizgileri 1/48 ölçek için (bence) çok başarılı. Motor kaportasındaki perçin/vidalar (fastaner) için de aynı yorumları yapmak mümkün. Her ne kadar bu perçinlerin belirginlik oranı incelendiğinde ölçeğe bağlı olarak bir parça abartı hissi meydana çıksa da, boyayı yedikten sonra makul seviyelere inmesi söz konusu olacaktır diye düşünmek yanlış olmaz.. Profipack Kutunun içerisindeki plastik parça sayısının 192 olduğu bilgisi internet ortamında mevcut. Buna ilave olarak Gösterge paneli ve kemerlerin yer aldığı bir PE set ile aynı müessese imalatı Kanopi maskesi de muhteviyata dahil edilmiş durumda. Kit ıslak çıkartma açısından zengin sayılır, zira 6 ayrı seçenek mevcut. Kanatlar klasik ve “clipped” tabir edilen kesik tipte inşa edilebilecek şekilde tasarlanmış. Yani bu opsiyonlar için ayrı uç kısım parçaları veriliyor. Ve fakat tasarım nedeniyle C den E ye, ya da erken C tipe dönmek mümkün değil. Ancak bu bir sorun değil, zira Eduard farklı tipte kanat parçalarının yer aldığı kanat setleri de çıkarmış durumda. Ayrıca bu modelin ardından MkIXe tipini de piyasaya sürdü.
Model hakkında daha fazla ince detaya girmek niyetinde değilim, zira internet ortamında bu tip incelemelerden bolca var. Yapımdan bahsederken gereken noktalara temas etmek yeterli olacaktır kanaatindeyim. Yapım her zamanki ritüel ile başlıyor. Kokpiti toparlamak için çok sayıda plastik parçayı birleştirmek gerekiyor. Önceki Eduard kitlerindeki gibi keyif kaçıracak kadar çok parça ile oyalanmıyoruz neyse ki. Genel olarak kokpit detayı güzel ve hatta yeterli. PE gösterge paneli iyi iş görüyor. Koltuk çok parçalı tasarlanmış ama sorunsuz birleşiyor. Tek hatası var o da koltuğun önünde yeralan işaret fişeği yuvasının bulunuyor olması. Elimdeki kaynaklara göre erken dönem Spitfire'larda mevcut olan bu aparat, Mk9 larda bulunmuyordu. Aynı sorun Tamiya’nın 1/32 ölçekli MK9 unda da var , ben yaparken atlamışım maalesef. Burada başlangıçta kullanma kılavuzuna güvenerek bu aparatı yerleştirdim koltuğun önüne. Daha sonra gövde kapatıldıktan sonra bunun olmaması gerektiğini fark ettim. Çok geçti ama içime kurt düşmüştü bir kere. Muhtelif cambazlıklar yaparak etrafa hasar vermeden çıkardım bu parçayı. Şu an yerinde yok yani. İçiniz rahat etsin diye yazdım..
Parçalar birleşince kokpit bir kafes halini alıyor ve gövdenin içine sorunsuzca yerleşiyor. Gövdenin kapanmasının ardından sırada egzostların montajı ve gövdeye yerleşimi var. Açıkçası egzostlar bana biraz ters gelen bir tasarıma sahip. Uzun süre kullanma kılavuzuna bön bön baktım ne istiyor bu benden diye.
Neyse olayı çözdükten sonra egzostlar yerine takılıyor. O da pek kolay olmadı nedense. Bir iki denemeden sonra doğrusunu buldum. Ardından üst kaporta yerleşecek . Ve fakat nedense bu elemanı iki parça halinde vermişler. Sebep?. Bilinmiyor. Çok saçma. Birleşim yerinde iz kalacağı aşikar. Zımpara tesviye trollerini çağırmak mecburi..
Bu işlemin ardından gövde ile işimiz bitmiş sayılıyor. Sırada kanatlar var. Alt kanat bölümü tek parça verildiğinden dihedral sorunu bulunmuyor. Birleştirmeden önce iniş takım yuvalarının inşası gerekiyor. İnşa dedim zira kıçı kırık yuvarlak yuvaların duvar kısımları için sizden üç ayrı parçayı birleştirmeniz beklenmekte. Sürekli parça yapıştırmaktan zevk alanlar için bu faaliyet hoş olabilir ama bana çok saçma ve gereksiz geldi. Üstelik montaj alanlarında az da olsa iz kalabiliyor. Kanatların oturuşu sorunsuz. Benzer çok parçalı yapı kanat altındaki soğutucularda da mevcut. Rahatlıkla tek parça olabilecek kaporta kısmı üç parçada verilmiş. Dikkatli ve bulaştırmadan yapıştırma ister buraları.
Gövde tamamlandıktan sonra sıra boyama işlerinde. En başından beri kutudaki çıkartma opsiyonlarında yer alan, 1944 Ağustos’unda North Weald’de 312nci Çek filosundan Otto Smik’in kullanmış olduğu ML296 numaralı, DU-N filo kodlu Mk9 olarak bitirmeye karar vermiştim. Model klasik RAF kamuflajına ( Dark green + Ocean grey/ Medium Sea grey) Gunze ve Tamiya akrilikleri kullanılarak boyandı. Çıkartmalar sorunsuz ve güzel yerleştiler.
Kutu harici kullandığım tek ürün uzun zamandır mahzenin derinliklerinde yatıp duran Coopers details’in eski rezin 4 yuvalı tekerlekleri oldu. Yatmaktan dümur olmasın diye ve aynı zamanda Eduard’ın plastik tekerlekleri pek fazla içime sinmediğinden, Coopers’ın elemanlarını kullandım. Bitişe yakın masum ve iyi huylu görünen pervane abağı beklenmedik derecede huysuzluk çıkardı. Ya bunda bir kazmalık var ya da bende. Paller yerleştikten sonra abak kapanmakta zorluk çıkardı. İç kısımları biraz traşlayınca düzgün bir kapanma mümkün olabildi. Kanopi parçaları kutudan çıkan maskeler yardımıyla maskelenerek boyandılar. Sonuç tatmin edici. Ardından modeli gerekli eskitme işlemlerine maruz bırakıp Gunze’nin mat verniğine kavuşturarak bitirdim ve camlı ama ahşap dolaba gönderdim. Zamanı gelince bir tane de Mk.IXe yapmamak için bir sebep göremiyorum. Siz de görmüyorsanız kapatıp yatın en iyisi. Hayırlı Modeller Tolga ÜLGÜR Boktan bir Ağustos sonu 2014
|
|||||||||||||||||||||||||||||
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |