GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

 Henschel Hs-129 B2
 Hasegawa  1/48
 Tolga Ülgür
 

 

 

Tarihçe:  

Bin dokuz yüz otuz altı – otuz dokuz yılları arasında cereyan eden  “İspanya  İç Savaşı” yeni silahlar ve taktikler geliştirmek açısından  Almanya  için iyi bir laboratuar ortamı olmuştu. Bu steril! ortamda öne çıkan mühim kavramlardan biri de, yerdeki düşman birliklerine karşı yakın mesafeden hava saldırılarıydı.

 

İspanya İç Savaşında bu amaçla He-51 ve Hs-123 gibi uçaklar kullanılmaktaydı. Ancak; bunların gerek manevra kabiliyeti, gerekse savunma açısından yetersiz kalmaya başlamasıyla  nispeten küçük, çift motorlu, ağır silah donanımlı ve aynı zamanda yerden açılacak düşman ateşine dayanabilecek bir yer saldırı uçağı ihtiyacı ortaya çıktı.

Bu çerçevede, Henschel tarafından tasarlanan  Hs-129’un prototipi ilk uçuşunu 1939 mayıs ayında gerçekleştirmiş.

Hs 129 için aslında çelik battaniye ile sarılıp sarmalanmış “biraz genişçe bir banyo küveti” terimini kullansak çok da kötülemiş olmayız değil mi? Zırh kabiliyetini arttırmak için gövdenin yan kısımları üçgenimsi formlar yaratılarak açılı tasarlanmıştı. Saldırı esnasında yerden açılması muhtemel ateşe karşı da  kokpit ve motor bölgesi zırhla kaplıydı.

Yer hedeflerine alçak irtifada doğrudan saldırı amaçlandığından, kokpit görüş açısının korunması için buruna  olabildiğince yakın konumlandırılmıştı. Hemen önden başlayan, dik açılı  pilota çok yakın ön cam da eklenince, kokpit içinde pek fazla alan kalmamıştı. Yetmezmiş gibi burun oldukça sert bir açı ile  aşağı doğru eğimliydi. Tüm bu kısıtlayıcı faktörler yüzünden gösterge paneli küçük tutulmak zorunda kalmış ve motor ile ilgili bazı göstergeler sepet kadar alana sığamayınca motor kaportalarının kokpite dönük  kenarlarına, nişangah ise kokpit dışına -buruna taşınmak zorunda kalmıştı.

RLM’nin bu tasarımda diğer uçaklarda kullanılmamış çok güçlü olmayan sıradan motorlar talep etmesine paralel olarak ilk model Hs-129 A0’da  465  beygir gücünde  Argus Ar410 motorları tercih edilmişti. Ancak bu motorların sergilediği berbat  performans Henschel’i yeni arayışlara yöneltti.

Henschel,  B1 modelinde  Fransa’nın işgali sırasında bol miktarda  ele geçirilmiş  700 beygir gücünde  Gnome-Rhone 14M motorlarını kullanmaya karar verdi. Böylelikle performans konusundaki sıkıntılar giderilmiş oldu. Ulaşabildiğim kaynaklarda maksimum hız 408 km/s olarak verilmiş. Motor değişikliğine ilave olarak A0’da problem yaratan kanopi ve ön cam  B1’ de yeniden tasarlanarak görüş iyileştirildi .

Yeni sürgülü kanopinin sol tarafında  yer alan, dalış sırasında tayyarenin açısını tespit etme konusunda pilota fikir veren beyaz açı çizgilerini de burada özellikle not etmekte fayda görmekteyim.

Bin dokuz yüz kırk iki’nin mayıs ayına gelindiğinde cepheye sadece 50 adet B1 gönderilmişti. Aynı dönemde B2’ler Doğu cephesinde boy göstermeye başladılar. B2’lerin B1’lerden dış görünüş olarak çok fazla farkı yoktu. Kullanılan motorların özellikle toz toprağa karşı tahammülsüz oluşu nedeniyle hava alıklarının yapısı daha genişçe  dikdörtgen şekline çevrilmişti. Ayrıca yakıt sistemine bir basınç regülatörü ilave edilmişti. Sonraki modellerde ise motordaki aşırı ısınmayı önleyebileceği düşüncesiyle egzost çıkışı boylarının kısaltıldığı elimdeki kaynaklarda ayrıntı niyetine sergilenmekte.

Hs-129 B2’ler Doğu cephesinde Rus zırhlı birliklerine karşı özellikle birer tank avcısı olarak kullanıldılar.Silah yükü olarak, burunda gövdenin iki yanına yerleştirilmiş  2  adet 20 mm. MG 151/20 ve 2 adet 7.92 mm MG 17 nin yanında ayrıca gövde altında 30mm.  Mk 101 veya Mk103 makinalı top yer almaktaydı..

Oldukça fazla kayıp verilmesine rağmen aynı kaynaklar doğu cephesinde vurdukları zırhlı araçlar göz önüne alındığında HS-129’ların aslında başarılı kabul edilmesi gerektiğini vurgulamakta. Luftwaffe  dışında Macar ve Romanya hava kuvvetleri de Hs 129’lardan faydalanma cihetine gitmişler. 

Doğu cephesi dışında Kuzey Afrika’da da bir süre kullanılan HS 129’lardan prototipler dahil toplam 870 adet üretilmiş. Bunlardan 843 kadarını B1 ve B2 modelleri oluşturmakta.

Modeli yapılan uçak 0364  fabrika kuyruk numaralı Rudolf Heinz Ruffer’ın uçurduğu 8.Pz/SG1’e ait HS-129 B2 . Squadron’un In Action kitabında tayyarenin doğu cephesinde 27 Mayıs 1943 tarihinde Sovyetlerce düşürüldüğünü okuyunca bu malumatı panoya asayım dedim.

 

 Model

Kullandığım kit Hasegawa’nın  9071’nolu kutusu. Kapağının kenarındaki ifadelerden müessesenin bu modeli 1999 yılında kalıpladığı anlaşılıyor. Tipik Hasegawa özelliklerine sahiptir dersem işin kolayına mı kaçmış olurum?

Tek bir şeffaf torba içinde açık gri plastiğe basılı irili ufaklı 9 adet çerçeve çıkmakta. Buna şeffaf parça çerçevesini de ilave edebiliriz.

Bu çerçevelerde yaklaşık olarak 120 parça bulunduğunu tek tek saymaya kalkışmadan, kutu kenar bilgilerinden anlamak zor değil.

Parçaların kalitesi hiç de fena değil.Özellikle kanat yüzeyindeki ayrıntılar pek cezbedici.

Kutudan çıkan ıslak çıkartma sayfasında  iki farklı uçak için gerekli çıkartmalar mevcut.

 

Yapım

 Başlangıç aşina olduğumuz üzere kokpit civarından başlıyor. Kokpitte kullanılacak parçalar RLM 66 rengine boyandıktan sonra yağlı boya ve kuru fırça yöntemleriyle tanıştırıldılar.

Gösterge panelinde  konumu itibariyle yerleştikten sonra pek gözükmeyeceğinden, Hasegawa San’ın önerdiği şekilde kutu içinde sunulan ıslak çıkartmaları kullandım.

Koltuklardaki kemerleri artık iflah olmaz bir bağımlılık haline getirmiş olduğum Kont Eduard elemanlarından seçtim.

Kokpit parçaları gövdede kendilerine ayrılan yere yapıştırıldı. Akabinde gövde parçalarını  kapatarak kanatlara geçtim.

 Herhangi bir sorun yaşamadan kanatlar yapıştırıldı. Tekerlek yuvalarının bulunduğu kısımlar iki parçadan oluşmakta.Ancak içeride kalan alanlarda hiç detay yok. “Sonradan liberalleşmiş” bazı orta Avrupa ülkelerinin markaları buralara “rezin güzellikler” yetiştirmek için birbirleriyle yarışa dursun, ben hiç kasmadan kutudan çıkan nüfus ile aynen devam etme kararı aldım.

 

Motorların yer aldığı cowling tabir edilen kaporta parçalarında durum biraz daha nazik. Yapıştırmada ve yerleştirmede dikkatli olmakta fayda var ki, aksi takdirde bazı şeyleri iki kere belki de üç kere yapmak zorunda kalabilirsiniz.  Motor bloklarının bu kaporta parçalarına sığması ve yerine montajı esnasında bazı itiş kakışlar yaşanmadı değil.  Modelin sağlığı açısından bunları hiç yaşanmamış sayarak yolumuza devam etmek en iyisi sanırım. Zaten sulh hakimi de modelle modelciyi bu kadarlık itişip kakışma yüzünden boşayacak değil.

Motorlar kanatlara yerleşmeden önce gerekli tesviye çalışmaları bitirilerek model boyaya hazır hale getirildi. Astarı yedikten sonra model boyanmaya başladı. Kutudan çıkan şemaya sadık kalarak boyamaya karar vermem zor olmadı zira pek de fazla alternatif bulamadım etrafta.

Kullanılan renkler üst yüzeyler  için  RLM 70/71 alt yüzeyler için ise bildiğiniz RLM 65 oldu.

Boya olarak her zamanki gibi Gunze akrilikleri kullanıldı. Kanatların altındaki bölgeler  ile burun kısmı Alman sarısı RLM 04' e boyandılar. Bu Alman tipi sarının, şampuan reklamlarının müdavimi temizlenmiş civciv renginden farkı, daha bir köy yumurtası sarısı kıvamında oluşudur diyebilirim...Gerçi söz konusu köy tavuğunun beslenme konusunda ciddi anlamda “geri dönüşüm” ve “kendi yağında! kavrulma”  prensiplerine sadık kaldığı düşünülürse bu sarının tonunun her an başkalaşabileceği riskini de belirteyim.

Herr Henschel’e geri dönecek olursak;

Koruyucu verniği yedikten sonra klasik yağlı boya silme faaliyetleri eşliğinde matlaştırmaya doğru ilerledik. Gunze ailesinden akrilik mat vernik uygulandı. Egzostların boyanarak takılmasının ardından motorlar da yerleştirildiler.

İniş takımları ile  kanopi parçalarının montajı ve anten telinin çekilmesiyle nihayete erdi.

Ben tam böyle düşünürken Özkan kanopi interlandına boya dökülme efektleri yapmamı önerdi. Ben de, sürtünmenin ve kokpite girip çıkarken oralara botları çıkarmadan basmanın vermiş olması muhtemel aşınmaları “silver” kalem ile yansıtmaya çalıştım. Elimdeki referans sayılabilecek resimlerde bu bölgede ve kanatlarda boya dökülmesi şeklinde pek fazla aşınma tespit edemediğimden bu işlemi oldukça dar ve sınırlı tuttum.

Şekil olarak insanın içinde fırtınalar koparttırıp üzerine saldırtacak bir çekiciliğe/ güzelliğe sahip olmayan bir tayyare olsa da, uygun bir bitiş estetiği ile senkronize olduğunda “fena sayılmaz” kategorisinde kendine bir yer bulabileceğini düşünüyorum. 

İyi modeller

Tolga Ülgür © Nisan 2007

 

Referanslar:

-Squadron in action Henschel HS 129

-Wikipedia Encyclopedia / Luftwaffe


-Aircraft of WWII - Stewart Wilson

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.