GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

P-51D Mustang  “LOU IV”
Tamiya 1/32
Tolga Ülgür
 

Mükemmel  kelimesini kullanmadan önce TDK’nın sözlüğünde eşelendim biraz “Öğrenilmiş cehalet”ten uzak kalmaya gayret ederek. TDK bu kelimenin anlamını “Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane” olarak buyurmuş. Eh makul, ve hatta  güzel bile ; Ammavelakin günümüz  görgüsüzlüğü ve yozlaşmışlığında her haltı kolayca ve de hızlıca “mükemmel” mertebesine terfi  ettirmek de ayrı bir enflasyon yaratmakta. Ve fakat ve de Hay aksi ki; TÜİK in bundan haberi yok.

Bu ahval ve de şerait içerisinde,  Tamiya nın 1/32 mikyaslı P-51D Mustang kiti için “mükemmel” ifadesini kullanmam pek de yanlış ve de enflasyonist olmaz düşüncesindeyim. Hatta kimi terazilerde beni alacaklı bile bırakabilir. Eh o zaman “üstü kalsın birader” temennisiyle ana mevzuya girelim.

Sürpriz yapmayı seven “Müessese” müthiş Spitfire Mk.IX, Mk.VIII ve Mk.XVI üretimlerinden sonra başka Spitfire çıkarmamaya karar vermiş olmalı ki (neden ulan neden????)  geçtiğimiz yıllarda (sanırım 2-3 yıl oldu bile) bir diğer  ikonik İkinci Dünya Savaşı tayyaresine yönelmiş olduğunu açıklamıştı. Meşhur P-51D Mustang. Eh bu haber üzerine gıkımızı çıkaracak mecal kalmamıştı, özetle güzel bir sürpriz olmuştu ve hatta biraz da iç gıcıklayıcıydı sanki.

 “Beş dakkada Beşiktaş” düsturuyla Uzakdoğu dolaylarından üfürülen “dandik perçin manyağı” yanlışı bol "Üflemeli Çalgıcılar Cemiyeti" modellerinden oldukça farklı olduğu aşikar bu kitin. Sanki önceki Spitfire lardan da bir derece daha iyiymiş gibi duruyor.

Spitfire kutularından çıkan Merlin motoru çerçevelerinin aynısı burada da mevcut. Yani aynı motoru burada da yapmanız isteniyor. Motoru açık yapmak istemeyenler olabilir. Onların bir takım hilelere başvurması gerekecek.

Model elime geçtikten sonra kısa bir incelemenin ardından kendim ile birlikte modeli de bir süre nadasa bıraktım. Niye mi? Biraz ürkmüş müydüm ne; hedef şaşırtıp “mesele biraz daha olgunlaşsın” diye kestirip atmak en iyisi galiba. Nadas boşluğunda acaba bu mücevheri hangi Mustang olarak bitirmeli sorusuyla dingildeyerek oyalandım. Çok da zor olmadı doğru cevabı bulmak. Kutu içerisinden eski tip finsiz kuyruk parçasının çıkıyor olmasının teşvikiyle Mustang in meşhur “LOU IV” olarak bitirilmesine karar verildi.

LOU IV adıyla bilinen E2-C gövde numaralı  44-13410 seri nolu  P-51D-5 Mustang, 8nci Hava Gücü, 375nci Avcı filosunda 361 nci gruba ait idi. Albay Thomas J. Jr Christian’ın uçurduğu LOU IV, 12 ağustos 1944 tarihinde 8nci hava gücünün bombardıman uçakları dahil toplam 1330 adet uçakla Fransa’nın iç kısımlarına gerçekleştirdiği hava saldırısı sırasında “Arras” yakınlarında kaybedilmiş.

Birçok kişi gibi ben de LOU IV ün anlamını merak ettim. Yaptığım araştırmalarda karşıma çıkan bilgiler doğru ise,  “LOU IV”  ifadesi, pilot Christian’ın minik bebeği doğduktan sonra kullandığı dördüncü tayyare olduğunu anlatıyor. (Ne yazık ki küçük kızcağız o dönemdeki birçok ufaklık gibi babasız büyümek durumunda kalmış).

Vakt-i zamanında muhtelif sanal platformlarda “Yahu şu bizim LOU IV ün renkleri neydi be yaw” konulu açık oturumlar düzenlendiğini hatırlıyorum. Hala birileri bir yerlerde bu konuyu tartışmaya devam ediyor mu bilmiyorum, ama artık tadında bırakmak lazım. Zira bu kadar “polemik yoğun” beslenmek insanın hela faaliyetlerine de yansıyacaktır muhtemelen. Ve bu detayları burada ifşa etmenin kimseye faydası olmayacak.

Renkler konusunda kimileri köhnemiş ezberlerini ceplerindeki polemik haplarıyla  taşımanın özgüveni ile üst kamuflaj renginin mavi olduğunda ısrarcıydı. Hadi ya. Ben hiç sevmedim bu dayatmacı ve de hoyratlık kokan yaklaşımı. Ne mavisi yahu? Öte yandan bu dayatmacılarla aynı fikirde olmayan diğer kesim - gezici olmaları pek muhtemel- biat etme direktiflerine “asittir hocam o, baz değil” cevabı vererek sözkonusu  rengin mavi değil yeşil olduğunu haykırmaktaydı.

 Bir türlü boyun eğmemezlikleri ve yeşil rengi sevmeleri Başmoderatörden orantısız küfür, cop ve biberli gaz yemelerine neden oldu mu orası tespit edilemedi.( O sırada zaten nedense o yöredeki kameralar da arızalıymış!). Ardından birileri bir yerde  bavul mu açtı bilemiyorum ama LOU IV ün “ıslak imzalı” ve de kızlı erkekli bazı fotoğrafları ortaya dökülüverdi.

Bu fotoğraflar üst kamuflaj renginin yeşil olduğunun anlaşılması için bence yeterliydi. Üzerine bir de Eagle Cal ile BarracudaCast tarafından dekal setlerinin piyasaya çıkarılması olası tartışmaların kökünü buruşturmaya yetti. Eh bulunur elbet başka bir polemik konusu.

Modelin yapımına yine kızlı erkekli kokpit şenlikleriyle başlanıyor.( Bunun için de valilik izni gerekmiyor ya?)  Kokpit içerisinde, kutu içeriği dışında herhangibir şey kullanmadım.

Zemini ahşap rengine boyamaya çalıştım. Zemindeki ahşap kaplamanın siyah renk  olabileceği yönünde kimi fikirler ortada dolaşsa da canım pek istemedi bu rengi kullanmayı; en azından görsel açıdan. O nedenle şu ana dek sanal ortamda gördüğüm yapılmışları referans almanın rahatlığına sığınarak kahve tonunda kalmayı tercih ettim.

Kokpit parçaları boyandıktan sonra son derece rahat bir şekilde “kızlı erkekli” biraraya geliyorlar. Tövbe estağfurullah; hatta  “Fenni Sünnetçi Sunullah”. Hiçbir sıkıntı not edilmedi bu süreçte.

Kutudan eski ve yeni olarak iki farklı koltuk çıkmakta. Eski tip koltuk kuyruk fini olmayan tayyare için, iyi bilinen klasik koltuk ise kuyruk finine sahip diğer tayyareler için önerilmiş. Elimde kesin referans olmamakla birlikte yapılmakta olan tayyarenin kuyruk fini bulunmamasından cesaret alarak eski tip koltukla devam ettim.

Kemerler  kutu içeriğinde yer alan metal aksamdan gelmekteler. Montaj öncesi boyama faaliyeti gerekiyor –kızlı erkekli- .

 

Gövde kapatılmadan önce kokpit ahalisi dışında gövde altında yer alan yağ soğutucu ve radyatör ünitesinin de önceden boyanarak birleştirilmesi gerekmekte. Burası da kolayca geçiliyor.

Kokpit ve soğutucu ünitesinin gövdeye yerleşimi son derece konforlu gerçekleşti

 Bu bölümde öncelikle ana iniş takım yuvası ile ilgilenmek gerekiyor. Rahatlıkla kutudan çıktığı gibi yapılabilse de ben rahat durmayarak biraz daha modifiye etmek istedim. Bu bölümde yeralan kablo vs yi de göstermek amacıyla mahzende kızlı erkekli yatmakta olan kurşun tellerden faydalandım. Kabloların yerleşimi ile ilgili gerekli araştırmaları yaptıktan sonra bazı delikler açıldı. Ardından bu elemanlar “zinc chromate yellow” olarak tabir edilen sarımtırak yeşil astar rengine (aslında ishal olmuş bebek boku rengi denebilir) boyanarak biraraya getirildiler. Akabinde kablolar döşendi.

Modele başlarken motoru açık olarak yapmamaya karar vermiştim. Açık motor yapma iştahım daha önceki 1/32 Tamiya Spitfire çalışmasından beri yerine gelmemişti. Spitfire deneyimi tok tutmaya devam ediyor olmalı. İştahın tekrar yerine gelmesi için araya biraz daha zaman girmeli hissiyatı hakim.

Ve fakat; ve de maalesef ki, Tamiya benim gibi motoru göstermeden devam etmek isteyenleri düşünmemiş. Ayrı bir burun parçası vermekten imtina etmiş. Halbuki opsiyonlu parça olsaydı gayet  hoş olurdu. Aynı temenniyi Spitfire lar için de dilemiştim ama dinleyen olmadı… Bu parçayı kutunun içine bırakmanın maliyeti ne kadardır ki Sayın TamiyaSan?

Gözükmeyecek motoru sıfırdan üretmek çok salakça olacağından , motorla ilgli minimum sayıda parça kullanarak bu bölümü geçmeye karar verdim. Kısmi inşa edilen motor yerine takıldıktan sonra kaporta parçalarının tutunacağı ve egzostların yerleşeceği  iskelet çerçeveler yerleştirildi.

  Motor olmadığından çerçevelerin  içeri doğru esneyerek işi bok etmesini  engellemek maksadıyla plastik çubuklardan destekler yerleştirildi. Birkaç alıştırmadan sonra motor kaportaları yapıştırılacak kıvama geldiler. Ve yapıştırıldılar.

Kanat gövde birleşimi de gayet rahat tamamlandı . Gövde birleşiminde  macun gerekmedi. Hafif bir zımpara çalışması ile varla yok arası birleşme izleri yok edilebiliyor. Artık boyahanede sıraya girilebilir.

Boyamaya alt ve yan yüzeyleri metal rengine kavuşturarak başladım. Siyah astarın kurumasını müteakip her zamanki gibi Alclad ile aluminyum rengine kavuştu tayyare. Alt yüzeylerdeki  D Day bantları da boyandıktan sonra sıra üst kamuflaja geldi.

Boyamaya başlamadan önce elimde ”EagleCal” dekal seti mevcuttu. Ayrıca sanal ortamda “Barracuda Studio”tarafından çıkarılmış aynı tayyarenin bulunduğu dekal setini de incelemiştim. Bunun üzerine biraz daha sanal alem gezintisi yaparak daha önce görmediğim bazı fotoğraflara rastladım.

Bu fotoğraflardan biri ya renkli ya da sonradan renklendirilmişti. Burada üst kamuflaj rengi Ingiltere’de  sahada uygulanan koyu yeşil olarak görünüyordu. Bu rengi “RAF Dark Green” olarak kararlaştırdım. Ve uyguladım. 

Kanat altındaki D day bantları mevcut olsalar da, kanat üstündekiler sonradan boya ile kapatılmıştı. Fotoğraflara bakılırsa bu renk daha açık bir yeşil tonuydu. Yine elimdeki referanslar ışığında bu rengin “Olive Drab” olduguna karar vermem zor olmadı.

Son olarak burun kısmı 361 nci grubun kullandığı “tanınma rengi” olan sarıya boyandı. (Ağustos 1944 başından itibaren sarı bant yerine burun kısmının tamamına yakına sarıya boyanmaya başlamış). Boyalı alanlar Tamiya’nın X22 si ile parlaklık kazandıktan sonra dekalleri kabul etmeye hazır hale geldi. Kullanılan dekaller “Eagle Cals” un 140 numaralı P-51D setinden alındılar. Her zaman ki gibi mükemmeller.

Bu sürecin ardından iniş takım dikmeleri takılarak model ayağa kaldırıldı. Kanopi, egzostlar vs gibi parçalar yapıştırılmadan önce Barracudacast’ın üretmiş olduğu mükemmel tekerlekler boyanarak ve eskitilerek hazırlandılar.

Egzost izi yağ kaçağı vs gibi biraz da eskitme yedikten sonra gerekli mat vernik uygulamasının ardından model bitirildi.

Sanırım bu beni kesmedi. Bir süre sonra bundan bir tane yapmamak için bir neden göremiyorum. Tek sorun, başta ekonomi olmak üzere her şeyin mükemmel olduğu iddia edilen memlekette sevgili “dolares” in balon; yok yok “meme” yaparak bir türlü bizim buralara inmeyi kabul etmemesi olabilir. Neyse ki mahzende bedava makarna kömür dönemi “uyutulmuş kur” seviyesinden portföye katılmış bir tane daha bulunuyor. İkinciye başlayana dek ilkinin karşısında keyifli uyuşukluğun tadını çıkarmak iyi bir yol gibi duruyor. Herşey iyi güzel de –Neden P-51 in “B” modelini çıkarmadın be TamiyaSan demeden de duramıyorum.

Kızlı erkekli  İyi modeller

Tolga ÜLGÜR

Kasım sonu.. yok yok Aralık başı 2013

     

 

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.