|
Anasayfa Galeri Menü | ||||||||
Martinsyde Elephant | ||||||||
El Yapımı 1/35 | ||||||||
Özkan Türker | ||||||||
Bu modelin yapım süreci yirmi birinci yüzyılın başlarına kadar uzanmakla birlikte aradan geçen yıllara yayılmış ilginç bir hikayesi bulunmamaktadır. O yıllardan hatırladığım yeni yeni bulaştığımız internet ortamlarında bulduğum ve aşağılarda bir yerde göreceğiniz bir fotoğrafa bakıp " yaparım lan bunu ben" dediğimdir. Sonrasında sağ olsun Levent Başara tayyarenin Windstock Datafiles serisinden kitapçığını temin etmişti benim için. Nedendir bilinmez bu girizgahı müteakip yıllarda defalarca kitapçığı inceleyip rafa kaldırdığım hafızamda yer etmiş. Ama neden başlanmadı veya başlanamadı bilinmez. Veya şöyle de denilebilir : Her işte bir hayır vardır. İşin hayır kısmı yaklaşık 2015 yılı ortalarında ortaya çıktı. Bahsi geçen fotoğraf Nejat'ın da eline geçince "güzel diorama olur yapsana bir tane şundan " şeklindeki talep tabii ki yerini buldu. Tozlanmış kitapçık bulundu ve başladık maceraya. Hikayemize konu olan tayyare Martinsyde yapısı Elephant göbek adını almış G100 tipi bir makine. Pek fazla marifeti olmamakla birlikte İngilizler bir şekilde 271 adet üretmekte ısrar etmiş ve hatta Filistin Cephesi gönderip bize karşı kullanmışlar. Tayyarenin ilginçliği su soğutmalı motorunun radyatörünün gövde içinde pilot ile motor arasına tıkıştırılması. Bu sebeple uçağın içine silah konamadığından bir tane kanat üzerine bir tane de pilotun sol omuz hizasından arkaya doğru ateş edebilecek şekilde monte edilen makineli tüfek konmuş. Bu silahların ne derece etkili kullanılabildiği tartışılır ama alt kanat altındaki istasyonlarda taşınabilen yaklaşık 150kglık bomba yükü pek göz ardı edilemez. Avustralya 67. Filosundan Teğmen Norman Leslie Steele'nin idaresindeki uçak 20 Nisan 1917 tarihinde bir saldırı esnasında Türk uçaksavar topçusunun açtığı ateş ile yaralanır. Uçağını emniyetle indirmesine rağmen aldığı yaralar neticesinde uçağının yanında ölür. Uçağı ele geçiren Türk birlikleri Steele'nin cenazesini olduğu yere defneder ve durumdan birliğini de haberdar ederler. Yüzyıl önce cereyan eden bu olayın detaylarını o yıl Avurtralya Kızılhaç'ı ve Türk Kızılay'ı arasında yapılan konu ile ilgili yazışmalardan öğreniyoruz. İlgilenenler için yazışmaların kaynağı Ausralian War Memorial Musem'da , memlekette aramayın vakit ısrafı olur. Türklerin eline geçen tayyarenin 25 Nisan'da İngiliz motorize birlikleri tarafından geri alındığı kaynaklarda belirtilmekte. Bu beş günlük sürede dönemin Türk tanıma işaretleri ile buluşan uçağın ne derece aktif olarak kullanıldığına dair bir belgemiz ise bulunmuyor. Neyse... Kısa tarihçe bilgisini müteakip konumuza yani modele geri dönelim...Modelimizin ölçeği 1/35 olarak belirlendi. Çünkü fotoğrafta görülen iki adet Rolls Royce Armoured Car bu ölçekte bulunan bir araç. Eh madem modeli sıfırdan yapıyoruz ölçeklendirmek bizim işimiz. Model için kullanabildiğim yegane kaynak Windsock Datafiles serisinin 70 numaralı kitapçığı. Bu tayyareye ait çok fazla kullanabileceğim görsel malzeme bulunmuyor. Neyse ki ihtiyaç duyduğum bütün bilgiyi kitapçıktan temin edebildim.
Model çizimi ölçeğe getirerek işe giriştim. Yapı olarak basit gözükmekle birlikte özellikle burun kısmındaki alengirli ızgara ve hava girişleri biraz uğraştıracak gibiydi. Öncelikle gövdeyi üç parça olarak yapmayı planladım. Gövde, üst bombeli kısım ve burun kaportası. Balsadan yaptığım gövde kısmının üzerini plastik levha ile kapladım. Kokpit kısmına detay çalışabilmek için balsa kısmı kesip çıkardım.
Gövdenin üst bombesi için balsa kalıp üzerine vakumlama yöntemiyle ile plastik levha şekillendirdim. Her iki parçayı birbirine alıştırarak gövdenin temel yapısını ortaya çıkardım.
Kokpit ve motor kaportası üzerindeki havalandırma yarıkları yine plana göre kesilerek şekillendirildi. Bu arada gerekli yerlerdeki balsayı keserek çıkardım. Burundaki oval şekilli kaportayı model bloğundan şekillendirdim. Gövde üzerinde doğal olarak oluşan bozulmaları düzelterek devam ettim. Bu arada neredeyse pek azı görülen motoru da yine plastik malzeme kullanarak yaptım.
Kokpit içine ait çok fazla bilgi olmamakla birlikte anlaşılabildiği kadarıyla depo,radyatör,koltuk ve gösterge panelini yaptım. Paneldeki gösterge kadranları muhtelif metal detay setlerinden geldi.
Gövde parçalarının tamamlanmasıyla ufaktan astar ve boya işlerine giriştim. Gövdeye attığım astar bir miktar daha tesviye işi gerektiğini hatırlattı. Gövde metal,kontrplak ve bez bölümlerden oluştuğundan her bölüm için ayrı ayrı boya uygulamasına başladım. Gri metal bölümler için farklı tonlamalar yapıldı. Kontraplak ve bez bölgeler için aynı rengi atarak başladım . Kontraplak olan kısımlarda burnt umber yağlı boya ile ahşap dokusunu uyguladım.
Gövde kuruması için birkaç günlük nadastan sonra tekrar işe girişince birisi çok da iyi olmadığını fısıldadı kulağıma. Baktım hakkı var , olmamış bu. Üşenme dedim vur zımparayı düzelt. Neticede biten gövdeye zımpara sürtüldü, tekrar boyandı falan filan...
Yenilenen gövde boyaması esnasında daha önce unuttuğum kanat dikmeleri ve iniş takımları için takviye parçalarını sarı levhadan imal ederek yerlerine yapıştırdım. Dedik ya her işte bir hayır vardır diye... Devam edelim efendim.
İniş takımları için karıştırma çubuğu kullandım. Hem sağlam oluşu hem de ağaç dokusu istediğim şeylerden. Tekerleklerde ufaktan fazla mesai gerektiren bir durum söz konusu oldu. Fotoğraflarda uçağın bir tekerleğinini lastiksiz ve jantların kaplamasız olduğu görünüyordu. Bu sebeple lazer marifetiyle kesilen üç jant çemberi ve Tom's Modelworks detay setinden aşırılan bir çift jant teli ile bunun imalatı gerçekleşti. Diğer lastik ise Dremel ucunda döndürülen bir parça model bloğundan zımpara marifetiyle şekillendirildi.
Kuyruk takozu da muhtelif metal boru, tel ve daha önceki modellerden kalan artık metal parçalar kullanılarak imal edildi.
Gövdenin başarılı ve tatmin edici bir şekilde sonuçlanmasının ardından işin daha eziyetli kısmı olan kanatların ve kuyrukların yapımına odaklandım...
Kuyruk dümen parçaları 1.5mm kalınlığında plastik levhadan profili dikkate alınarak şekillendirildi. Bu tarz modellerde kanat yapımı için kullanılan farklı metodlar var. Sağlamlığı ön plana çıkararak balsa levhadan şekillendirdiğim bir kanat modelinden silikon kalıp alarak resin ile çoğaltmayı tercih ettim bu sefer. Kalıpladığım modelden dört kopya alarak çizimlere göre kanat boylarını ve uç profillerini şekillendirdim. Üretim kısmı biraz uzun ve maliyetli olsa da sağlamlığı ve kalıcılığı tartışılmaz.
Kanatların kaba montajlarını bitirip astar attığımda doldurulmayı bekleyen pek çok delikle karşılaştım. Yüzey düzeltmesi iyi yapılmamış bir model ve biraz rutubet almış resin marifetiyle ... Hay bin çukur !
İşlemi tekrarlamayı gözüm yemediği için olanı düzeltmeye çalıştım. Fırça ile sürülen dolgu astarı ve sonu gelmeyen sulu zımpara seansları ile makul sayılabilecek sağlığa kavuştular sonunda...
Ufak bir geri dönüş yaparak devam edelim. Kanat dikmelerinin yerlerini belirlemek için model üzerinde bir prova yapmak gerekli oldu. Boya işleminden önce dikme deliklerinin delinmesi daha iyi sonuç veriyor. Hazır modellerde böyle bir sıkıntı yok ama durum burada biraz farklı.
Alt kanatların gövdeye bitişik olmaması olaya ayrı bir heyecan ve dikkat katıyor. Ufak bir hesap hatası bütün işi çöpe gönderebilir ki benim öyle bir lüksüm yok. Birkaç kez kontrol ederek delikleri deldim, kalıp üzerinde çelik tel ile birleştirip kontrol ettim. Sonuç iyi olacak galiba...
Fotoğraflarda görülen alt kanat sağ elerondaki hasar etkisini vermek için eleronda ufak bir ameliyat gerekli oldu. Frezede eleronun yapısına uygun şekilde boşaltmalarını yapıp (sinir bozucu bir iş) bulabildiğim en ince sigara kağıdı ile kaplayıp boyadım. Ufak yırtışlarla fotoğraftaki görüntüyü yakalamaya çalıştım. Olduğu kadar artık...
Modelin renkleri doğal bez görümlü olacak. Birkaç farklı krem rengi boyanan kanatlar yağlı boya ile tonlandı. Türk milliyet işareti olarak sadece siyah kare boyandı. Fotoğraflara bakıldığında beyaz çerçevelerin boyanmadığını görüyoruz. Savaş şartlarında , hem de çölde kim kaybetmiş beyaz boyayı ?
Boya, eskitme ve vernik işlerini geçtikten sonra sıra parçaları bir araya getirme aşamasına geldi. Çok kanatlılarda zurnanın "zırt" edeceği bölüm... Kanat dikmelerini ve telleri bağlayana kadar modelin hiçbir şekilde açılarını bozmaması gerekiyor. Yoksa yandı gülüm keten helva ! Modeli köpük levhadan kesilmiş destekler içinde, uygun kanat açılarını koruyacak biçimde baskı ve istibdata maruz bırakmak zorundayım bir süreliğine. Sevmem bu kelimeyi ama aşinayız sanki... Kanat dikmeleri için yine karıştırma çubuklarını tercih ediyorum, kolay şekillenebilen ama dirençli bir malzeme. Sekiz adet kanatlar için dört adet de gövde için dikme hazırladım. Kanat bağlantılarında işi garantiye almak için 0.5mm çelik telden pimle sabitledim.
Kanat gergilerinin kazasız belasız tamamlanmasından sonra köpük iskeleyi söktüm. Bu kadar baskı sonucu gövde üzerinde köpük iz bırakmış ama duramayız artık, geri dönüşü zor. Çok ince zımpara ile pürüzü hafifletip tekrar vernik attım, düzelir gibi oldu. Daha önce yapmış olduğum modellerden birine ait (sanırım DH2) kullanılmayan pervaneyi çizime göre keserek ölçüyü tutturdum. Dümen ve kumanda tellerini de tamamladıktan sonra finale doğru yaklaştığımı sanıyorum.
Bu arada diorama için gerekli olan malzemeler de ufaktan tezgaha gelmeye başladı. Uzun yıllar önce yapılmış Resicast'a ait Rolls Royce ilk gelen araç oldu. Diğer model ise Roden firmasına ait.
Figürler için de çalışmalarım sürüyor bir yandan. Birkaç firmanın model ve aksesuarlarını kullanarak resinden çoğalttığım figürleri fotoğraflara göre pozlandırdım.
Kar yağışı nedeniyle mecburi ev çalışması sonucunda Roden'in Rolls Royce kiti toparlandı. Kit kalıp çapakları ve birbirine eklenecek birçok parça nedeniyle bol tesviye ve sabır gerektiriyor. Ancak sonuç tatmin edici. Tel jantlar için metal set verilmiş olması sonucu daha da güzelleştirdi... Figürlerin ve araçların hazırlanmasını takiben zemini hazırladım. Kontraplak tabla üzerine kum yayarak, sulandırılmış tutkalı sprey şeklinde atarak ıslattım. Tamamen kuruduğunda figür ve modelleri tel ile zemine sabitledim. En son çerçeveyi ilave ettim. Fazlaca uzun ve gereksiz soluklanmaları takip eden yapım süreci sonunda modelimiz Hisart Müzesi için mutlu sona ulaştı.
İyi modeller, Özkan Türker © 2016
|
||||||||
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |