|
Anasayfa Galeri Menü | ||||||||||
Romeo Sınıfı | ||||||||||
Trumpeter 1/144 | ||||||||||
Ahmet Dönmez | ||||||||||
Trumpeter’in bu modeli, denizaltı modelleri ilgimi çekmeden önce ortalıkta oldukça makul fiyatlarla bol miktarda bulunurdu. Taa ki geçen yılın ortalarında bu komik görünümlü, düşük bütçeli İngiliz bilimkurgu filmleri için tasarlanmışa benzeyen Çin mucizesinin aslında, köklerinin–doğal olarak- tip XXI Alman denizaltılarına dayanan, bindokuzyüzellilerde tasarlanıp üretilen bir Sovyet denizaltısı olduğunu fark edip almak isteyene dek... Sovyetlerde “Proje 633” denip geçilen, Batı’da ise “Romeo” sınıfı olarak adlandırılan bu bürlesk şeyin modeli sırra kadem basmıştı. Bir kaç yerde buldum bulmasına ama; fiyat artmıştı. Garip bir şekilde, bu defa da aynı denizaltıdan parlak Çin zekası sayesinde üretilmiş füze atar çeşidi bulunuyordu.. İşler külliyen boka saracakken, fiyatı hala ucuz olan bu versiyonun içine bakmak aklıma geldi. Mevcut basit versiyonun ilavelerle üretimişi olduğu belli olan bu model benim yapmak istediğim versiyonu zaten içerir diye düşünerek kutunun içine baktım. Füze atar bölümünü kaldırıp çöpe atınca...Evet! Tamamdı bu iş. Tarihçe : Kıyı koruma amaçlı, Kıta sahanlığındaki sığ sularda kullanılacak gelişkin bir denizaltı ihtiyacına cevap vermek için 1954’de projelendirilmeye başlanan bu dizel motorlu tekneler kendilerinden önceki “613” whiskey sınıfı gemilerden geliştirilmişlerdi. Savaş sonunda ele geçirilen Alman teknolojisi kullanılarak üretilmesi düşünülen yeni motorların yetişmeyeceği anlaşılınca, 613 sınıfı denizaltılarda da kullanılmış olan iki bin beygir gücündeki bu standart dizel motorlar iki ayrı pervaneyi döndürüyordu. Romeo sınıfını öncüllerinden ayıran önemli özellik okyanus tipi “641” foxtrot sınıfı gemilerde kullanılana benzer sonar sistemiydi. Savaş sırasında Almanlar tarafından geliştirilen balkon gerat temel alınarak üretilmiş ve oldukça iyi iş gören bu sonar pruvanın alt kısımda bulunuyordu. Üstte ise, doğrudan bir Amerikan kopyası Leningrad atış kontrol sistemine bilgi aktaran tarama sonarı bulunmaktaydı. Yirmi yılı aşkın bir süre kullanılan bu donanım Sovyet denizaltı donanmasının sahip olduğu ilk gerçek atış kontrol sistemiydi! (Burada insanın aklına “ulan bunlar nasıl bir işler? Hiç mi özgün bir şey icat edilmemiş bu ülkede” demek geliyor…Ama Çinli’lerin de Sovyetler’den bu teknolojiyi “ödünç” aldığı düşünün…Ne bereketli şu Alman icatları değil mi ?) Bu yeni şeyden 560 adet üretilmesi düşünülmüşse de, Sovyetler Birliği yöneticilerinin gözünde nükleer denizaltıların önem kazanması bu rakamlara ulaşılmasını engelledi. Oysa Donanma aynı şekilde düşünmüyordu. Nükleer denizaltı üretimin son derece pahalı ve karmaşık oluşu; sığ su ve kıyı koruma amaçlı dizel denizaltılara zaten ihtiyaç olduğu savı ile projenin tümüyle durdurulması, 641 projesi ile birleştirilmesi pahasına engellendi. Bir süre sonra, iki farklı tip dizel denizaltı üretimine devam etmenin gereksizliği ortaya çıkınca 1959 yılında üretim durduruldu ve üretim araçları ile imalata ilişkin çizimler Çin Halk Cumhuriyetine gönderildi. Hizmetteki Romeoların büyük bölümü müttefiklere verildi. Sovyet Donanması’nda kalan az miktardaki denizaltı da geniş ölçüde eğitim faaliyetlerine ve deneysel amaçlı olarak kullanılarak 1987 yılında hizmetten çıkarıldılar. Pekin ve Moskova arasında 1959 şubatında imzalanan savunma anlaşması gereğince teknoloji transferi yapılan 633 sınıfından başta iki adet tip 6633 altında üretildi. Başlarda Sovyet üretiminin montajı olarak başlayan faaliyet kısa sürede gittikçe artan oranda Çin üretimine bıraktı ve proje 033 olarak devam etti. Sovyet-Çin ilişkilerindeki gerginleşme sonucu Moskova tüm danışmalarını ve teknik desteğini 1960’da çekince denizaltı üretimi geçici olarak durduruldu. Kolay pes etmeyen Çinliler aralık 1965’de tümü ile kendi üretimleri olan ilk tip 033’ü denize indirdiler! Fakat teknik problemlerin bir kısmı 1970’lere gelinceye kadar çözülemedi. Üretim 1984’de kesilene kadar 84 adet ürettiler. Genel olarak modası geçmiş olarak nitelenebilecek 033 sınıfı yalnızca eğitim ve kıyı devriye görevlerinde kullanılabildi. Oldukça gürültülü ve derin sularda, ikmal limanlarında uzakta görev yapma yeteneğinden yoksun olmaları sonucu 1990’lara gelindiğinde bir kaçı dışında tümü aktif hizmetten çıkarıldı. Kuzey Kore’ye satılan dört adet dışında Mısır’da 80’lerde dört adet satın aldı. Çin yapımı Tip 033 sınıfı Romeo sınıfının basit bir kopyası değildi. Tasarım ve üretim sürecinde önemli iyileştirmeler yapıldı. Tip 033 orijinal tasarımdan daha ağır olmasına rağmen aynı sualtı süratini tutturabilmekteydi. Yakıt kapasitesindeki artışla bu denizaltılar Romeo’ların iki katı menzile sahip oldular. Ayrıca 6 olan torpido kovanı sayısı da 8’e çıkarılmıştı. (Bunu modeli yaparken maalesef kelimenin tam anlamı ile ıskaladım! Her sağlıklı Türk gibi bende modeli yapmaya soyunduğumda detaylı bir araştırma yapmaya üşendim…En azından bu yazıyı okuyup da, modeli Sovyet denizaltısı olarak bitirmeye niyetlenirseniz bu tür bir hıyarlık yapmazsınız…) Yapım : Altmış santim boyundaki kutudan çok net ve keskin olmamakla birlikte kabul edilebilir detay seviyesinde parçalar, anlaşılır bir yapım kılavuzu, her biri ayrı şeffaf torbalarda çerçeveler, ıslak çıkartmalar ve kartona sarılmış, kınnap tadında bir miktar iplik çıkıyor… Bu şeyle yorgan teyelleyebilir, uçurtma uçurabilir ve şu anda aklıma gelmeyen başka işler yapabilirsiniz. Fakat, kutunun içine koyanlar radyo anteni ve korkuluklar için kullanılması gerektiğini düşünüyorlar. Bu malzemeyi işime yaramayacak diğer ıvır zıvırla birlikte çöpe atıp, gövde yarılarını birleştirmeye giriştim.
Gövdeyi kapatmadan önce, burundaki kanatçıkları ve mekanizmasını yapmak gerekli. Elli santimden biraz uzun gövde pek sorun çıkarmadan birleşiyor. Kullanılan malzeme oldukça kalın olduğundan dönme, kıvrılma, deformasyon vs. yok. İki parça olarak verilen güverte parçalarının birbirleri ile birleşiminde bir miktar seviye farkı oluşuyor. Bu bölüme dikkat göstermekte yarar olabilir. Diğer birleşim yerleri de orada burada az miktarda macun işi çıkarıyor. (DSCN 0886)
Denizaltının gövdesine göre –bence- epey ufak görünen pervaneler bir tür koruyucu çerçeve içerisinde yer alıyor. Epey çapaklı ve kalın olan bu koruyucuları makul kalınlığa indirmek gerekti. İç yüzeylerini boyadıktan sonra, boyandıktan sonra sıvı maske ile koruma altına aldığım pervaneleri yerleştirdim. Maalesef pervaneler de pek matah değil, onları da elimden geldiğince temizledim. Çok fazla kasmanın anlamı yok, çünkü yuvalarına yerleştikten sonra fazla görünmüyorlar.
Bu arada, ince bir matkapla delinerek daha belirginleştirilebilecek su tahliye açıklıklarını belirginleştirdim. Basit bir işlem olsa da, bu tür şeylerin modele bir parça daha gerçeklik duygusu kazandırdığına inanıyorum. Başka basit bir işlem de, teknenin kıçında ve ne işe yaradığını bilmediğim fakat teknedekiler için açıkça epey önemli olan bu şeyin üzerine konulacak koruyucuyu daha ince olarak telden yapıp kutudan çıkanla değiştirmekti.
Gövdeyi bu aşamada bırakıp kule ile ilgilendim. Detay seviyesi ilk baştaki kadar iyi görünmemeye başladı. Fazla detaylı olmamakla birlikte bu bölüm üzerinde oldukça fazla ıvır zıvır mevcut; periskoplar, çeşitli haberleşme ve izleme antenleri, yön bulucular, ışıldak vs. Önce, bu sistemlerin plastik olarak verilen ayaklarını pirinç boru veya styren çubuk ile değiştirdim.
Sonra, yine anteni andıran ve kafes içinde korunması gereken bir cihazı yeniden yaptım. Kutudan çıktığı gibi yapılan bu anten ve koruyucuların modelin zaten gerçekte de pek inandırıcı görünmeyen yapısına pek de olumlu katkıları olduğu söylenemez. Bu zımbırtının ne olduğuna dair bir fikir kafamda el’an mevcut değil.Sovyet denizaltıları ile ilgili ciddi bir problem bu. Me 109 veya Fw 190 konusunda neredeyse, belli bir günde, falanca kuyruk numaralı uçağın yer ekibinin öğle yemeğinde ne yediği öğrenmek mümkün. Fakat epey eşelenmeme rağmen, bu veya benzeri sınıf denizaltıların kulelerindeki antenlerin neler oldukları ve işlevlerine dair fazla bir şey bulamadım. Çok iyi Rusça görüşüyorsanız başka tabii. Birkaç iyi site var bu konuda. Neyse, bu konuda yine “artistik lisans”a baş vurmak gerekti.
Boyama : Boyama kılavuzunda Çin versiyonu için su kesimi üzeri açık gri olarak gösterilmiş olmasına rağmen, bu ve benzer sınıf Sovyet denizaltılarının su kesimi üstü siyah ve alt bölümler ise kırmızı renkte zehirli boya ile boyanıyor.Ayrıca bu iki rengi birbirinden ayıran, tam su kesimi hizasında beyaz bir bant var. Siyah bir denizaltı fikri pek cazip gelmese de, diğer renkler ve siyah üzerinde yapılacak çeşitli tonlamalar ile oldukça heyecanlı bir model yapmak olası. Uzun süre suda kalan bu teknelerde yeterli miktarda pas da oluşuyor. Ben de işe ortadaki beyaz bantı yapmakla başladım.
Bu bölümü maskeleyip alt boyayı atınca, parlak vernik atmayı düşündüğüm yüzeyin istediğim gibi pürüzsüz olmayacağını anlayıp üzerinden ince zımpara ile geçtim. Böylece ilk kat boya başta pek de düşünmediğim bir astar katı gibi oldu. Bu bölümün temiz ve pürüzsüz olması, kırmızı boyanın parlaklığını kırmak ve teknenin altındaki tank giriş/çıkışlarını doldurmak için kullanmayı düşündüğüm yağlı boyanın istikbali açısından önemliydi.
Alt kısmın boyası bittikten sonra kuleyi gövdeye yapıştırıp iyice sabitledim. Ayrıca bu aşamada kıçtaki lumbar kapağı da elden geçti. Üst rengi attıktan sonra, boyasız bırakılan ön kısmı da dikkatle boyadım. Acil durumlarda teknenin su üstü ile haberleşmesini sağlayan imdat telefonu olduğunu öğrendiğim gergedan boynuzu tarzı çıkıntıyı da boyayıp yapıştırılmak üzere hazırladım.
Tüm boya işleri bitip bir miktar gölgeleme denemeleri de yaptıktan sonra ön ve arkadaki tel korkuluklar yapmaya geldi sıra. Bu bölüm için Çinli’nin bize önerdiği: “Plastiği ısıtıp uzatın, sonra onları eşit boylarda kesin, üzerine de size verdiğimiz kınnap kıvamındaki nesneyi kullanın” dı. Bu pek olacak bir şey olmadığından, ince telleri düzeltip güverte üzerinde eşit aralıklarla deldiğim yerlerine oturttum. Bu çok da zor olmadı. Daha sonra bunların üzerinden ince misinayı birer defa düğümleyerek geçirdim. Her defasında da Japon yapıştırıcı ile sabitleyince oldukça dayanıklı oldular. Misinaları daha sonra airbrush ile boyadım.
Denizaltı modellerinde mutlaka bir altlık gerekiyor. Model ile birlikte gelenler sıklıkla pek ipe sapa gelir şeyler değil. Bu yüzden oturup basit bir tane yapmakta yarar var.
Yapımı nispeten basit görünen bu model ile umduğumdan daha fazla oyalandım. Tüm bu çabaya rağmen de, referans sorunları yüzünden sonuç tam da hayal ettiğim gibi olmadı. Fakat çok ciddi sorunlar ile de karşılaşmadım. Muhtemelen daha önce konu ettiğim torpido tüpleri dışında da yanlışlıklar var. Buna rağmen fiyatı ve yapım kolaylığı açısından uygun bir model. Alıp yapmakta bir sakınca yok. İyi Modeller, Ahmet Dönmez
|
||||||||||
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |