GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

Canadair CF-104 Starfighter
Hasegawa  1/48
Tolga Ülgür

Tarihçe 

Bindokuzyüzellilerin sonuna gelindiğinde Kanada Hükümeti, RCAF (Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri) hizmetindeki F-86 Sabre Mk6’ları supersonik jetlerle değiştirmek gerektiğini düşünmeye başlamıştı bile. Sabre’ ların yerine hangi modelin seçileği konusunda öne çıkan isimlerin F4 Phantom, Lockheed F-104 ve Grumman F 11 F Super Tiger olduğu ulaşılabilir kaynaklarda yer almakta.

Aslında bu seçimde RCAF tercihini “Phantom”dan yana kullanmıştı kullanmasına ama, sanıyoruz ki bazı ekonomik kaygılar! ve trendsel kapaklanmalar ibreyi Lockheed’in F-104 G modeline doğru çevirtmişti. Oranın askeri de -günümüzün istakoz tavırlı liboş demokrat Soros cularının pek seveceği bir tavırla- “eh peki napalım yani” diyerek sessizliğini korumuş anlaşılan.

Canadair’in daha önce gerçekleşen “Sabre” paketinde olduğu gibi F-104’ler de Kanada’da lisanslı olarak üretilecekti.

Lisans anlaşması 1959 yılı sonunda imzalanmış. (Bu anlaşmaya göre: Canadair 200 uçak üretecekti; ayrıca Lockheed firmasınca o zamanki Batı Almanya’ya üretilecek 66 adet F-104 G için kanat, kuyruk ve arka gövde parçalarının üretimi de yapılacaktı).

Canadair yapısı CF-104’ler RCAF talepleri doğrultusunda yapılan bazı değişiklikler dışında  temelde F-104G ler ile aynıydı. Bu farklılıkları kısaca özetleyelim isterseniz.

-         F-104G çok amaçlı bir görev uçağı olarak tasarlanmıştı. CF-104 ler ise nükleer saldırıya yönelik teçhizatlandırılmışlardı. Bu nedenle burun yanındaki makinalı top başlangıçta yer almıyordu.

-         F-104G ler hem havadan havaya, hem de havadan karaya NASARR F15A atış kontrol  sistemine  sahipti. CF-104 de ise sadece havadan karaya NASARR 24 ekipmanı bulunmaktaydı.

      Ayrıca;

-         Cf 104 lerde gövde altında, karın hizasında gözleme podu ve 4 adet Vinten marka kamera bulunmaktaydı. Motor olarak ise Canadair yapısı lisanslı üretim J-79 OEL 7 kullanılmıştı.

 

Bindokuzyüzaltmışiki sonunda RCAF,  CF-104’lerini  Avrupa’daki filolarında kullanmaya başladı. 1970 yılında ise  Kanada hükümeti “Air Division” un  askeri gücünü 3 filoya indirip ,nükleer saldırı görevini terk ederek konvansiyonel yer saldırı formatına dönmeyi kararlaştırdı. 1972’ de bu karar bağlamında CF-104’lerde değişiklikler yapılarak burun silah bölgesindeki kaplama sökülüp   20 mm. “Vulcan” makinalı top yerleştirildi.

Yine kaynaklarımız, 1980’lere gelindiğinde, CF-104’lerin bir kısmının Danimarka ve Norveç ‘e gönderildiğini işaret etmekte. (Eh bizim için bir mahsuru var mı? )

RCAF’ın elindeki tüm CF-104’lerin “LN3 analog navigasyon sitemi”nin, hem daha doğru çalışan hem de bakımı daha kolay ve ekonomik olan “LW 33 digital intertial navigasyon ve saldırı sistemi” ile değiştirilmesi de bu döneme rastlıyor.

 

Görev sürelerinin sonuna doğru CF-104’lere burun altında ve egzost çıkışının iki yanında gövde üzerinde antenleri yer alan RWR (radar warning receiver) sistemi takılmış. Bu da, dış görünüm olarak CF-104 leri F-104 G’lerden ayırıcı bir özellik olarak not edilebilir.

 

1983 yılında CF-104’ler CF-18 Hornet’ler ile  değiştirilmeye başlanmış. Elimdeki kaynaklardan RCAF’ın elindeki son CF-104’ lerin 1986 yılına dek hizmette kaldığını öğrenmiş bulunmaktayım.

Bu tarihten itibaren Kanada hükümeti toplam 44 adet CF-104 ile 6 adet çift kişilik CF-104D  modelini Türkiye‘ye verdi. Bu uçaklar 181. ve 182. Filo’lara tahsis edildiler .Modeli yapılan uçak daha önce RCAF da CAF104806 numarayla kayıtlı olup, 1986’nın Mayıs’ında Türk Hava Kuvvet’lerine katılan 62-806 kuyruk 8-806 gövde numaralı CF-104 Starfighter. Elimdeki kaynaklarda bu CF-104’ün 1993 Ağustos’una kadar görev yaptığı belirtilmekte.

Geçen zaman içinde CF-104’ler yavaş yavaş hizmetten çekilmeye ve diğerleri için yedek parça olmaya başlamışlar. Yüzseksenikinci Filo’nun CF-104’lerinin 1995’de F-16’lar ile değiştirilmesiyle Starfighter’ların tamamı hizmet dışı bırakılmış oldu.

 Kısaca teknik özelliklerden de bahsedersek;

Canadair yapısı J-79 OEL 7 motoru ile takatlandırılan CF-104 lerin maksimum hızı 40.000 feet yükseklikte 1.550 mil/s ( 2.35 mach) . Deniz seviyesinde ise hız 915 mil/s (1.2 mach) olarak not edilmiş. Otuzbin feet’e tırmanış süresi ise yaklaşık 1.5 dakika kadarmış.

Model

Kullandığım model Hasegawa’nın piyasada bolca çeşidi bulunan yeni kalıp olarak kabul edebileceğimiz ürünlerinden biri. Hasegawa bazı ufak tefek ilave yada ıslak çıkartma desteği ile F-104 lerden çok sayıda çeşidi piyasaya sürmüştü.

Kafamda bir CF-104 fikri oluşmaya başladığı sıralarda sanal marketlerden birinde 9712 kutu numaralı CF-104 Tiger Meet  kitini görünce tereddüt etmeden getirttim. Kutuyu açtığımızda klasik Hasegawa formatı karşımıza çıkmakta. Tek bir şişmanca şeffaf poşet içinde irili ufaklı birçok gri plastikten çerçeve mevcut.

Hasegawa tek platform üzerinden birden fazla F-104 versiyonu yapabilmek için çerçevelerinde geniş bir parça yelpazesi sunmakta. Siz modeli yaparken kılavuzda istenenleri kullanarak bu çerçevedekilerin bir kısmını arttırmış oluyorsunuz.

Bu modelde tüm bunlara ilave olarak CF-104’lerin geç dönemlerinde burun altında  ve egzost yanında yer alan antenler için kullanılmak üzere metal parçalar verilmiş.  

Camiada F-104 konusunda birçok uzman varken ben kit konusunda daha fazla yorumda bulunmayı doğru bulmuyorum. Zaten zamanında bu yorumlar da yeterince yapılmıştı diye hatırlıyorum.

Kutudan çıkan ıslak çıkartma kapakta resmi bulunan “Tiger Meet” için verildiğinden kutu harici model bitirmek için yetersiz kalıyorlar doğal olarak . Kılavuzda yeralan tayyareyi yapmayacaksanız dışarıya başvurmanız gerekecektir.

Şeffaf parçalar da bana göre yeterince iyiler . Kanopi üç ayrı parçadan oluşmakta ve yerine gayet iyi oturmakta.

Kutunun ifadesine göre model yaklaşık 143 parçadan oluşmakta. Bitirildiğinde 36.7 cm. lik uzunluğa ve 16 cm. lik genişliğe sahip olmakta.

Istakoz haşlanmadan yapıma geçsek mi?

Yapım

Keyfim bir süredir SEA kamuflajlı bir F-104 yapmayı buyurup duruyordu bünyeye. Eh, bu işi de keyif için yaptığıma göre, bu nadir örtüşme noktasına fazla itiraz etmeden uygulamaya karar vermem uzun sürmedi. Zor olan F-104’lerden hangisini yapacağım idi.

Elime geçirmiş olduğum Türk Hava Kuvvetleri Starfifghter resimlerini taramaya başladım.

Kanada’dan gelen CF-104’ler uygun göründüler gözüme.

Yapımdan çok önce gereken malzemenin bulunabilirliği üzerinde zaman kaybettiğimi hala hatırlıyorum. İlk olarak burunda  ve arkada yer alan CF-104 lere özgü antenlerin yer aldığı bir model elde etmek gerekiyordu. Neyse ki, yukarılarda bir yerde sözünü ettiğim Hasegawa’nın kitinin bulunabilitesi yüksek idi. Sonradan azalmış olabilir ama bu da  konumuza girmez.  

Ardından -asıl önemli mesele-kanat altında yer alan ekistra yakıt tanklarının elde edilmesi geliyor. Kutudan bu elemanların çıkmadığını biliyoruz. Neden? Çok mu zor sayın Hasegawa San ?  O  ana dek bir başka müessesenin de bunları ürettiğine şahit olmamıştım. Müstesna forumlarda yurdumuz modelcilerinin bu yakıt tanklarını bir şekilde üretmek için de birbirleriyle “gaz” alışverişinde bulunduklarını hatırlıyorum sanki. Ama o kadar! Pek fazla da yapılmışını göremedim gözlerim bana ihanet etmediyse.. 

Orta Avrupa’lı eski komünistler dahil niye kimse yapmamış bu yakıt tanklarından -Bu kifayetsizlik yakışıyor mu modelcilik camiasına ?- diye interjette umutsuzca yakıt harcarken tesadüfen “Airdoc”un yeni elemanlarına denk geldim.

Vay canına !

Demek birileri  bu boşluğu fark edip doldurmaya niyetlenmiş. Ne güzel bir girişimcilik örneği bu böyle. Yoksa dizginlenmiş (yöntemi ayrıca tartışılır) kapitalizmi tasvip etsem mi nedir? “Soros çocukları”nı da azdırmanın zamanı değil aslında. O nedenle temkinli bir uslüpta kalmak yerinde olur.

Bu aşamayı geçtikten sonra bir yandan referans resimlerden hangi tayyareyi yapacağımı kesinleştirmeye çalışırken bir yandan da kokpit dolaylarından yapıma çaktırmadan (kime çaktırmıyorsak artık) başladım.

Kokpit parçaları -kılavuzca istenen- gri tonuna Gunze akrilik familyasından H317 ile FS 36231 rengine boyandı.

Kokpit taban parçasında yer alan konsoldaki düğme, tuş, çıtçıt, kapüşon bağı vs. kuru fırçalama marifetiyle belirginleştirilmeye gayret edildi. Olmamış mı? Bu memlekette bir türlü olabilemeyenlerin yanında lafı bile edilmez bence bu düğmeciklerin. Yormayın kendinizi bu kadar. Bu işin sonra yaşlılığı da var.

       

Daha önceki F-104 deneyiminin bir sonucu olarak kokpitin belli başlı kısımlarında  kutu elemanlarını reddetme eğilimini devam ettirdim. Bir tür istikrarı devam ettirme çabası olarak kabul edilse de, sakın ola ki,  bunu yaz ortası kafayı duvara gömen “Yerebatan” da “aynalı sazan” kadrosuna girmeye aday  Sorossever saftoriklerinki ile karıştırmayın .

Mesela koltuk için Cutting Edge’in  Lockheed C-2 Ejection seat (CEC 48254) ürününü zaten önceden getirtmiş olduğum için oyalanmadan tıraşlama işlemlerine giriştim. Ne tıraşı mı?

Çünkü koltuğun boyu kokpit tabanına oturduğunda biraz yüksek kalıyor. O nedenle ya tabanı deleceğiz ya da, koltuğu uygun “takiyye musikisi” eşliğinde milleti uyutarak uygun bir rendeleme sürecini başlatacağız. Rendeleme sonucu kaybedilen ufak tefek detaylar – bunlar yeni azınlıklarımızdır filan demeden - ince ve masum bir  plastik levha marifetiyle tekrar kazandırıldı. Ne iyi..!

Ardından koltuk Gunze yardımıyla boyanarak detay işlerine geçildi ve bitirilerek katalog çekimini beklemeye başladı. Gösterge tablosu ise Eduard’ın PE setinden çıkan parçalar ile zenginleştirildi.  

Eksoz kısmının boyanarak yapıştırılmasından sonra sıra gövde parçalarını birleştirmeye kalıyor. Nedense uzun gövdeli cihazların gövde parçalarını yapıştırmak bana sıkıntı vermiştir genellikle . Sevemedim bir türlü uzun gövdeleri yapıştırmayı. Neyse hasar yaratmadan geçtik bu evreyi sanırım.

Gövdede bir miktar tesviye gerekti. Çok değil ama biraz gevelendim. Ayrıca hava alıklarının birleşim yerlerine dikkat etmek gerekiyor. Anlamlandırılamamış seviye farkı canımızı  sıkabilir. Flaplar haricinde kanatlar da yerleştikten sonra boyanma faslına geçtim.

 Astarın üzerine SEA kamuflajı uygulandı. Önce kahverengiden başladım (FS 30219 = Gunze H310 )

Sonra açık ve koyu yeşiller tatbik edildiler. (FS 34102 / FS 34079 =  Gunze H303 /H309  )

Son olarak kanat ve gövdelerin altına açık gri (FS 36622 = Gunze H311 ) uygulandı.

 Ardından yakıt tanklarına yöneldim.

Modeli yapılan CF-104 de mevcut kanat altı yakıt tanklarını daha önceden tespit ederek siparişi bırakmıştım www.Meteorprod.com ‘a. Malzemeler gümrükten sorunsuzca süzülerek kapıma kadar geldiklerinde henüz çok geç değildi.

 “Airdoc” tarafından 1/48 ve 1/32 ölçekte piyasaya çıkarılan bu ürünler pek de ucuz sayılmazlar. Ancak gözümü karartmıştım bir kere. Soros çocukları ortalıkta pervasızca ve küstahça cirit atarken boş mu duracaktım.? Zaten “Çikolatalı Pirinç Teyze”ye kıllığım had safhada; o zaman ne diye düşünüyorum ?  Paraysa para; verdim -taksinin peşinden koşmak suretiyle  biriktirdiğim 20 dolares + navlunu- aldım parçaları . Utanacak biri varsa o da yerli işbirlikçilerdir.!

Airdoc’un rezin ürünü (ADR 48006 –Auxiliary fuel tanks & pylons)  yakıt tankı , küçük flapları ve pilonları olarak ayrı ayrı poşetinden çıkmaktalar. “Airdoc Documentation- Erlangen Germany” tarafından Aires‘e yaptırılan ürünün poşetinin içine makul ve açıklayıcı bir kılavuz koymayı da ihmal etmemişler. Bunları bir araya getirdikten sonra boyahaneye gönderdim. Sıraya yazılıp üzerlerine uygun renklerin püskürtülmelerini sabırla beklemeye başladılar.

Bu arada “boya” tüm camiada mühim bir mesele aslında; Günümüzde bu renk verici malzemenin karıştırılması konusunda tez yapanlara da rastlamak olası. İyi karıştırmak ,karıştırırken neyi neyle karıştırdığınıza dikkat etmek gerekebilir. Yoksa fena halde karışabilirsiniz. Bu işlem sırasında kullanılan malzemelerin bir araya gelmesiyle halet –i ruhiyyelerinde değişimler meydana gelebilir;  ve hatta sebepsiz bir “laboratuvar ortamı statik elektriklenme vakası”  tetikleniverip  sevgili “mühim mesele boya”nın   pigmentlerinin  maazallah kafasını dahi karıştırıp yanlış yönlendirebilir, boyayı da boyadığına boyayacağına  pişman edebilirsiniz. Bir de bakarsınız boya artık boyamıyordur. Topaklanmak suretiyle emekliliğini istemiştir. Eh, Abe bonjur be hüzün  !

Tüm bunlardan sakınmak için biz de gerekli tedbirleri almıştık .Özkan’ın uyanık davranarak çıkma bir elektrik süpürgesi bobininden aparttığı sarma telleri saç örgüsü kıvamında doladıktan sonra  açık havada düşen eski bir Mig in egzost kurumundan  arta kalan “ zirkonyum” tozuna bulayarak  bir ev tipi/ iç mekan paratoneri  icat etmesiyle bu riski de savuşturmuş olduk. Yaşasın! Yalnız, zamkinosmetre bağlantısını kurarken dikkat edin çarpılmayın.

 Artık boyamız gayet tabii koşullarda ve olması gerektiği şekilde karışarak yüzeylere yapışmayı arzular haldedir. Müstehzi bakışlar eşliğinde kutusuna uzanmanızı bekler.. Yalnız bu ayarlar kutuplarda tutmayabilir. Malum, manyetik alan vs. farkediyor .  O nedenle şimdilik nüfusun daha yoğun olduğu az manyetik bölgelerde boya işlerine kalkışın.

Yapmayın canım şakaydı tüm bunlar.

Alın bir ”dahta  cıbıh” karıştırın gitsin. Hiç gerek yok “İsviçreli bilim adamı” edasıyla olaya gizemli bir bilimsellik katmanın. Nedir yani?Kuruduysa da yenisini alırsınız ,yurdum insanı yılda kaç maket boyuyor da cildi- pardon boyası kuruyor acaba sorarım sizlere. Ölçek ekonomisini daha başka işlere saklayın derim.

Biz yine boyamaya dönelim;

Kanat ucundaki yakıt tankları da boyandılar. Ancak bir de bunların orta kısımlarının yarı fosforlu turuncu rengine boyanması gerekiyordu. Adet böyleymiş.

Bu kısımlar önce beyaza ,ardından turuncuya, en son olarak da Gunze’nin fosfor turuncu rengine boyandılar. Üzerlerine vernik yiyerek daha kalıcı olmaya yöneldiler.

Sırada ıslak çıkartmalar var.

Bu fazda biraz zaman kaybettiğimi itiraf etmeliyim. Ancak sorun bende değil tabii ki.

-Türk Hava Kuvvetleri forsları ile  kuyruktaki bayrak “Turquoise Decal –TD002” den temin edildiler.

-Burun tarafında yer alan kod numaraları da ( 8-806) yine Turquoise Decal’in TD001 no’lu setinden alındılar.

-Diğer standart bakım işaretleri  “henüz yedeklenmemişler kutumdaki” setlerin birinden araklandılar. Zira kullanmış olduğum kitin dekal seti bunlara uygun değildi.

-Sıra geldi burundaki “kurtar” ibarelerine. Bunların her hangi bir kitten çıkmasını ummak hayal tabii ki. Kiti geçtim F-104 için bir tane Türkçe bakım işaretli dekal seti var mıdır piyasada onu da bilmiyorum. Bilen varsa söylesin .Ama ben rastlamadım. Bu nedenle bunu da koleksiyonda yer alan “CAM Decal”in aslında F-4’ler için üretmiş olduğu setten eğerek bükerek arakladım. Böyle şeyler günah mıdır acaba şu “inanç hassas” günlerde?

-Kuyruktaki kod numaraları için yedek kutumun kapısını yüzsüz bir ifade ile tekrar çaldım.

Tam, bitti ıslak çıkartma işini hallettik derken, bu kez de  daha önceden problem olacağını kestiremediğim bir noktada tıkandım. Kuyruğun biraz önünde gövde üzerinde sırtta yer alan oval ve kare şekilli sarı renkli çizgi halinde bakım işaretleri mevcut. Sanırım bunlar sadece Türk Hava Kuvvet’lerinin SEA kamuflajlı F-104’lerinde var. Nereye baktıysam buna benzer figürlere rastlayamadım. Niye yapılmış ki bunlar ?

Yapılacak tek şey bunları evde basmaktı. Özkan ile konuyu müşavere ettim. Ancak renk nedeniyle bunu istenilen kıvamda basmak mümkün olamıyordu. Allahtan imdadıma Kaan Gök yetişti. Sağ olsun “yarı metazorik” talebimi geri çevirmeyerek bana bu tuhaflıklardan birkaç adet bastı da, hikayeye konu  lavabosal tıkanmışlık giderildi.

Ardından klasik yöntem olarak Tamiya vernikle sağlama alınma işlemi ve akabinde yağlı boya uygulaması yapıldı.

Kanopinin Eduard maskeleri  kullanılarak boyanmasının ardından iniş takımları ,tekerlekler ,flaplar vs yerlerine takılmaya başlandılar. 

Bitiş çizgisine yaklaşırken kutu elemanı “pitot”yu bu kez de beğenmeyerek “Fine Molds” un “AC-51 pitot tube” elemanı ile değiştirdim. Pitot’nun spiral şeklindeki boyaması yapıldıktan sonra uygun yere! takıldı. Kanopinin de yerleşmesi ile model bitirilmiş oldu.

Yazıyı da tam böyle biterecekken, “Çikolatalı Pirinç Teyze”nin malumatı! dahilinde  tezkerenin ucundan kullanıldığı haberi altyazı geçmeye başladı.

Eh, memleketin birikmiş gazı vardı, o da alınmış oldu böylece. Tabii bu arada “mevcut gazı başka bir gazla alma” konusunda güzide basınımızın katkılarını da unutmayalım. Şimdi sırada ocağın altını kısarak yavaş yavaş suyunu çektirmesi var. Asıl izlenmesi gereken kısım da burası, mazallah dibini tutturabilirsiniz, tabii kapta hala pişirilesi bir şeyler kaldıysa.

Sevgili “Tersanelerimiz” elden çıkadursun bize de, ya gündelik forumlarda “Zihni Sinir” proje yarışması sonuçlarını paylaşmak,ya gizli gizli geğirmek ya da doğrudan model yapmak düşüyor. Bunun üzerine daha başka ne denebilir ki?

 İyi modeller

 

Tolga ÜLGÜR © Aralık 2007

 

Referanslar

 -F-104 STARFIGHTER in action – Squadron /signal publication – Phillip Friddell

-Lockheed F-104 Starfighter -  Warpaint Series Hall Park Editions – Charles  Stafrace

-Turkish  Military  Aircraft  since 1912 – Ole Nikolajsen

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.