|
Anasayfa Galeri Menü |
Crusader Mk.II |
Tamiya 1/48 (32541) |
Ceki Erginbaş |
Tarihçe: Otuzlu yıların sonlarında, Birleşik Krallık Ordusu iki yeni tank tipinin geliştirilmesine karar verdi. Bunlar, ağır zırhlı piyade tankı, ve daha hızlı olan “Kruvazör” tankıydı. 1939 yılında Nuffield Mechanisation and Aero firmasına A13 Mk III (ileride adı, Mk V Kruvazör Tank "Covenanter" olacaktı) modelinin üretimine iştirak etmesi teklif edildi. Fakat şirket bu teklifi kabul etmeyip, bunun yerine kendi tasarımları olan A15 Crusader’ın geliştirilmesine karar verdi.
Covenanter, seri üretimi sırasında yaşanan sorunlar sebebiyle yerini Crusader’a bıraktı. İlk modelleri, 2-pounder ana top ve ayrı küçük bir taret üzerine yerleştirilmiş BESA makineli tüfek ile silahlandırılmıştı. Daha sonraki modellerde etkisiz kaldığı anlaşılan BESA makineli tüfek kaldırıldı. 18.8 ton’luk tank, Christie süspansyon sistemi ve 12 silindirli Liberty motoru sayesinde; iyi bir manevra kabiliyetine ve saate 40 kilometreyi aşan bir hıza sahipti. Bu hıza ulaşabilmek için, zırh koruması feda edilmişti. Crusader tarette 20mm., önde ise 26 mm. gibi ince bir zırha sahipti.
Crusader Mk.I’in üretimi 1941 Mayıs ayında başladı. Kuzey Afrika’ya gönderilen Crusader’lar, “Battleaxe” ve “Crusader” gibi harekatlarda kullanıldılar. Bu operasyonlar sırasında Crusader rakibi Panzer III karşısında yetersiz kaldı ve dayanıklılık sorunları yaşadı. Buradan alınan derslerle, ilerki modellerinde zırhı ve ana topu geliştirildi. Üretimi 1943 yılında durdurulduğunda, toplam 5.300 üretilmişti. Bu tanklar savaşın ilerleyen yıllarında uçaksavar, ve top çekicisi olarak kullanılmaya devam ettiler.
Eksikliklerine rağmen Crusader, Kuzey Afrika’daki Müttefik Devletler zaferinde önemli bir rol oynadı. Model: Model Tamiya’nın son yıllarda ağırlık verdiği 1/48 ölçekli askeri kara aracı serisinin en yeni üyelerinden yani 2007 çıkışlı. Daha önce 1/48 ölçekli askeri kara aracı yapmadığım için, kutuyu ayrı bir merak ve hevesle açtım.
Karşımdaki manzara iştah kabartan cinstendi. Kutunun en dikkat çeken elemanı şüphesiz, metal olarak verilmiş ve hazır astarlanmış olarak gelen şasi parçası! Bu parça sayesinde model tamamlandığında sadece görüntü olarak değil, ağırlık olarak da ölçekli bir hissiyat yaratıyor. Parçaların detay kalitesi geçekten harika. Belki de, 1/35 ölçekli abilerinden çok daha detaylı bir model. Parçaların üzerinde herhangi bir çapak olmadığı gibi, maket bittiğinde kalıp izleri maketin görünmeyen yerlerinde kalıyor. Parçaların birbirlerine ve metal şasiye uyumu mükemmel. Paletler ayrı parçalar halinde plastik olarak verilmiş, böylece vinil paletlerden çok daha gerçekçi bir görünüm elde etmek olası. Sulu çıkartmalar her zamanki gibi kalın ve can sıkıcı. Kitten çıkan parçalarla ikisi Mk.I, üçü Mk.II olmak üzere 5 farklı araç yapılabiliyor. Ben bunların arasında en renki olan kamuflajlı ve ıslak çıkartma kullanımı gerektirmeyen Mk.II modelini yapmaya karar verdim. Yapım: Bu modeli yapmaya karar vermem Tamiya Model Magazine International dergisinin temmuz sayısını paketinden çıkartmamla aynı saniyelere denk geliyor.Derginin editörü Marcus Nicholls’un tamamladığı bu modelin yapım aşamalarını bir çırpıda okuduktan sonra, kendisinin uyguladığı tekniklerin, benimkilerden çok farklı olduğunu farkettim. Böylece hem resimlerden aldığım gaz sayesinde, hem de yeni teknikler denemenin faydalı olacağını düşünerek modeli alıp yapmaya başladım.
Sabırlı olduğum bir akşam, oturup modeli genel olarak toparladım. Parçaların mükemmel uyumu, ve aracın ufak boyu sayesinde bu iş kısa sürdü ve çok keyifli geçti. Parçalar arasında herhangi bir boşluk kalmadığından emin olmak için, Tamiya yeşil kapaklı yapıştırıcı ile incelttiğim Tamiya macunu, birleşim yerlerine fırça ile uyguladım. Arka taraftaki benzin deposu ve diğer bir iki silindir şekilli parçayı, hem tesviyeyle uğraşmamak, hem de zımparalarken silindir formuna zarar vermemek için direk yeşil kafa, macun karışımıyla kapladım. Karışım yeterince ince olduğu için, parçalara eşit yayıldı ve boyama aşamasında bir problem yaratmadı. Montajın sonunda, taretin sol arka tarafında, yapım kılavuzunda gözükmeyen bir delik kalıyor. Bu deliği macunla kapatarak sorunu hallettim.
Paletleri düzgün birleştirebilmek için, tekerlekleri geçici olarak metal şasiye japon yapıştırıcısıyla tutturdum. Paletlerin toparlanmasında biraz dikkatli ve sabırlı olmakta fayda var. Paletler toparlandıktan sonra, geçici olarak tutturduğum tekerlekleri rahat boyayabilmek için söktüm. Boyamada kolaylık olması için de, plastik gövdeyi, metal şasiye henüz vidalamadım.
Sıra boyamaya gelince, dergideki gibi ters maskeleme yapmaya, yani önce koyu sonra açık rengi uygulamaya karar verdim. Bunun için öncelikle tüm parçaları Tamiya akriliklerinden XF-69 “Nato Black” ile ince katlar halinde boyadım. Maskeleme işlemi için, daha önce hiç kullanmadığım, ancak dergide övüle övüle bitirilemeyen “Silly Putty” adlı malzemeyi (oyuncağı) kullanmaya karar verdim.
İstanbul’daki pek çok oyuncakçıyı gezdikten sonra çok az bir miktar da olsa bulabildim. Malzeme hakikaten ilginç bir yapıya sahip, hamur gibi şekil verebiliyorsunuz, ancak yere atınca top gibi zıplıyor. Sağdan soldan çekiştirince kopmadan oldukça uzayabiliyor. Böyle ilginç bir malzemeyi bulunca, maketi bir kenara bırakıp bir iki saat kadar oynamadan duramadım J. Eğlencem maskeleme sırasında da sürdü. Malzeme çok kolay şekil alıyor, böylece istediğiniz kamuflaj desenini kolaylıkla verebiliyorsunuz. Şekil vermekte yardımcı olması için, Rotring Tikky marka 0.5 kurşun kalemimin arka kapağından faydalandım.
Maskeleme işlemi bitince, açık rengi attım. Bunun için, dergide kullanılan XF57 “Buff” rengini tercih ettim. Maskeleri sökmek oldukça kolay oldu. Silly Putty kimyasal yapısı sayesinde yüzeyden kolayca sökülüyor ve yüzeyden boya kaldırmıyor. Sonuç olarak sert maskeleme efekti elde ettim. Görünüm beni memnun etti. Bu yöntemin diğerlerine göre daha kısa sürdüğünü ve zahmetsiz olduğunu söyleyebilirim.
Sonrasında boya dökülmesi ve çizikleri yaptım. Bunun için Andrea akrilik boyalarından yararlandım ki, bunların ülkemizde satılmaya başlayan Vallejo akriliklerinden hiç bir farkı yok. Kahverengi ve siyah tonlarını göz kararı karıştırarak açık renkli bölgelere, kum rengine benzer bir ton kullanarak da koyu renkli bölgelere, ince fırça darbeleriyle uyguladım. Bu işlem sonunda bazı yerler göze güzel görünürken bazı noktalar da abartılı oldu. Özellikle ölçeğin 1/48 olduğu düşünülürse, bu çizikleri doğal ve ölçekli göstermenin ne kadar zor olduğu anlaşılabilir. Benim amacım öğrenmek olduğundan, abartılı noktalara çok da kafayı takmadan işime devam ettim.
Tekerleklerin kauçuk kısımlarını, Andrea akriliklerinden mat siyahı kullanarak, fırça yardımıyla boyadım. Önceden ayırdığım paletleri, ilk olarak mat siyahla kapladım. Sonrasında bakla aralarına sıkışmış toz ve kiri göstermek için, kum rengi bir toz pasteli, Tamiya akrilik tineri ile ıslatıp bulamaç haline getirdikten sonra, fırça ile paletin aralık yerlerine sürdüm. Bu bulamaç kuruyunca oldukça güzel bir efekt yaratıyor. Bu işlem sonrasında, tekerlekleri ve paletleri tekrardan metal şasiye monte ettim. Sırada tozlama işlemi vardı. Modele tozlu bir görünüm verebilmek için, iyice incelttiğim Tamiya akriliklerinden XF-55 “Deck Tan” rengini modelin alt kısımlarına yoğun, üstlere doğru seyrek olmak üzere attım. Aynı şekilde toz tabakasının, modelin önlerine doğru seyrek, arkalarında yoğun olmasına dikkat ettim.
Tozlama işlemi de bittikten sonra artık detayların ortaya çıkarılma zamanı gelmişti. Bunun için çeşitli yıkamalar yapmayı uygun gören dergiyi izlemeye devam ettim. Yağlı boyalardan Siyah ve “Burnt Umber” renklerini bolca terebentinle incelterek, oldukça ince bir karışım elde ettim. Bu karışımı, ince bir fırçayı , çizgiler, kenarlar, köşeler, vidalar, somular gibi detaylara hafifçe dokundurarak uyguladım. Hafifçe dokundurduğunuz fırçadan akan karışım, detayların etrafında kendinden ilerleyerek güzel bir efekt yaratıyor.
Sonuç olarak, daha önce denemediğim bir yapım aşaması ve farklı tekniklerle bu modeli tamamlamış oldum. Benim açımdan eğitici bir deneyimdi. Yapım sırasında oldukça keyif aldığımdan olsa gerek, bittiği günden beri, Tamiya kataloğunu açıp açıp, 1/48 ölçekli tanklara bakar oldum. Sanırım bundan sonra askeri kara aracı tercihimi de 1/48’den yana kullanacağım. Bu modeli herkese tavsiye ederim.
İyi modeller
Ceki Erginbaş © 2007
|
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |