GALERİ

www.ozkanturker.com


 

Anasayfa  Galeri Menü

Focke Wulf Fw 190 D9  Dora
Hasegawa 1/32
Tolga Ülgür
 

Dışarıya gayet hoş bir Aralık serinliği hakim olmuş; kimileri için biraz soğuk olsa da. Eğimi  mükemmelleşmiş kış güneşi serin havaya eşlik ederken beni de gizliden gizliye tahrik etmek suretiyle gaza getirmekte.

Eve tıkılıp bu yazıyı mı yazmalı yoksa dışarıya çıkıp kıymetli kış güneşinin tadını mı çıkarmalı ? Kestane pişirmek de bir seçenek gibi duruyor. Beh! Alışılmış kış ritüelime karşı koyamayarak yerleştirdim oynatıcının haznesine Domuzlar, Köpekler ve de Koyunlardan mukim yetmişyedinin “Hayvanlar alemi”ni. Başladı uçuşmaya uçabilen Domuzlar.

Nedense kışın bu üçlemeyi dinleyesim pik yapmakta. Vardır elbet ince de olsa bir korelasyonu. Yoksa ortamın hali mi tetiğe asılmakta sakil hoyratlığının gazıyla? Ham kış kestanelerini kebaba çevirdim mutfaktaki fırının ızgara seçeneğinde; sonuç neredeyse yıldızlı pekiyi. Zaman geçiyor, müzik bitiyor ve hatta yer de mi azalıyor ne? İyisi mi mevzuya geciktirmeden dahil olmaya çalışayım. Hay bin kunduz ki bu artık pek kolay olmamaya başladı.

Konunun ana fikri –başlığa bakıldığında da anlaşılacağı üzere- Focke Wulf 190D9. “Dora” ya da “Long –Nose Dora” olarak da bilinen bu model, A serisi 190 ların yüksek irtifa performansını Amerikan ağır bombardıman uçakları karşısında daha iyi bir seviyeye taşımak amacıyla tasarlanmıştı. Ancak gerçekte bu amaçla pek fazla kullanılmayarak- savaşın da değiştirdiği şartlar nedeniyle- çoğunlukla av ve yer hedeflerine saldırı görevlerinde kullanılmışlar. Eğer yanlış okumadıysam 1944 yazında başlayan üretim süreci boyunca toplam 1.805 adet D9 üretilmiş. Fw 190D9 lar ilk olarak 1944 sonbaharında JG 54 de hizmete girmiş. Sonra diğer filolara da yayılmış.

Su soğutmalı 1,750 beygir gücündeki Jumo 213A motorunun kullanıldığı D9 lar -sonraki modellerde MV50 sisteminin de dahil edilmesiyle gücü 2,100 beygire ulaşan motor sayesinde- 680 km/s hıza ulaşabilmekteymiş.

Yeni uzun motorun kullanılmasıyla değişen ağırlık dağılımı ve dengeyi yeniden düzenlemek için kuyruğun önünde gövdeye 30 cm lik parça ilavesi yapılmış. Gövdeye ek yapıldığı şöyle bir bakılınca zaten kolayca fark edilmekte.  Sonuçta ekleme ve uzatmalarla boy 9.10 metreden 10.19 metreye çıkmış. Ayrıca pilot için gerekli oksijen deposu da ağırlık merkezini dengeleme  çalışmalarına katkıda bulunmak üzere bir parça geriye doğru alınmış.

Burunda iki adet MG 131 makineli tüfek ile kanat köklerinde birer adet MG 151 makineli top  Fw 190D9 un silah yükünü oluşturuyordu. Buna ilave olarak gövde altındaki istasyonda 500 kg a kadar mühimmat taşınması da mümkündü.

Modeli yapılan uçak Papageienstaffel de kullanılmış “Kırmızı 3” numaralı Fw 190 D9 . Eagle Cal’un çıkartma setinde yer alan bilgiye göre kuyruk numarası bilinmeyen bu D9 pilot Waldemar Wübke tarafından 1945 mayıs’ında Almanya Ainring havaalanında kullanılmış.

 Bu renkli Focke Wulf 190 Dora lar Adolf Galland komutasındaki Güney Almanya ve bugünkü Avusturya nın savunmasından sorumlu olan ve Der Galland-Zirkus adıyla da bilinen  “Jagdverband 44 (JV 44)" filosunda küçük bir birim olarak kullanılmıştı.

Görevleri kalkış ve inişteki kritik ve savunmasız durumları nedeniyle Me-262 leri müttefik saldırılarına karşı korumaktı. Kırmızı üzerine beyaz pijama çizgili boyama şemasının nedeni Alman uçaksavarlarınca kolayca ayırt edilebilmelerini sağlamaktı.

Böyle bir görev için sayılarının daha fazla olması tahmin edilse de şu ana dek bu filoya ait 3 adet D9 ve bir adet D11 tespit edilmiş durumda. “Würgerstaffel” adlı bu küçük filo sonraları boyama şeması nedeniyle “Papagei staffel”(Papağan filosu)  olarak  adlandırılır olmuş.

Model:

 İkibindokuzu devirmeye hazırlandığımız şu günlerde model hakkında konuşulacak çok şey kalmamış olsa gerek. Zira piyasaya çıkalı yanılmıyorsam 5-6 yıldan fazla oldu. Oldukça olumlu kritikler alan kitin mutlaka hatalı kısımları vardır. Perçin sayıcı üstatlar bunlarla kafalarını yeterince meşgul etmiş ve sonuçları camiayla paylaşmış olmalılar.

Bunlardan biri burun kaportasının üst kısmındaki bombeli kısımla ilgili. Buradaki “sarkmış meme” kıvamındaki bombenin abartılı olduğu belirtilmişti . Bunu gidermek için Eagle Part bir set çıkarmıştı. Ancak ben nedense bu sete bir türlü ısınamadım. Bir terslik var ama nerede ?

Bir diğer konu ise arka tekerleğin kalınlığı ya da kaba sabalığı. Bu haliyle idare edilebilse de değiştirmekte fayda var sanki .

Son olarak motor kaporta flaplarından bahsedilebilir. Ancak bence bu bir sorun değil. Kimileri mevzuyu abartarak “ diğer flaplar açılmış bu niye kapalı kardeşim, mahalleliye uyup o da değişsin, olmuyorsa da çekip gitsin ;bu kadar oy boşuna mı ” yollu ahmakrat tavırların etkisiyle kesici alet ve türevleri marifetiyle bu alana müdahale etmekte. Ancak yaptığım incelemeler esnasında rastladığım resimlerde söz konusu alanda bir sıkıntı olmadığını tespit ederek geceleri kafacağızımı huzur içinde yastığa koyar oldum.

Modelin dikkat çeken özelliklerinden biri de iniş takım yuvasından görünen motorun arka kısmının modelde oldukça tatminkar bir kalite ve detay seviyesiyle verilmiş olması. Modele oldukça hoş bir ayrıntı katıyor. Genel olarak toplanmasında herhangi bir sorun bulunmayan ve rahat yapılan bu modelden yapacaklarım “Kırmızı 3” ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Bir bakmalı esasen, stoklar ne alemde?

 Yapım:

 Yapım uzun zaman önce başlamıştı. Net hatırlamam mümkün değil, ama sanırım 2008 in son çeyreği filan olabilir. Hem bu neden bu kadar önemli onu da anlamış değilim. Kayıt mı tutuluyor? Ardından madalyalanma mı söz konusu olacak? Çok dik durursak bizi de Bizans'ın batı banliyösündeki metazorik yoğurt yeme havzasına dahil ederler mi dersiniz? Yoksa patlatmaya mı kalkışırlar toplarımızı?

Başlangıç her zamanki gibi pilotun tayyare içerisinde yer alan “sınırlı yaşam alanı”ndaki muhtelif uğraşlar ile başladı. Seçilmiş parçaları RLM 66 rengine boyadım. Ardından bölgeyi kirletip düğme ve kapüşon çıtçıtı benzeri kısımları daha belirgin hale getirecek faaliyetlere yöneldim.

Sonra mı? Gözüme muhterem pilotun oturağını kestirdim. Kutudan çıkan  parçayı kullanmaya karar verdim her ne kadar sırt kısmının eğimi ya da bombesi çok doğru olamayabilse de. Oturağı bu haliyle bırakmak ayıp kaçabilirdi ;o nedenle Kont Eduard ın koltuk kemerlerini kullandım. Şimdiki haliyle daha bir “eksper içine çıkabilir” gibi sanki.

Kıllanma kılavuzuna bakınırken gösterge panelini gördüm karşımda. Sanki aklımdan geçenleri anlamış “Detaylarımı yontmayın sayın Lord um” der gibi bakıyordu. Aslında haklı sayılır. Bu kısmı hallaç pamuğu gibi atıp fotoeç parçalar dayamak kulağıma çok hoş gelmedi. Damağımdaki tat alma istasyonları da bu konuda olası bir tatsızlık uyarısı vermediler değil hani. Ve fakat kutudan bu bölge için  teklif edilen çıkartma seti ise benim gibi huysuz bir modelci için “caddeye sebepsiz işeme ”ye yol açabilecek kıvamdaydı. O halde ne yapmalı (işemek dışında)?

 Eh tabi ki yine Britanya semalarında “rekonesans” görevlere çıkmalı. Vizesiz ve soruşturmasız dolaştım İngiliz sanal ortamında. Pek de uzun sürmeyen incelemenin sonunda “Derbyshire “eşrafından Earl ünvanı almışlığından şüphelendiğim Sayın “MDC” (Model Design Construction) müessesesinde karar kıldım.

 MDC'nin Luftwaffe için peydahladığı “enstruman paneli göstergeleri ıslak çıkartma setini” daha önce Bf-109 G4 modelinde de kullanmış ve yeterince hoşnut kalmıştım. O halde ne duruyoruz sayın mütevelli heyeti, saldıralım.

Minyatür poşeti açarak elemanları teker teker ve sırayla doğal gaz marifetiyle ılıştırılmış şebeke suyuna atarak geçici özgürlüklerine kavuşmalarını bekledim. Ilık suyun aşındırıcı ama tatlı ayrıştırmasıyla kendini özgür sanan (– ahmakrasiyi demokrasiyle karıştıran iki ayaklı embesillerden farksız-) bu eksik akıllı elemanları tek tek ilgili çukurluklara yerleştirmek psişik sıkıntılarımı tetiklemeye müsait olsa da dayanmaya çalıştım ve sanırım başardım da.

Özgürlüklerinin üzerine kalın sayılabilecek bir kat X-22 parlak vernik geçtikten sonra bu bölgede işim bitmişti. Hızla uzaklaştım bölgeden herhangi bir ıspanaklı suikast tarifine bulaşmadan.

Kokpit  konusu kapandıktan sonra sırada motor bölümü var. Aslında motorun tamamı değil söz konusu olan ; iniş takım yuvasından görünen arka kısmı hiç de fena olmayan bir detay seviyesi ile tasarlanmış durumda. Parçalar teker teker gerekli renklere boyandılar. Ve monte edildiler. Biraz kirletildiler.

Hımm, biraz daha kirletildiler. Ve hatıra fotoğrafı çekilerek gövde içine yerleşmeye hazır hale geldiler.

Gövde parçaları için aslında fazla bir iş yok. Sadece kuyruk bölümünü eklemek gerekiyor. Ancak bu durum 1/32 mikyas için bana yeterli gözükmedi ve sanal ortamda izlediğim kadarıyla birçok modelcinin başvurduğu yönteme ben de başvurdum ve gövde üzerindeki perçin izlerini açmaya karar verdim.

 Bu işlem için çeşitli yöntemler olmakla beraber ben en angutçasını seçmekte bir mahzur görmeyerek bu izleri teker teker açmaya karar verdim. Evet daha önce de “çatlak mısın kardeşim?” diyenler olmuştu.  Bundan emin değilim ancak çatlak lafını duyunca aklıma ilk gelenler ise şu dizeler:

“The lunatic is on the grass

 The lunatic is on the grass

Remembering games and daisy chains and laughs

Got to keep the loonies on the path”

Siz yine de kendinize dikkat edin yeter, memlekete lazım olabilirsiniz...

Önce açılacak perçin hattı belirlendi, daha sonra metal cetvel ve perçin açıcı bir uç ile izler açıldı. Aslında  bir ara baskı balata kokusu duysam da sistemi sıyırmadan geçebildim bu evreyi.

Bu işlemlerin ardından kokpit ve motor bölümü gövde içine yerleştirilerek gövde kapatıldı. Bir miktar tesviye işleminin ardından kanatlara yöneldim. Pek özel bir durum yok buralarda. Gövdeye birleşimi -dikkatli olunduğu takdirde- gayet sorunsuz.

Boyamaya üst kısımlardan başladım. Eagle Cal’ın çıkartma setindeki açıklamaları referans olarak aldım. Kanatların tamamı ile gövde üstü RLM82 ve 83 rengine boyandılar.

Burun yan kısımlar yine referansa göre RLM 76 rengine kavuşturuldu. Kokpit hizasından arkaya kadar yan gövde bir tür İngiliz sky duck green tonundaki RLM 99 a boyandı. Bu renk aslında bir astar boya ve bazı birliklerce savaşın son dönemlerindeki olanaksızlıklar  nedeniyle inceltilerek uçaklarda boya olarak tatbik edilir olmuş.

Bu nedenle bu rengin de tam bir standardının olmadığını söylemek büyük ukalalık sayılmamalı. Bazı kaynaklar  ise bu söz konusu sarımtırak yeşil rengi RLM 84 olarak ifade ediyor. Ancak, RLM 84’ün aslında savaş döneminde var olmadığı daha sonraları söz konusu problemli rengi tanımlamak için oluşturulduğu hakkında görüşler de duymuştum bir yerlerde.

 Özetlemek gerekirse söz konusu sarımsı yeşil aslında, RAF’ın “sky duck egg green “ renginin neredeyse aynısı olduğundan ben de burada Gunze’nin mevcut rengini kullandım.

Üst kısımlar boyandıktan sonra gerekli maskelemeleri yaparak alt kısımları Luftwaffe kırmızısına kavuşturdum. Bu renk için düz bir kırmızı önerilmiyor. Bu ton kırmızıdan hafifçe gül kurusuna doğru meyil etmekte. Son olarak gövde yanındaki beneksi kısımlar referansa sadık kalmaya özen gösterilerek maskesiz olarak uygulandı.

Sırada ıslak çıkartmalar var. Eagle Cal’ ın başarılı ve leziz çıkartmaları -yine şehir şebekesinin sağladığı- suyun yardımıyla yerleştirilmeye başlandılar. Kuruduktan sonra X22 yardımıyla korunmaya alındılar.

İniş takımlarında yine MDC ürünlerine başvurmayı tercih ettim. Özellikle arka teker değiştirilmeyi hak ediyor. Hasegawa kutusundan çıkan elemanın daha kaba ve saba bir havası var sanki . Müessesenin ana iniş takımı tekerlekleri de kutu elemanlarından daha iyiler.

Bir diğer kutu harici kısım ise egzostlar oldu. Kutudan çıkan sıradan ve sıkıcı elemanlar yerine Quickboost un rezin ürününü tercih ettim.

Egzost izlerini hava tabancası marifetiyle hallettikten sonra diğer eskitme / kirletme işlemlerini de uygulayarak bitiş çizgisine yaklaştım. Flapların aşırı eğimine müdahale ederek uygun bir açıya kavuşturduktan sonra pitot, anten ve kuntin- lerin yerleştirilmesiyle modeli bitirdim.

Kafamın içinde bu seriye D-11 ve hatta D-13 ile devam etme tasarılarının birbirine dolanmadan dolaşmasına ses etmiyor ve bu projelerin günün birinde uygulanmasını umuyorum .

İyi Modeller

Tolga ÜLGÜR © Aralık 2009 

Refranslar:

-EagleCals EC 14 Doras of the Galland Circus çıkartma seti

-Aero Detail 2 Focke Wulf 190D9

-Kagero – Focke Wulf Fw 190 vol 4

 

Bu sayfadaki yazı ve fotografların tüm hakları  www.ozkanturker.com sitesine ve yazarına aittir. İzinsiz kullanılamaz.