|
Anasayfa Galeri Menü | ||||||||||
Bristol Beaufighter Mk.X | ||||||||||
Tamiya 1/48 (61067) | ||||||||||
Ceki Erginbaş | ||||||||||
Tarihçe: Bristol Beaufighter aynı zamanda Bristol 156 olarak da adlandırılmaktaydı. Çift piston motorlu ve iki kişilik mürettebatı olan bir taktik taaruz uçağıydı. İlk prototipi 17 temmuz 1939’da uçmuş ve 1941’de üretimine başlanmıştı. Avustralya’da lisans üretilen 364 adet de dahil olmak üzere toplam 5864 adet Beaufighter üretilmiştir.
Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin çok amaçlı uçaklarından Bristol Beaufigter, dayanıklı yapısı ve geniş silah donanımı sayesinde, ikinci dünya savaşı boyunca pek çok önemli görevi yerine getirdi. Önceleri bu uçaklar gece avcısı olarak başarılarını kanıtladılar. Sonrasında Mosquito’ların bu görevi devralmaları üzerine, Beaufighter’ın ana görevi, kara ve deniz saldırılarına dönmüştür.
Beaufgihter Tf.Mk.X 1770 beygir gücünde iki adet Bristol Hercules XVI motoruyla ve genişletilmiş gemi saldırıları için gerekli mühimmatla donatılmıştır. Ölümcül silah yükü bir adet 18 inç torpido veya iki adet 500lbs bomba artı sekiz roketten oluşmaktaydı. Uçağın burnuna yerleştirilen özel AI Mk.( radar sistemi, düşman denizaltılarının tespit edilmesinde önemli rol oynamıştır.
1944 yılından başlayarak Mk.X’lar 144, 235 ve 404 numaralı İngiliz sahil filolarına konumlandırılmışlardı. Klasik bir gemi saldırısında roket yüklü Beaufighter’lar alçak irtifadan düşman gemilerine yaklaşır, roket saldırılarını gerçekleştirirlerdi. Bunları torpido yüklü Beaufighter’lar izler, hasarlı gemilerin zayıf noktalarını hedefleyen torpido saldırıları gerçekleştirirlerdi.
Normandiya çıkartmasında sahil filoları üstlerini güney İngiltere’ye kaydırdılar. Buradan havalanan Mk.X’lar pek çok Alman destroyerve Torpido botlarını batırdılar. 1944 Mart’ında 236. ve 254. filoya ait Mk.X lar 48 saat gibi kısa bir sürede 5 adet Alman U-botunu tespit edip batırmışlardır.
Model:
Yapım: Bu modeli aldığım zaman ilk amacım ülkemizde kullanıldığı haliyle modellemekti. Ancak gerekli referansları bulamadığımdan, ve o dönem evde başka uçak maketi bulamadığımdan, bir anlık heves ile bu modeli toplamaya başladım. İlk iş olarak kokpiti toparladım. Biraz elim kaşınmış olacak ki, bulduğum bir referans fotoğrafındaki çeşitli detayları, bakır tel ve çeşitli plastik çerçeve parçaları ile modele ekledim. Eduard’ın Kraliyet Hava Kuvvetleri kemer setinden faydalandım.
Detaylandırılan kısımlar ve bunların referans fotoğrafındaki karşılığı aşağıda verilmiştir.
Arka kanopiyi açık pozisyonda modellemek istediğimden, bu kısmı da keserek söktüm. Hazır detaylandırma işine elim deymişken, uçağın iç kısmına da plastik kart, bakır tel, artık çerçeve parçaları, kürdan gibi çeşitli malzemelerden detay çalışması yaptım. Bu kısmı detaylandırırken, çeşitli referans fotoğraflarını, bu kit için çıkartılmış detay setlerinin fotoğraflarını ve biraz da hayal gücümü kullandım. Sonuçta bu detayların pek çoğu görünmeyeceği için, görülebilen kısımlarda kalabalık bir görünüm elde etmek niyetindeydim.
Ön ve arka kanopiler bare metal foil ile maskelendikten sonra, yerlerine monte edildiler.
Uçağın yatay stabilizelerini açılı yerleştirip daha hoş bir görünüm elde etmek istedim. Bunun için önce kit parçalarını maket bıçağı ile kesip ayırdıktan sonra, alt ve üst parçaların arsını doldurmak için plastik kart kullandım. Macun ile bu yüzeyleri kapatıp düzelttikten sonra yatay stabilizeleri yukarı bakar konumda sabitledim. Bu pozisyonu seçmemin sebebi, bazı referans fotoğraflarında rastlamam ve daha farklı bir görünüm vermesiydi.
Yatay stabilizelerin ucunda ufak kanatçıklar mevcut. Bunları oynatma için gereken kollar kitte çok detaysız verilmiş. Bunu temizleyip yerine uzatılmış çerçeve ve plastik karttan yaptığım parçayı ekledim.
Sonrasında daha önce hiç denemediğim, ve biraz deli cesaretiyle giriştiğim bir iş yapmaya karar verdim: Flapları açık pozisyonda modellemek. Kestiğim parçalar ölçek olarak, flap olamayacak kadar kalın kaldıklarından, Bu arkadaşların yerine iskambil kağıdından kopyalarını kullanmaya karar verdim.
Flapları kesip çıkarmanın en büyük dezavantajı, kanatların alt ve üst parçalarını yapıştırdığınız yerlerin yok olması. Özellikle uçağınız benimki gibi büyük bir uçak ise, ve her kanat 3 er parçadan oluşuyorsa, kanatları sağ salim birleştirmek ayrı bir problem yaratıyor. Bunun için, çeşitli ölçüler ve göz kararı hesaplar yaptıktan sonra, kanat parçalarının iç kısımlarını uygun boyutlarda iskambil kağıtlarıyla doldurup gerekli desteği sağladım.
Kanatların tamamen yerine oturduğundan emin olunca, Tamiya yeşil kafa, ve japon yapıştırıcısı işbirliğiyle kanatları topladım. Ardından, kanat yüzeylerini maske bandıyla maskeledim. Kanat yüzeyleri korunmaya alınınca, macunla bu duvarları kaba taslak doldurdum.
Macun 1 gün kurumaya bırakıldıktan sonra, japon yapıştırıcısıyla, ek doldular yaptım, zımparaladım, astar atıp kontrol ettim... Ta ki yeterince düz bir yüzey elde edene kadar. Bu arada yaklaşık 2 haftadır araştırıp, mekanizmasını çözmeye çalıştığım flapları nasıl yapacağımı sonunda kafamda toparlamıştım. Kanatların iç yüzeylerinde bu tarz bir yapı mevcuttu:
Gerekli ölçüleri aldıktan sonra, bir adet iskambil kağıdını, ölçekli olarak dikdörtgenlere ayırdım. Sonrasında el matkabıyla tek tek delikleri deldim. Daha sonra, üçgenler halinde istediğim parçaları kesip çıkarttım. Bu parçaları tek tek, japon yapıştırıcısıyla kanadın iç yüzeyine yerleştirdim.Aynı işlemi diğer kanat için de tekrarladım.
Uçağın genel görünümüne baktım. Ve sonuçtan gayet memnun kaldım. Flapların üretimine geçtim. Sistem aynı. Önce ölçüp biçip, kartı dikdörtgenlere ayırdım. Sonra parçaları tektek kesip, eşit aralıklarla gerekli sayıda flaplara yapıştırdım.
Bu arada, kanat köklerine astar olarak, interior green atıp kontrol ettim. Gayet temiz bir çalışma olduğuna kanaat getirip devam ettim.
Uçağın yan tarafında aerial fairlead, adlı bir parça mevcut. Baya da belirgin bir parça olmasına rağmen Tamiya bu detayı da modele katmamış.
Tamiya motorsiklet kitlerinden artan, hidrolik kablosunu kesip modele deldiğim deliğe yerleştirdim. Borunun etrafındaki metal plakayı da, kulak temizleme çubuğunu uygun şekilde kesip doğrayarak elde ettim. Resimdekini andırır bir parça oldu Uçağı tamamen toparlayıp boyaya hazır hale getirdim. Flapları da japon yapıştırıcısıyla yerlerine sabitledim.
Yanlız flaplar, kanat altındaki parçalar kadar muntazam olmadı malesef. Arada bir iki tane kısa parça kaldı. Onlar da nazar boncuğu olsun diyerek çalışmaya devam ettim. Modele Mat siyah ile ön gölgeleme yaptım. Sonrasında modelin alt kısmını boyamaya geçtim. Öncelikle ana renk olan XF-21 SKY'ı modele attıktan sonra, bu rengi, Beyaz, siyah, buff renkleriyle çeşitli oranlarda karıştırarak modele uçuş yönünde ince çizgiler halinde rastgele uyguladım. Baya zengince bir ton yelpazesi elde ettikten sonra, hepsini kaynaştırmak için, en son inceltlmiş bir kat XF-21'i modele genel olarak tatbik ettim.
Bu arada, resim çerçevecisine, altı kalın mukavvayla doldurulmuş bir çerçeve yaptırttım. Zemin üzerinde çalışmaya başladım. Eşit büyüklükte kareler çizerek, istediğim yerleşimin taslağını oluşturdum
Sonrasında, kalın kartondan kestiğim kareleri yaklaşık olarak, zemine yerleştirmeye başladım Köşelerdeki parçaları oturtmak biraz zorlasa da, sonunda tüm kareleri yerine oturttum. Çerçeveyi maskeledikten sonra, karelerin yanına alçı döktüm.
Alçı kururken, uçağa geri döndüm. Uçakta
çeşitli maskelemeleri yaptıktan sonra, uçağın üst rengini attım.
Sonrasında, D-day çizgileri için gerekli maskelemeleri yaptım. Ardından mat beyazı gereken yerlere attım. Siyah çizgiler için, maskelemetye geçmeden, 1 gün kadar beklettim. Zaten selülozik tinerle atılmış olan beyaz boya, bir akşam da bekletildikten sonra, siyah bantlar için maskelemeye geçtim. Bu iş biraz daha ince bir işti.
Sıra maskeleri sökmeye gelince, biraz heyecanlandım. Çıkan sonuç beni baya mutlu etti. alet de genel görünümüne az çok kavuşmuş oldu.
Bu Modelde, mümkün olduğu kadar sulu çıkartma kullanmamaya karar verdim.Teknik çizim çantamdan çıkan daire şablonları işimi gördü. Öncelikle cam üzerine maske bantlarını yapıştırdım. Daha sonra bantların üzerine daire şablonundan uygun boyutta olanı yerleştirdim. Şablon sağa sola kaymasın diye de masaya bantlayıp sabitledim. Sonrasında yeni bir maket bıçağı ucuyla dairesel maskelerimi hazırladım.
Maskeleri gerekli yerlere yerleştirip, göz kararı hazırladığım bordo rengi, gerekli yere attım.
Sonrasında tekrar şablondan kestiğim daha ufak bir daireyi kırmızıya boyadığım yerin ortasına yapıştırdım. En son yine göz kararı hazırladığım laciverti de atıp, maskeleri söktüm. Bu arada kuyruktaki işaretler de maskelenip boyandı.
Yan taraflardaki dairesel işaretlerin boyaması da bitti. Sıra gelmişti en alengirli bölümlerden birine, harflerin yapılması. Bunun için, sulu çıkartmaları korumak için üzerine yapıştırılan şeffaf kağıdı kopya kağıdı olarak kullanıp, harflerin üzerinden geçtim.
Sonrasında, bu kopyaları maske bantlarıyla birlikte masaya yapıştırdım, ve maket bıçağıyla üzerinden geçip maskelerimi hazırladım
Sonrasında, maskeleri yerleştirip, boyayı attım.
Taban olayını aradan çıkardım.Daha önce çimenli taban yaptığım için, yeşilliklerle ilgili bir sıkıntım yoktu, ancak daha önce hiç tarmac yapmadığımdan, beton rengini tutturmak hiç denemediğim bir işlemdi. Tonları zenginleştirmek adına, tabana ilk önce güzel bir ön gölgeleme uyguladım. Maalesef bu aşamadan sonra tamamen kendimden geçtiğim için, fotoğraf çekemeden olayı bitirmişim. Beton rengini elde edebilmek için, 2 gri tonu, beyaz ve buff renklerinin kavanozlarını açık bıraktım. Fırçamı bunlara çeşitli oranlarda daldırıp, airbrushta karıştırarak, tonlamaları yaptım. Görünümü zenginleştirmek için, beton bloklara bir iiki ufak çatlak yaptım.(Maket bıçağıyla keserek). Pistin köşesi olduğu göz önünde bulundurarak, yine görünümü zenginleştirmek adına, beton blokların arasından fışkırmış bir iki tutam çimen ekledim.
Bir aydır beklediğim paket sonunda elime ulaşınca, üretime devam edebildim. Kitten çıkan ve motoru temsil etmesi için verilen parça çok detaysız olduğundan, Cutting Edge'in resin Bristol Hercules motor setini aldım.
İlk defa resin set kullanacağımdan biraz heyecanlıydım. Toz maskemizi yüzümüze sıkıca yerleştirdikte sonra, sıkı bir kesme biçme seansı sonrasında motorları topladım. Malesef motor setinden sadece motorun ana yapısı çıkıyor. Egzos borusuydu, kabloydu, bunlar modelciye kalıyor.Ben mümkün olduğunca detaylı yapmaya çalıştım. İlk iş egzos borularını yapmak.Bristol Hercules motorunda, enteresan bir sistem var. Egzos boruları pistonlardan çıkıp, cowlinge bağlanıyor. Ve oradan dışarı veriliyor.Bunun için, pistonların her birine ikişer adet delik deldim. Sonrasında bu deliklere, 1 mm'lik lehim tellerini japonla sabitledim. (1mm, cutting edge'in 1/48 ölçekte bu borular için önerdiği kalınlık.) Toplam 14 silindirden, 2 şer boru= 28 boru x 2 motor, bu ,işlemi toplam 56 kere tekrarlamak gerekti.Ardından, lehim tellerini gerekli yerlerden budayarak, istediğim uzunluğa getirdim. Sonrasında japon yapıştırıcısıyla boruların bağlantılarını yaptım.
Borular saat yönünün tersine doğru kıvrılıyorlar. O şekli de verip, cowlinle test ettikten sonra, motor boyaya hazırdı.
Motorların birini açık yapmaya karar verdim. Bunun için, cowlinlerden birini dikkatlice, doğradım.
Motorun genel rengi olarak, saten siyah,
pistonlara gun-metal, egzos borularına ise red-brown verilmişti. Şöyle bir şey oldu.
Bu arada, iniş takımlarını toparladım. Metal görünümlü olacak yerlere, BMF kapladım Cowlingleri de BMF ile maskeleyip, siyah, bakır rengi karışımı bir boya attım. KAfayı yedirtecek cinsten bir işi daha aradan çıkardım. Bristol Hercules Motorunda, her pistondan 2 adet buji kablosu çıkıp, arka bölmeye doğru gidiyor. Bunun için, ilk önce motorun zeminine 14 adet delik deldim. Sonrasında, siyah kaplamalı bakır telleri, ikişer ikişer yapıştırarak, çifte buji kablolarını yaptım. Toplam 14 pistondan 28 kablo. Sonra bunları japon yapıştırıcısıyla yerlerine monte ettim. Bu işi de halledince motor tamam oldu.
motorun son detayını da ekledim. motorun orta kısmından, cowlinge giden 3 adet ince metal çubuk var. Crankcase, cowl sifteners diye geçiyorlar. Onları da eritilmiş maket çerçevesinden yaptım. Yerlerine oturmaları için, matkapla delikleri delip, japon yapıştırıcısıyla yerlerine monte ettim. Ufak bir detay olmasına rağmen görünümü baya zenginleştiriyor.
Kitten çıkmayan, fakat uçağın resimlerinden çıkardığım bir iki detay daha, ekledim. Yatay stabilizelerin altındaki minik antenimsi şeyler, kitten artan parçalardan: Uçağın burnundaki yine antenimsi çıkıntı, bakır telden:
Uçağı genel olarak toparladım. Mat verniğini attım. Kanopi maskelerini söktüm. Son kat bir son gölgeleme yaptım.Arka kapağı açık pozisyonda yerleştirdim. Kapağa açıp kapama kollarını bakır telden ekledim.
Torpidoyu da taşıması için, standart bomba taşıyıcısına ufak bir iki ekleme yaparak, torpido taşıyıcısına çevirdim.
Roketlerin bağlandığı parçaları da, boyayıp yerlerine yerleştirince, montaj işlemi bitti. Bu arada, uçağın ismini de, taksim,tünelde reklamcıda yaptırdım. O da pastanın kirazı gibi oldu :)
Son olarak bir iki tamamlayıcı öğe daha eklemek istedim Takozları artık tahta parçalarını keserek yaptım. Revell'in WWII Ground Support Equipment setinden çıkan trolly acumulator, ve oil browserı ekledim.
Böylece uzun süren bir maratonun ardından bu model de tamamlanmış oldu. Sonuç olarak bu yapımı çok keyifli, detaylandırmaya müsait bir model. Herkese iyi modeller Ceki Erginbaş
|
||||||||||
Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz. |