|
Anasayfa Galeri Menü | |||||||
P-40 B TOMAHAWK Mk II | |||||||
TRUMPETER 1/32 | |||||||
Tolga Ülgür | |||||||
|
|||||||
Tarihçe Amerikalı uçak üreticisi Curtiss’in üretmiş olduğu P-40 ailesinin ilklerinden sayılan P-40 B’nin hizmete giriş tarihi elimdeki kaynaklarda 1940 yılı olarak gösteriliyor. Curtiss’in önceki modeli P-36 Hawk baz alınarak tasarlanan prototip model XP-40 adıyla 1938 yılının sonlarında üretilmiş ve 1939 ilkbaharında Amerikan Ordusu Hava Kuvvetleri’nin açmış olduğu avcı uçağı yarışmasını kazanarak ilk siparişlerini almış. P-40 / TOMAHAWK Mk l (1940) Prototipten sonra seri üretime, proje ismi Hawk 81A-1 olan P-40 modeli ile başlanmış. P40’lar XP-40’dan, kullanılan motor dışında farksızdı. Binkırk beygir gücünde Allison V-171033 motoru kullanılan P-40’ların ateş gücü, burundaki 2 adet 0.50 kalibrelik makineli tüfekten ibaretti. P-40’lar Bindokuzyüzkırk yazından itibaren Amerikan ordusuna teslim edilmeye başlanan bu uçağın bir bölümü Britanya‘ya Tomahawk Mk I adıyla gönderilmiş. Ancak zırhlarının yetersizliğini bahane eden İngilizler tarafından çarpışmalar için yeterli bulunmayarak eğitim amaçlı kullanılmışlar.
P-40 B WARHAWK / TOMAHAWK Mk.IIa (1940-41) Bindokuzyüzkırk yılının sonunda P-40 ın yerine P-40B’ler üretilmeye başlandı. Bu model ve sonrakiler, Curtiss’in bir önceki avcı modeli P-36’da kullanılagelmiş Hawk adını devam ettirme eğiliminin bir sonucu olarak Warhawk adıyla anılan bu uçaklardan Amerikan Ordu Hava Kuvvetleri için 131 adet üretildi. P-40 B modelinde burunda yer alan 2 adet 0.50 kalibrelik silahlara ek olarak, kanatlarda da 4 adet 0.30 kalibrelik makineli tüfek bulunmaktaydı. Bindoksan beygirlik Allison V1710-33 motoru uçağı saatte 352 mil hıza ulaştırıyordu.
Kraliyet Hava Kuvvetleri – RAF- için üretilen P-40B’ler Atlantiğin öteki kıyısına ulaştıkları andan itibaren “Tomahawk II” ve “Tomahawk IIA” olarak adlandırılmaya başlandılar. Bu iki model arasındaki tek fark radyo ekipmanlarındaydı. Ayrıca RAF için üretilenler ile Amerikan ordusunun kullandığı P-40'larda pitot tüplerin farklı olduğunu belirtmekte fayda var. Curtiss,RAF için 110 adet P-40B siparişi almış .Daha sonra bunlardan 23’ü Rusya’ya, 1 adedi ise Kanada’ya gönderilmiş.
P-40 C WARHAWK / TOMAHAWK Mk.IIb (1941) P-40C’lerde yakıt sistemlerinde yapılan değişiklik ile yakıt kapasitesi 160 galondan 135 galona düşmüş. Bunu kompanse etmek için de gövde altında 52 galonluk ek yakıt tankı taşıyabilir hale getirilmişler.Aynı zamanda yakıt tankı yerine 500 pound’a kadar bomba da taşıyabilmekteydiler. Silah yükü ve motor konusunda değişiklik yaşamayan P-40C’de önceki versiyondaki SCR 247 N yerine SCR 283 radyosu bulunmaktaydı.(Bu son ayrıntı biraz fazla oldu, farkındayım.) Aynı güçte motora sahip olmasına rağmen ağırlığın artmasıyla maksimum hızın saatte 345 mile gerilediği elimdeki notlarda mevcut. Amerikan ordusu için toplam 193 adet P-40C Warhawk üretilmiş. RAF için ise 1940 kasım ayından 1941 ağustosuna kadar toplam 828 adet P-40C (Tomahawk IIb adıyla) gönderilmiş. Bunlardan 100 adedi Amerika resmen savaşa girmediği için, silahlı kuvvetlerden bağımsız gönüllülerden oluşan American Volunteer Group (AVG) için, 49 adedi ise Rusya için gönderilmiş. Kalan uçaklardan dördünün taşınma sırasında Atlantik te kaybolduğu biliniyor. (Sakın ola ki malumat füruşluk yaptığım sanılmasın.) Model:
Aklıma aşağıdaki mazeretler geldi. Siz içlerinden birini seçiverin bir zahmet : 1- Çinli olmasına rağmen fiyatı çok pahalı olabilir. (Yakın zamana dek Memlekette böyleydi, ama artık o kadar da değil.) Camia çok, ama çoook üretken; dolayısıyla kimsede 1/32 lik model koyacak mekan / camekan/ feşmekan artık kalmadı. 3- Model bir şekilde yanlıştır, düzeltilmesi gerekir ve kimsenin de buna mecali kalmamıştır. (Eeeh!.) 4- Kimsenin haberi olmamıştır. (Oha!) Bunlardan 3 numaralı şık en makul olanı mı acaba?
Birkaç yıl önce, model ecnebi memleketlerde piyasaya çıkar çıkmaz “ormandaki kızılmaske” hızıyla HLJ ‘ye sipariş bırakışımı ve bir süre sonra yurda giriş yapan kutuyu takılmış olduğu Cevizlibağ dolaylarından can havliyle sökerek eve getirişimi henüz net olarak hatırlayabiliyorum. Kalın kartondan yapılmış sağlam ve de büyük kutuyu açtığımızda karşımıza birçok plastik çerçeve çıkmakta. Mebzul çerçeve adedinin sizin bu kiti satın alıp almama tercihlerinizi pek fazla etkilemeyeceğini düşünerek oturup da saymadım. Saymayarak miktarını muğlak bıraktığımız bu plastik parçaların yanında bir adet de küçük metal parça çerçevesi bulunmakta. Şeffaf kanopi parçalarının kalitesi ise iyi görünüyor. Kutu muhteviyatını incelerken verilen detaylı Allison motorunu görerek önce sevinmiştim, ancak sıra kokpit parçalarına gelince farkettiklerim bu olumlu havayı bozuverdi..
Kokpit derinliği hatalı !Yeterli araştırma yapılmadan “tabakhanede zamanında hazır bulunma” kaygısıyla projelendiği izlenimi veriyor. Birkaç sene önceki 1/32 Wildcat faciasını hatırladım bir an. Umarım bu kötü alışkanlık heyecanla beklenen F-100D modelinde de tekrarlanmaz. Biz dönelim yine kokpite. Neredeyse çocuk havuzu tadında ciddi ciddi sığ tasarlanmış.(4 mm. belki daha bile fazla. ) Hemen de nasıl anladın ? “Konu uzmanı” mısın mübarek ? diye sormanıza hiç gerek yok. Bu durum pilot koltuğunu ilk gördüğümüzde kendini ayan beyan belli ediyor aslında. Kutudan çıkan pilot koltuğu (veya sandalye) olduğu iddiasındaki plastik cisim sonradan bel desteği ilave edilmiş bir oturak/tabure karışımına daha çok benziyor aslında. Buna ilaveten kokpit zemini eğimsiz. Bilindiği -ya da henüz yeni öğrenildiği- üzere kokpit tabanı aynı zamanda kanadın üst yüzeyinin ta kendisi; dolayısıyla kokpit tabanı kanat üst yüzey profili ile paralel olmalı. Ama değil işte...Adamlar bu kez yapamamış
Plastik parçalardaki detay kalitesi genel olarak iyi kabul edilebilir. Abartıya kaçmamış perçin izleri dikkat çekici. Özellikle kanat yüzeyleri göze pek hoş görünmekte. (Aynı firmanın 1/48 lik P-40B sindeki abartılı perçin izlerini [biz delik desek daha doğru olur] hatırlayalım ..) Ancak büyük ölçekte beklenen bazı detaylar da her nedense verilmemiş. (Örnek mi? İniş takım yuvalarında dikmelerin bulunduğu dar kısımda detay neredeyse yok. Halbuki Hasegawa , 1/48 ölçekli modellerinde burayı pek güzel kotarmıştı)
Trumpeter kokpit sorunsalı ile fazlasıyla üzdüğü modelcinin gönlünü, vermiş olduğu detaylı sayılabilecek Allison V 1710 motoru ile almaya çalışmakta. Bunu olumlu bulmakta serbestiz ancak, model normal haliyle bitirildiğinde bu motorun detayları ne yazık ki görülememekte. Dileyenler üst kaporta parçasını nöbetçi cerrah desteğiyle kesip biçerek kapakları çıkarılmış bir şekilde bitirmeyi deneyebilirler. Ama hep içimi bulandırmıştır bu tür cerrahi atraksiyonlar. Hani, neb’liym, Belki de beceremediğimdendir. Kanadın alt kısmı tek parça olarak tasarlanmış. Flaplar inik yapılabilmekte. Kuyruk dümeni de hareketli tasarlanmış. Ancak mekanizmasından olsa gerek maşallah biraz hiperaktif davranışlar sergilediğinden ben sabitlemeyi tercih ettim. Flapların iç kısımlarında göze batan kalıp itici izlerinin ortadan kaldırılmasına ayrıca ehemmiyet verilmeli. Bu işlem sırasında bir kadeh kırmızı şarap tüketilmesi rahatlıkla tavsiye edilebilir. Verilen metal erozyon parçalar ile kanadın orta bölümünde, flapların örttüğü iç orta kısım, emniyet kemeri için tokalar ve burun altındaki soğutucuların ızgaraları yapılmakta.
Ancak; nedendir bilinmez, kapak resminde kendine yer bulmuş olsa da, kutudan Britanya tipi “pitot tube” çıkmamakta. Halbuki, kutudan çıktığı gibi yapılabilecek versiyonlardan biri Gatwick’de üslenmiş RAF’a ait P-40 B Tomahawk Mk II. Bu özensizliği hararetle not ediyorum. (Çabuk sakinleşemeyenler ülke genelinde Çin temsilciliklerine siyah çelenk de bırakabilirler) Ayrıca RAF’ın kullandığı bazı Tomahawk’larda gövdenin sırtında yer alan anten direği de verilmemiş.Bu basit sopa görünümlü parçayı kalıbın arasına itelemek pek zor olmasa gerek, bir opsiyonlu parça olarak kutunun içine bırakılabilirdi pekala. Bu tarz savruk davranışlara alışmak mı gerekiyor sayın Trum Peter ? Yapım kılavuzu ise oldukça özenli ve detaylı görünüyor. Verilen çıkartma setinden iki ayrı uçak bitirilmesi öngörülmüş. Yapım:
Çöl kamuflajlı ve köpekbalığı ağızlı Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin meşhur 112 inci filosuna ait bir P-40 B yapmayı çoktan beridir istemekteydim. Bunun için uygun bir modelin çıkmasını bekledim desem yalan olmaz. Trumpeter'in ortaya çıkmasıyla Eagle Cal EC-71 çıkartma setini de getirterek bu projeye zemin hazırlamıştım zaten.
İnceleme esnasında kutudaki parçalarla gerçeğe yakın bir kokpit elde edilemeyeceğini gördükten sonra modele bir süre el sürmemeye karar verdim. Bu sürenin uzunluğu tabii ki düzeltme setlerinin piyasaya çıkışıyla doğrudan bağlantılı . Pek de kısa sayılamayacak bir sürenin ardından birçok düzeltme seti piyasaya döküldü: Bunlar;
Ben bunlardan Cutting Edge firmasının ürününü seçtim. Siparişi de verdim. Şu internet de olmasa ne yapardık bilemiyorum ...?
Kokpit düzeltme setinin yurda girişini beklerken motor bölümünden yapıma başladım.Çok parçalı motorun yapımı da haliyle biraz zaman alabiliyor. Gövdenin içine kapatılınca ayrıntılar görünmeyeceğinden fazla özenmeden bitirip boyadım ve bir miktar eskitme uyguladım. Bu arada, Britanya’da bir yerlerde izine rastladığım, bu kit için üretilmiş “Nobblecraft” ın resin egzostlarını keşfettim (NK-3201).Dürüst olmak gerekirse çok iyiler..
O sıralarda ülkede sıcak paranın taçlandırdığı bir ithalat isterisi hakimdi. Özellikle bıyıklı yabancıların yardımıyla borçlanarak ithalat yapıyor, ve işin enteresan tarafı ekonomik göstergeler açısından kağıt üzerinde büyüyor görünüyorduk. Hoş, bu iddia şezlong iktisatçılarının da yardımıyla bugünlerde de devam ettiriliyor ya neyse. Siparişi vererek beklemeye geçtim. “Sürdürülebilir cari açık” sürdürülebildiği müddetçe yurtdışından sipariş vermekte sakınca yoktur nitekim.
Britanya menşeli rezin egzostlarla pekiştirilmiş motoru gövdenin içine gömmeden önce aile arasında sade bir tören eşliğinde fotoğraf çekimi yapmayı da ihmal etmedim. Sıra kokpite geldi;
Tamamı resin malzemeden oluşan Cutting Edge’in düzeltme setinin detay kalitesi oldukça iyi. Yaklaşık 14 parçadan oluşan kokpit setinin gelmesiyle kokpitin montajına başladım. Bu setteki koltuk US tipi kemerler ile kalıplanmış olduğundan,münferit olarak satılan yine aynı ”müessese”nin RAF tipi kemerli ürünü de ayrıca getirtilmek durumunda kaldı.(CEC 32149) (Kur düşük nasılsa ; Hay aksi yoksa bütçeyi aşıyor muyuz ne?)
Cutting Edge’in koltuğunun yüksekliği bana biraz abartılmış gibi geldi.(Sanki 1 ya da 1.5 mm daha alçak olsa daha iyi dururdu !!! ) Sonradan Özkan ın getirttiği CMK’nın setindeki koltuğun boyutları biraz daha gerçekçi göründü gözüme sanki. İkisinin ortasını bulamayacak mıyız nedir? Ve fakat bunları konuşmak için artık çok geç .Böyle de idare edilebilir pekala, sonunda permatik ölümler beklemiyor ya bizi. Cutting Edge’in koltuğu Alclad marifetiyle çıplak metal tadında boyandı, ardından RAF koşumlu kemerleri de olması gereken renge boyanıp eskitilmeye maruz bırakıldılar
Diğer kokpit parçaları , “US interior green” rengine Gunze Sangyo’nun akrililiği ile boyandılar. Gösterge panelindeki göstergelerin yuvaları önce el matkabı ile teker teker delinerek arka tarafına setten çıkan şeffaf asetat parça yerleştirildi. (Sandviç yöntemi)..! Aman Tanrım bu da ne? Sonuç hiç parlak! değil.
Göstergelerin bulunduğu delikler çok ama çok kalınlar. Her bir gösterge sanki içine birer bardak yerleştirilmiş gibi “şişe-cam” ifadelerle bana bakmaktaydı. Bu rezilliği halletmek için Eduard’ın PE setinden faydalanmaya karar verdim. (Eduard 32553! Cari açığın sürdürülebilirliğine bir fiske daha .) Sonuç daha makul bir hal aldı şimdi.
Sırada kokpitin yerleştirilmesi var.Aslında bu pek de rahat olmadı. İlk olarak kokpit taban parçasını kalın takozundan asfalt delici matkap kullanmadan ayırmak pek kolay değil. İlaveten kafalığın arkasındaki bölümün de kit parçalarına oturabilmesi için biraz cambazlık ve de cerrahi müdahaleler gerekmekte. Aman parmaklara dikkat..
Gövdeyi kapatmadan önce sol yarım gövde parçasındaki ilk yardım kutusu kapağının detaylarının biraz törpülenmesi gerekiyor. Zira kapağın dışa detayları herhangibir zırhlı aracınkini aratmamakta. Zımpara bataryalarıyla buraya operasyon düzenlendi. Sonuç daha kabul edilebilir oldu “sankı”.
Motor, kokpit ve arka iniş takımının yerlerine monte edilmesiyle gövde kapatılmaya hazır hale geldi. Ardından kanatlar monte edildiler. Genel olarak sorunsuz geçildi bu evre. Kanat köklerinde bazı müdahaleler yapıldı. Çok büyütülecek şeyler olmasa da, hiç yaşanmamış olması tercih edilirdi… Flapların iç kısımlarındaki kalıp izlerinin de yok edilmesi gerekmekte. Ayrıca motor kaportasını oluşturan parçaların gövdeye uyumunda beklenmedik bazı sıkıntılar ortaya çıktı. Birleşim yerlerinde biraz tesviye yapmak gerekiyor ki bu da çevredeki detaylara zarar vererek doğal hayatı! olumsuz etkilemekte. Ayrıca kanatların gövdeye birleştiği bölgede flap içinde yer alan bazı kısımlar metal olarak verilmiş. Bu parçanın yerleştirilmesinin ardında aralık kalan bölgeler göze battığından buralarda macun zımpara operasyonları uygulandı. Gövdedeki diğer zımpara macun işlemlerinin bitirilmesiyle sıra boyamaya geldi. P-40 larda “Renk” konusunu netleştirmekte fayda var: Bu uçaklar Curtiss’in Buffalo’daki tesislerinde dönemin RAF renklerine en yakın tonlara boyanmışlar. Çeşitli kaynaklarda yaptığım incelemelerde bunların Dupont’un dark gren, , dark earth ve sky grey renkleri olduğu netleşti. (“sky grey” RAF’ın sky duck egg blue rengi ile uzaktan yakından alakasız ! sadece kendi halinde bir açık gri).
Bu klasik kamuflaj renkleriyle RAF bünyesinde görev yapan Tomahawk’lar Kuzey Afrika cephesine gönderildikten sonra ortama uygun kamuflaj renklerine boyanmışlar. Koyu kahverengi kısımlar olduğu gibi bırakılırken, koyu yeşil bölgeler middlestone rengi ile değiştirilmiş.Alt yüzeyler ise azure mavisine boyanmışlar. (Azure mavisi olarak herhangi bir açık maviyi kullanmak dramatik bir hata olacaktır. Azure mavisi kendine özgü çok az morumtrak garip bir tona sahip. Gerçi bu durum çekilen fotoğraflarda pek iyi fark edilmiyor ama, neyse......)
Üst yüzeylerde Gunze Sangyo’nun middlestone ve dark Earth akrilikleri tercih edildi. Alt yüzey için gerekli olan Azure mavisi Gunze ya da Tamiya kataloglarında bulunmamakta. Canım karışım yapmayı hiç istemedi ve eski jenerasyon diyebileceğimiz Model Master’ın enamel serisinin Azure Blue rengini kullandım. Kamuflaj geçişleri keskin olduğundan maske kullanarak boyamayı bitirdim. Ardından vernik sonrası ıslak çıkartmalar yerleştirildi. Burundaki köpekbalığı ağızı figürünü yerleştirirken dikkatli olmalı, beklenmedik huysuzluklar çıkabilir.
Panel içlerini biraz açtıktan sonra yağlı boya ile silme işlemlerini müteakip mat vernik uygulayarak egzost izlerine geçtim. İniş takım yuvası ve kapaklarında Eduard’ın dış detay setinden (32150) faydalandım. Trumpeter 1/32 ölçeğe rağmen bu bölgelerde pek özensiz takılmış. Biraz iyileştirmekte fayda var buraları.
Tekerlekler: aslında, ilginç bir tasarım. Olabildiğince çok parçadan mütevellitler. Lastik kısımlar iki parçadan oluşsa da, jantların her biri üç parçadan oluşuyor.
Gövde altında yer alan yağ soğutucusunun çıkış bölgesindeki flaplar kapalı ve açık olarak opsiyonlu sunulmakta.Kapalı hali pek güzel görünmediğinden açık olarak yapmaya karar vermiştim. Ancak kutudan çıkan parçadaki flaplar çok ayrıklar.(Bu da yanlış kardeşim) Aslında flap aralarının ördek ayağı gibi perdeli olması gerekmekte. Bu kadarı beni kasar demiyorsanız buraları ufak hamlelerle daha iyi görünür hale getirmek olası. Ben ince plastik levhalar kullanarak iç kısımlara monte ettim. Sanırım biraz daha iyi oldu.
Elimdeki referansların çoğu Amerikan Ordusunda kullanılan P-40B’lere ait idi. Bu nedenle son dakikaya kadar kokpit içerisinde yer alması gereken “gunsight” konusunda üzerinize afiyet, bir güzel uyumuşum. Son gözden geçirme / taramalar esnasında RAF Tomahawk’larında kokpit içerisinde GM 2 nişangahlarının yer aldığını tespit etmek hoş bir deneyim olmadı. Bu konuda pek fazla referansım yok, sadece birkaç fotograf edinebildim.
Trumpeter kutusunun içerisinden bu nişangahın çıkmasını beklemek abesle iştigal etmekten beter. Tek çare olarak yedek kutusuna müracaat ettim. Söz konusu kutuda yapılan ön gerilmeli ankraj çalışmalarının sonucu olarak spitfire’dan düşme bir GM2 nişangahı bulabildim. Ala..! Hayır, bitmedi; sırada diğer arızalı durum pitot tüpü meselesi var. RAF P-40’larında yer alan bu cihaz Amerikan versiyonlarından farklı. Ve fakat, gayet iyi tahmin ettiğiniz gibi bu farklı “pitot” kutuda yer almamakta. Bunu çeşitli plastik parçalarla yeniden yapmak zorunda kaldım. Artık olduğu kadar. Lastikler eskitilerek monte edildi; akabinde fren hortumları da ince telden yapıldılar. Yoksa çok mu ince oldular.?
Yine RAF Tomahawk’larının bazılarında bulunan sırt anten çubuğu kutudan çıkmadığından yüzümüz kızartılarak son kez yedek kutusunun kapısı çalındı. Kimden çıkma olduğu hatırlanamayan hurda bir parça konusunda mutabık kalındıktan sonra uygulamaya geçildi. Artık bu da olduğu kadar.
Ardından pervane ve abak (neyse ki kutudan çıkıyorlar bunlar) boyandılar. Biraz eskitmek iyi geldi sayın abağa. Telin çekilmesiyle model en sonunda bitirildi. Ama hayır; içime sinmediği için gümüş kalemle bir parça dökülme efekti yaratmaya çalıştım. Bunu sadece kanat kökü ile sınırlı tutmayarak azalan bir örüntüyle kanatlara ve burun kısmına doğru yaydım. Benzerlerini internette görmüştüm ...
Kanat köklerindeki görünüm tam da istediğim gibi olmasa da kedinin kuyruğunu fazla bükmek gelmedi içimden . Sanırım bu kadar. Neredeyse bir yıldır tezgahı işgal etmekten çekinmeyen bu modeli bitirip camekandaki yerine göndermek beni rahatlattı açıkçası. Dileyenlere tavsiye edilir, dilemeyenler ise zaten alıp da yapmayacaktır.
İyi modeller. Tolga Ülgür © 2007 (Güncelleme Haziran 2013)
Referanslar -P-40 in action (Squadron Publication.) -P-40 Walk around (Squadron Publication) -P-40 Detail & Scale part 1 (Squadron publication- Bert Kinzey)
|
|||||||
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |