|
Anasayfa Galeri Menü | ||||||||
North American F-86F Sabre | ||||||||
Hasegawa 1/48 | ||||||||
Tolga Ülgür | ||||||||
|
||||||||
Tarihçe:
Her ne kadar jet dönemi hakkında yeterli malumata sahip olmasam da, Kore Savaşı döneminde Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri’nin (USAF) en önemli avcı uçağı olarak, “F-86 F SABRE” ı tanımlamak pek yanlış olmaz . Aslında, bu tasarımın temelleri İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Alman’lardan ele geçirilen jet teknolojisine kadar gitmekte. Prototip olarak geliştirilen “XP-86” ilk uçuşunu 1 Ekim 1947’de yapmış. İlk versiyon olarak üretilen “F-86A” da 6 adet 12,7 mm. lik makineli tüfek bulunmaktaydı ve 2 adet 1000 lb. lik bomba da taşıyabilmekteydi. Bu silah donanımı hemen hemen tüm Sabre’larda aynı kaldı. Aralık 1950'de F-86A Kore Savaşı'nda görev almaya başladı. Aynı yıl “E” modeli üretim aşamasındaydı. ”E” serisi Mayıs 1951’de Kore Savaşı'na dahil oldu ve 1952 sonunda F-86A'ların yerini aldı. “F” modeli ilk kez 1952 Mart ayında uçtu. Yeni kanat yapısı, -“6-3” tabir edilen- daha önce, yüksek irtifada Mig15’ler karşısında zorlanan “E” modelinin tersine, F-86F’in yüksek irtifa performansını oldukça arttırdı. Sabre’lar hava savaşında Mig15'lere karşı önemli üstünlük sağladılar. Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) 1953’e dek 400’ün üzerinde Sabre satın aldı. Bunların çoğu Batı Almanya'daki filolarda kullanıldı. 1956'dan itibaren bu uçaklar İngiliz “Hawker Hunter” lar ile değiştirilmeye başlandılar ve İtalya, Yugoslavya gibi çeşitli Avrupa ülkelerine verildiler. Modeli yapılan, RAF’ın 112. filosu tarafından 1956 yılında Batı Almanya da kullanılmış XB960 numaralı F-86 SABRE Mk 4 .
Model:
Kanatlardaki flapların açık kapalı opsiyonunun bulunmaması bir eksiklik sayılabilir belki, bu detay da verilseydi gerçekten söyleyecek laf bulamazdık sanırım.
Kutudan Hasegawa poşetine bırakılmış! birçok çerçeve içinde toplam (ben saymadım yazanı söylüyorum) 93 adet plastik parça çıkmakta. Çıkartma setinde ise 1950’li yıllarda Batı Almanya’da üslenmiş iki ayrı RAF filosuna ait ıslak çıkartmalar modelcinin tercihine sunulmuş. Ancak: uçağın iniş takımları üzerinde dengede durabilmesi için gerekli olan ağırlık verilmemiş. Bunu, sizin çeşitli ev ya da av malzemeleri kullanarak yapmanız beklenmekte.(Tamiya bu konularda daha özenli, zira vermiş oldukları ağırlığın hangi parçaya sıkıştırılacağını belirtirken “gramajı ile oynamayınız, zira tamamen ayarlanmıştır” türünden bir açıklamada bulunuluyormuş izlenimi vermeyi de ihmal etmiyorlar)
Yapım: Kullanma kılavuzunun dayattığı üzere kokpit ile yapıma başlanıyor. Önceleri Aires’in kokpit seti ile tatlandırmayı düşündümse de sonraları bundan vazgectim. Zira, koltuk vs.nin oturduğu ve sağ-sol kontrol panelinin bulunduğu ana parça Aires tarafından çok baştan savma kotarılmıştı. Bu nedenle, kutudan çıkan taban üzerine Aires koltuğu oturtmayı düşündüm.Takozlarından kurtarmayı denediğim sırada resin ve de nazik koltuk orta yerinden karpuz tadında yarılınca ilk gaz kaçmasına uğrayıverdi proje. Zaten jet olduğu için pek bir itiş kakış vaziyette başlanmıştı. Bir süreliğine küserek sevgili “pervanelilerim” ile ilgilendim.
Araya bir miktar zaman bıraktıktan sonra, sanırım gözüme takıldığı içindir “o niye duruyor hala orada” gibisinden tekrar ilerlemeye karar verdim. (Sanki çok zor bir şey yapılıyor da; gören de uçağın kendisini yapıyoruz sanır). Neyse, bu durumda Aires’in sadece gösterge tablosunu ve de kemerlerini kullandım. Paraya yazık oldu ama ne yapalım “kısmetimiz böyleymiş” konseptinin gölgesine sığınıp ortalığın sakinleşmesini bekleyelim en iyisi.
Koltuğun her iki yanındaki kontrol panelini, verilen tatsız çıkartmalar yerine kendim eskiterek boyayarak vs ile detaylandırmaya çalıştım. Kokpit parçalarının “FS 36231” tadında bir gri tonuna boyanması isteniyor. Buna en uygun renklerin Tamiya XF54 veya Gunze H57 olabileceğini tespit etim.Mutlaka o tam tonunu tutmaz diyenler çıkacaktır şehirde ama nafile...ve bunlardan birini seçerek boyadım parçaları. Kokpit ile takışmamız bittikten sonra, sıra arkadaki egzost ve öndeki hava alığının iç kısmına geliyor. Bu parçalar talep edildiği üzere çıplak metal tadında boyandılar. Boyama işlemini müteakip, yapiştırılıp yarı gövdelerden birinde oturacakları bölgeye konuşlandırıldılar.
Burun kısmındaki boşluğa makul oranda ağırlık plantasyonu gerekmekte. Zira plastik olarak verilen modelin motor agırlığı olmadığından bittikten sonra dengede durması sözkonusu olamıyor. Ağırlık konusunu Özkan’ın tarihini hatırlayamadığım bir “kısmetsiz bıldırcın avı” dönüşü cebinde arttırdığı çapını ve ebadını ise pek umursamadığım “hiç kullanılmamış” av saçmaları yardımıyla çözdüm. Bay Hasegawa “5 gr” yeterli diyor ama, bende zaten hassas terazi bulunmadığından ve de elim 40-50 gramın altını hassas tartamadığından, ilgili bölgeye bir parça Ortadoğu-Balkanlar formatında yaklaşarak boş olan hemen hemen her yere saçma ve “uhu-tac” bulamacını doldurdum. Bilimsellikten uzaklaştığım için bu konuda kendimi kınamayı da ihmal etmedim tabii. İnsanın bazen basireti bağlanıyor işte. Önemli olan çok sık tekrarlamamak . Gövdenin birleştirilmesinin ardından kanatlar yapıştırılarak gövdeye monte edildi. Az miktarda birleşim yerlerinde macun zımpara gerekti. Bu işlemlerin ardından astarlanacak duruma geldi. Ancak nedense, bir türlü astar boya atılamadı. Araya başka pervaneli modeller sızdı mütemadiyen...Açıkça bir ayrımcılık söz konusuydu. Aradan aylar geçti ve sonunda “ayıp olacak artık” diyerek astar ve genel kamuflaj uygulamasına geçerken buldum kendimi. Fena da olmadı sanırım.
Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait F 86’nın renkleri; alt yüzeyler için “Blue Grey” ,üst kısımlar için ise “Dark green” ve “Dark sea grey” olarak verilmiş. Her ne kadar alt rengin “PRU blue” olup olmaması konusunda tereddütlerim bulunsa da fazla kafaya takmamaya özen göstererek Bay Hasegawa’nın uygun gördüğü şekilde takılmaya karar verdim. ”Gunze Sangyo” dan tedarik edilen akrilikler marifetiyle bu patern uygulandı.Egzost çevresi “Alclad” ın “jet exhaust” ürünü ile boyandı.
Tekerlek ile hava freni yuvalarının içleri “Khaki green” e boyanarak eskitilmeye bırakıldılar.
Çıkartmaların uygulamasının ardından hafif bir yağlı boya eskitmesi uygulanarak model bitirilmeye çalışıldı. Sonuç itibariyle, Hasegawa’nın F -86’sı hiç hak etmediği kadar uzun bir süre tezgahın çeşitli kısımlarında ömür tüketti. O rahatsız edici ve de naif gaz kaçmaları olmasa, çok makul bir sürede biter tezgahı da işgal etmezdi. Eh, bunun yaptığım ilk jet olduğunu düşünürsek bu kadar sıkıntı ve kaprisi makul karşılamak gerek. İyi ve bol gazlı modeller Tolga Ülgür © 2005
|
||||||||
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |