Kimbilir kaç sene önce “bucket list” imin ucuna bir yerlerden eklenmişti
bu F-102A meselesi. Manasız bir gecikmeyle bugüne kadar oyalanıp durdu
zihnimin loş koridorlarında. Belki de bir jet olduğu için üvey evlat
muamelesi görmüşlüğü vardır. Aman IPMS Sosyal Hizmetler müfettişleri duyup
da velayete sarkmasın.
ProModeler’in F-102A kiti 1995 yılında Monogram’ın plastiklerine inik
lastikler ve fotoğraflı yapım kılavuzu gibi minör ilaveler ve testiküllü
geniş bir kutu ile piyasaya sürülmüştü. Kutunun içine bırakılan kanatlar
erken dönem olarak yaftalanan “Case X” olduğundan Türk Hava Kuvvetleri
işaretleriyle yapılabilirliği sebebiyle memleketimizde daha bir tercih
edilmiş
olabilir.
1996 yılında Özkan bu kiti ithal etmiş ve dükkanın vitrinine koymuştu.
Dükkanın önünden geçerken bu kutu ile kesişip duruyordum. Bu ilginin
giderek platonik ilişkiden evrilerek metazorik muhallebici buluşmasına
dönüşmesini istemediğimden, kiti Özkan’dan ücreti ve de fiş mukabili
istemeye karar verdim. İstedim de. Hatta Invader ve B24 gibi başka kitleri
de
yavaş yavaş istedim. Hedef sonraki yıllarda bunları yapmaktı tabii. Yoksa
turşu kurma niyeti geçici bir heves..
ProModeler’ın kutusu oldukça heybetli ve hacimli. Kutunun üzerindeki
–(gavurların boxart tabir ettikleri)- resim diğer Monogram F-102
kutularındakilerden pek daha güzel sanki. Yok değil diyorsanız
tartışmayacağım; sebepsiz nostalji yapıyorumdur boşverin gitsin.
Bu kit ele geçirildikten sonra uzun süre mahzende yattı durdu. Sıra bir
türlü kendisine gelemiyordu. Araya imtiyazlı, kart hamili yakını kitler
girip durdu. Bazen kendime sorup duruyordum. Bunu hiç yapmayacak mıyım
diye. Sanırım yapmak için biraz daha yaşlanmalıydım. Her neyse, demek ki
gaz basıncı yeterli değilmiş. Büyükcene bir heves patlaması şartmış.
Patlama geçen yıl gerçekleşmiş olmalı ki tezgaha yatay geçiş yaptı.
Patlamanın sebebi Levent Başara’nın yazmış olduğu F-102 kitabı. Kitabı
karıştırdıkça zaten iştahım kabarmaya başlamıştı. Elim de kaşınmaya
başlayınca; ambar memurunu makamıma çağırıp F-102'yi gün ışığına
çıkarmasını kibarca ama kesin bir dille söyledim. Yaşlı kiti incelemeye
başladım, yapılması gereken ilaveleri tespit etmek maksadıyla.
En başından beri kare forslu bir F-102 yapmaya karar vermiştim. Kare
forslular bence daha yakışıklı. Bu sebeple kitabı karıştırırken
rastladığım, resmi Mürted’de çekilmiş 55-3395 numaralı F-102 yi seçtim.
Oldukça yaşlı olan bu kit yaşı gereği dışa detaylara sahip. Dışa detay
panel çizgilerine ilişmeme kararı aldım. Uygun bir boyama ile bu kiti
şavullamayı düşünerek siparişleri ecnebi diyarlardan verdim ve yurda
girişlerini beklemeye başladım.
Kokpit oldukça dar olduğundan kokpit seti ile dingildemek yerine sadece
gösterge paneli ve koltuk takviyesi ile devam etmeyi tercih ettim. Bence
uygun.
Bu modifikasyon için Eduard’ın PE Gösterge paneli ile Quickboost’un rezin
koltuğunu kullandım. Sonuç beni tatmin etti.
Gövdenin arkasında egzost konusunda iyileştirmeler gerekli. İki parçalı
egzostun birleşme izi can sıkıcı olabilir. Bu sebeple Quickboost’un
yekpare rezin egzost setini kullanmaya karar verdim. Burası da başarılı.
Yapım sürecindeki en boktan evre kanatlarda kendini gösteriyor.
Alt ve üst parçaların birleşme alanında oturma çok kötü değil ancak seviye
farkları can sıkıcı. Buralarda biraz mesai gerekiyor. Bu mesai sırasında
çevredeki detayları ezmemek de işin diğer zor kısımları.
Neyse ki bu kısmın minimum zarar ile geçildiği kanaatindeyim.
Bir diğer hassas nokta ise hava alıklarının gövdeye birleşimi. Burası da
dikensiz gül bahçesi sayılmaz. Biraz uğraştırdı .
Gerekli birkaç tesviye sonrasında delta kanatlarına kavuşan gövde
boyanmaya hazır hale geldi.Rengimiz camiada gayet iyi bilinen ancak piyasada karışımsız olarak
bulunmayan meşhur ADC grey. Buna en uygun renk Gunze nin IJN Grey’i. Ancak
biraz mavileştirmekte fayda var. Ben de öyle yaptım.
Islak çıkartmalarda THK forsları ve bayrak için “Turquoise” ın yaşlı
elemanlarını kullandım. Yaşlılıktan kimileri ılık suyu görünce çatlamak
suretiyle intihar ettiler. Psikolojisi düzgün ve kendini daha genç
hisseden forslarla devam ettim. Bayraklar forslara göre daha dirençli
sanki.
Kuyruktaki seri numarasını ( 0-53395) yedek kutusundan buldum.
Geri kalanlar kitin dekalleri ve bazı F-102 setlerinden temin edildiler.
Kitin dekalleri neredeyse çeyrek asırlık olmalarına rağmen çok sağlam
çıktılar. Maşallah.
Sona yaklaşırken pitot yu “Master Model”in metal ürünü ile değiştirmeyi
uygun gördüm. Plastik parçayla mukayese edilemez.
Monogram'ın F-102'sinin yapımı -oldukça yaşlı bir kit olmasına rağmen-
genellikle sorunsuz. Ancak son virajda silah haznesinin dış kapakları
oturmamakta ısrarcı davrandı. En sinir bozucu kısım bu dış kapakların
yerleştirilmesiydi diyebilirim. Yerleşmediler. İkna etmem uzun zaman aldı.
İleri demokrasi tekniklerine başvurdum.
Son olarak kanopiyi ve metal pitot’yu yerleştirdikten sonra F-102 camlı
ama ahşap dolabın yolunu tuttu. Sonuçtan memnun gibiyim. Bir tane daha
yapılabilir mi acaba diye düşünürken teleksime düşen bir haber ilgimi
çekti.
Bu sene Davos’a ilgi düşükmüş, ancak yine de bizim memleketin maliye
prensi katılmış bu etkinliğe.
Malum medyadan servis edilen haberlere göre dünyadaki iktisat teorisyen ve
de pratisyenlerinin neredeyse tamamının anlamakta çok fena zorlanacağı bir
açıklamada bulunmuş Maliye prensi. Açıklama şöyle:
“Birçok kişide şunu gördük ki, süreçlerden Türkiye'nin çok güçlü bir
refleks göstererek başarılı bir şekilde bu politikalar doğrultusunda ne
kadar olumlu, başarılı bir setiyle karşı karşıya kaldık ve övgü aldık.”
Bu cümlecikler silsilesini “yedi” kere okumama rağmen zihnimdeki marş
basmadı bir türlü. Acaba amaç literatüre yer etmiş olan “Ne kadar karmaşık
bir cümle kurarsanız, o anlaşılmayan cümlenin altında gizli bir hikmet
yattığına inananların sayısı artar” niyeti midir? Yoksa tercümeye hidrolik
mi sızıyor? Bu durumda ahalinin “yaşasın, dolarlar geliyor, marketten
biber de satın alabileceğiz” diye sevinmesi çok yakındır. Eh benim başım
kel mi? Değil zira hala dökülmediler. O halde ben de biraz sevineyim ve
bir Monogram Case XX F-102 siparişi vereyim; seneye bir tane de İzlanda
semalarında mesaide bulunmuşlardan yapayım dedim. “Benim ol” tuşuna bastım
kartın limiti henüz müsait iken. Artık kısmetse olur kanaatindeyim.
Değilse de yaparım bir P-47, bakarım keyfime, nedir yani.
İyi modeller
Tolga ÜLGÜR
Ocak sonu 2019
|